14➰Knocking on Heavens door

2.2K 174 32
                                    

Her insanın kötü geçirdiği günleri olurdu.Her anımızın güzel geçmesini bekleyemezdik tabi.Ama bu son yaşadığım olay,bana 1 yıl yeterdi.

Kovuğa yapılan saldırının üzerinden 2 gün geçmişti.Cisimlendikten sonra Ron anne ve babasına bizim evde olduğumuzu haber vermişti ve onlarda eve gitmemişti.Ailem yurt dışında olduğu için izin almama gerek kalmamıştı ve bizde kalıyorlardı.Evi yaktıklarını söylemişti Molly.Kalacak yeni bir yer bulmaları gerekiyordu.

Saldırıdan sonraki zamanlarda düzgünce düşünme fırsatı bulmuştum.Öz annemi yine o yaratığın yanına göndermekle iyi mi kötü mü yaptığımı bilmiyorum. Evet,belkide beni bırakıp gitmişti ama belkide sebebi buydu.Belkide benim o yaratığın hizmetkarı olmamı istememişti.O yüzden beni başka bir aileye vermiş olabilirdi.

O kadar karışık hisler içerisindeydim ki neye nasıl tepki vereceğimi şaşırmıştım.Ağlamak,nasıl hissettiğimi bağırmak istiyordum. Çığlıklarımı içeri değil de dışarı akıtmak istiyordum.

Onu hiç sorgulamadan o andaki sinirim ve hüznümle sonrasını düşünmeden hareket etmiştim.Hermione Granger böyle bir şeyi asla yapmazdı.

Draco'nun ölümyiyen olacağını,ve belkide olduğunu bile bile onu sevmeye devam etmişken,gerçek anneme aynı davranışı sergilememiştim. Onu hiç dinlememiş,önyargılı davranmıştım.

Ne Harry'e,ne Ron'a ne de Ginny'e hiçbir şey söylememiştim.İçimde kalması beni bitirsede söyleyemezdim.

Neyseki,2 gün sonra Hogwarts başlıyordu.Okul kafamı dağıtmama yardım edebilirdi.Yada Draco.Onu ne kadar özlediğimi farkettiğimde gözlerimi kapadım ve derin bir nefes çektim.Evet,ona kırgındım ama biraz düşününce mektup yollayamaması biraz mantıklı gelmişti.Lucius Malfoy ile aynı çatı altında yaşıyordu,tabiki gönderemezdi.

Düşüncelerimi bir kenara koydum ve ayağa kalktım.Üstümü düzelterek ilerlemeye başladığımda kapı açıldı ve kapıyı açan kişiyle birlikte yere yuvarlandım.Korkudan kapatmış olduğum gözlerimi açıp kimin üstünde durduğuma baktığımda bunun Ron olduğunu görmemle yutkundum.

Öylece durup bana bakarken Ron'un gözlerinin dudaklarıma kaydığını farketmemle durumun ciddiyetinin farkına vardım ve boğazımı temizledim.Hızlıca yerden kalkarken o da kendine gelmiş,ayağa kalmıştı.

"Özür dilerim.Yani,dışarı çıkacaktık ve seni çağırmam gerekiyordu,bende hızlıca geldim ve kapıyı çalmayı unutmuşum ve birden kapıyı açtım ve yanlışlıkla üstüne düştüm.Yani gerçekten özür dilerim ben-"

"Ron,Merlin aşkına nefes alır mısın?"

Onu dinlerken bile yorulduğumu hissetmiştim.Ron susup derin bir nefes çekti ve elini boğazına götürdü.

"Amma da çok konuştum."Dedi mırıldanarak.

"Evet,biraz öyle oldu." Dedim gülerek.Ardından devam ettim."Şuan dışarı çıkmanın çok güvenli olduğunu sanmıyorum.Evde hep birlikte bir şeyler hazırlamaya ne dersiniz?"

Ron yanaklarını şişirerek düşünmeye başladı.Muhtemelen iş yapmak zorunda kalacağı için canı sıkılmıştı.

"Yemekleri biz yaparız,tamam.Sadece masayı kurarsın,olur mu?"

Yüzü aydınlandı ve hızlıca kafasını salladı.Gülerek odamdan çıktığımızda aşağı indik ve onlara da dışarı çıkmamamız gerektiğini anlattıktan sonra evde kalmamızı önerdim.Onayladıktan sonra Ginny ile mutfağa girdik ve asalarımızın da yardımıyla yemekleri hazırladık.Harry ve Ron tabakları,çatal,bıçak ve kaşıkları masaya yerleştirirken Ginny yemekler masaya götürdü ve arkasından bardak ve içeceklerle ilerledim.

Yemek bütün bu karmaşaya rağmen eğlenceli geçmişti.Eski günlerden bahsetmiş,Quidditch maçları hakkında konuşmuştuk.Oturma odasına geçtiğimde onları birkaç dakikalığına yalnız bırakmış,ve daha önceden eve getirdiğim kaymak biralarını alarak tekrardan yanlarına dönmüştüm.

"Şuan tam olarak ihtiyacım olan şey buydu,Mione" dedi Ron önündeki büyük bir bardağa doldurulmuş kaymak birasından bir yudum alırken.Gülerek kendi önümdeki bardağa uzandım ve kendimi koltukta daha rahat bir duruma sokarak bürün vücudumu koltuğun üzerine yerleştirdim.

Zaman hızlıca geçerken gece yarısına yarım saat kalmıştı ama ben hariç hepsi uyuklamaya başlamışlardı bile.Kafamı iki yana sallayarak odama çıktım ve içinden birkaç battaniye alıp tekrar aşağı indim.Üçünün de üstlerine getirdiğim battaniyeyi örterken,Harry ve Ginny'nin yan yana oturdukları pozisyondan çıkıp,birbirlerine sarılı bir şekilde uyuduklarını gördüm.Bu manzaraya burukça gülümserken içimde bir yerlerdeki özlem ortaya çıktı ve ben kendimi Draco Malfoy'u düşünürken buldum.

Düşüncelerini dağıtmak amacıyla masanın üstündeki yiyecekler ve bardakları mutfağa götürürken kendi kendime bir şarkı mırıldanmadık da ihmal etmemiştim.Yapacak iş kalmadığında hala uykumun olmaması can sıkıntımı artırırken akşam serinliğinden etkilenmemek için üzerime kalın bir hırka giydim ve ses çıkarmamaya çalışarak dışarı çıkıp kapıyı arkamdan kapattım.

Elleri belime yerleşirken nefes alışverişimin değiştiğini farkettim.Eli belimde her hareket ettiğinde içimde oluşan kelebekler kanatlarını daha hızlı çarpıyor hem karnımın ağrımasına,hemde heyecanlanmama sebep oluyordu.

Elleri belimden boynuma çıktığında bende aynı şekilde ellerimi yanaklarına koymuştum.Sonunda ayrıldığımızda ikimizinde yüzünde büyük bir gülümseme vardı.

"Bunu yapmayı özlemişim." Dedi yüzüme doğru fısıldayarak.Alınlarımız birbirine değiyordu.Gözlerini kapatarak bana sarıldı.Kollarımı boynuna sarıp onu kendime daha çok çekip daha sıkı sarıldığımda derin bir nefes aldı.

Tekrar ayrılıp birbirimize baktığımızda elini saçıma getirerek bir tutamını geriye attı.Ardından yüzüme dokundu.

"Sana dokunmak,"dedi ellerini yüzümü okşarken.

"Seni hissetmek,"Elleriyle belime dokundu ve okşadı.Nefesim kesilirken bu sefer ellerini dudaklarıma getirdi.

"Seni öpmek," dudaklarıma hafifçe dokunduktan Sonra güldü.

"Cennetin kapılarını çalmak gibi hissettiriyor.Ve ben bu hissi kaybetmek istemiyorum."

"Kaybetmeyeceksin."dedim hızlıca."Seninleyim.Her zaman,ve sonsuza dek."

"Benimlesin,benimsin.Her zaman,ve sonsuza dek."

Lost MemoriesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin