Justin'in Gözünden
Gece kulübünde tanıştığım kız Melissa, ilk gördüğüm andan beri ilgimi çekiyordu. Alice ve Kristen'ın ev arkadaşı olduğunu öğrenmiştim ama hala onun hakkında bilmediğim çok şey vardı. Yüzüne baktıkça bana tanıdık geldiğini fark etmiştim. Ne kadar kafama takılsa da nereden hatırladığımı çözemiyordum. Gerçekten güzel bir kızdı ama sevgilisi vardı.
Okulun ilk günü geldiğimde onu etrafta bulamadığımda Amy ile tanışmıştım. İlk başta gerçekten bana yardımcı olmaya çalışıyor gibi samimi ve sevecendi. Okula adapte olmamı sağlamıştı. Ancak bu sabah bana aşık olduğunu itiraf ettiğinde ona olan tavrım tamamen değişmişti. Hakkında duyduğum şeylere göre her bulduğu yakışıklı erkeğe yapışıyordu ve ben onun kurbanlarından biriydim. Bu kadar kısa sürede bana aşık olamazdı. Amacı sadece beni avcunun içine almaktı. Ben suratına öylece bakarken bir anda dudaklarıma yapıştığında ne yapacağımı bilemedim. Kesinlikle güzeldi ama benim tipim değildi. Birkaç saniye içinde kendime gelebildiğimde onu itmiştim. Şimdi ise ondan tiksiniyordum.
Artık takılacağım kimse yokken eski arkadaşlarımdan biriyle görüşmenin iyi olabileceğini düşünmüştüm. Telefonumu çıkarıp liseden arkadaşım Zack'i aradım ve yakınlardaki bir kafeye çağırdım.
Melissa'nın Gözünden
"Of! Kristen, ben gelmek istemiyorum!" Sevgilisi Zack ile buluşacaktı ve beni de çağırıyordu. Zack'i de Kevin'ı da severdim ama şu an canım dışarı çıkmak istemiyordu. Dean'ın teklifini kabul etmenin şoku hala üzerimdeydi.
"Hadi ama bak Alice'de yok yalnız kalacaksın!" Israr etmeye devam ederken gözlerimi devirdim.
"Peki, ama Eric'te o kafeye gelecek." Birkaç gündür onunla görüşmüyorduk ve özlemiştim. Ayrıca Zack ve Kristen sohbet ederken orada sıkılmış bir şekilde oturmak istemiyorum.
"Peki, tamam." Kabul ettiğinde yerimden kalkıp odama gittim ve üstümü değiştirdim. O hala makyajıyla uğraşıyorken geç kalıyorduk.
Onu beklerken Eric'i aradım ve onu da davet ettim.
"Gelirim." dediğinde sevinmiştim çünkü o gelmezse sıkılacağıma adım gibi emindim.
Evden çıktığımızda bugün okulun otoparkından evin önüne getirdiğim arabama bindik. Geç kalmıştık ama geldiğimiz yer uzak olmadığı için bir sıkıntı olmamıştı. Kristen arabadan inip içeri girerken ben de arabayı uygun bir yere park edip arkasından gittim. Gözlerim tüm kafeyi tararken sonunda onları bulmuştum. Masa da Zack ve Kristen dışında biri daha varken onun kim olduğunu arkası dönük olduğu için göremiyordum. Yanlarına gidip tek boş yere oturmadan önce çantamı sandalyenin kenarına astım. Başımı kaldırıp herkesi selamlayacakken karşımda Justin'i görmeyi beklemiyordum.
"Selam." Diyerek yüzüme zorla bir gülümseme yerleştirdiğimde Zack'e baktım. Onunla göz göze gelmek istemiyordum.
"Selam, Melissa. Çok değişmişssin." Zack'i uzun zamandır görmüyordum. Kıkırdadım. Hayatımda verdiğim en iyi karar bu değişikliği kabul etmek olmuştu.
"Kristen ve Alice sayesinde." Diyerek Kristen'a baktım. Tedirgin gözüküyordu çünkü ona ne kadar sinirlendiğimin farkındaydı. Zack ve Justin uzun zamandır arkadaş olduklarından bahsederken yıllardır Justin'in yerini bilip benden saklamış olması ona olan güvenimi kırmıştı. Ben aylarca ondan bir haber almayı beklerken o öylece durmuştu. Bunları onunla sonra tartışacağımı bir kenara not edip ana odaklanmaya çalıştım.
Onla karşı karşıya oturmak zorundaydım ve sürekli göz göze geliyorduk. Bu durum hiç hoşuma gitmemişti.
Onlar sıkıcı sohbetlerine devam ederken ben telefonumla ilgileniyordum. Eric gelemeyeceğini mesajla ilettiğinden beri pek eğlendiğim söylenemezdi. Sipariş ettiğim kahvemi içerken Justin'in bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum.
Daha fazla bu işkenceye katlanamayacağımı anlayıp izin isteyerek tuvalete gitmek için ayaklandım. Bilmediğim bir kafe olmasına rağmen tuvaleti bulmak zor olmamıştı. İçeri girip kapıyı arkamdan kapatmaya çalışana kadar Kristen'ın peşimden geldiğini fark etmemiştim.
İçeri girmesine izin verdiğimde aynadan kendime baktım. Mutsuzluğum yüzümden net bir şekilde okunuyordu. Sinirlendiğim için hafif yüzüm kızarmıştı.
"Bunu bana nasıl söylemezsin? Seni dostum sanmıştım!" Daha fazla dayanamayıp gerçekleri ortaya dökmesini istedim.
"Melissa, üzgünüm ama söyleyemedim, onun seni sevmediğini bilmen sana daha çok acı verecekti, unutursun sandım." Pişmanlığı sesine yansımıştı ama bu benim umurumda değildi. O bana her şeyi söylemeliydi. Unutup unutmayacağıma karar vermesi gereken kişi bendim, o değil.
"Unutmuşa mı benziyorum sence, ya da hayatım daha mı iyi gidiyor? Seni gerçekten dostum sanmıştım ama artık ne dostum ne de tanıdığım bir insansın!" dedim ve ağlamamak için kendimi zor tutarken ilk önce tuvaletten ve daha sonra kafeden çıktım.
Arkamdan biri bağırıyordu. Bunun Kristen olduğunu düşünerek döndüğümde Justin'i gördüm. Onu ilgilendirmeyen bir durumdu ve ben Kristen'ın daha iyi bir açıklama yapmasını bekliyordum. Peşimden gelmesi gereken kesinlikle Kristen'dı. Kalp kırıklığımla koşmaya başladım ve arabama bindim. Daha sonra gaza basarken aynadan onu görsem de kısa bir süre sonra görüş alanımdan çıktı.
Hava kararmıştı, eve gitmek istemiyorum ama nereye gideceğimi de bilmiyordum. Çok fazla düşünüyordum ve bu beni yoruyordu. İçimdekileri birine anlatmak, nefesim kesilene kadar çığlık atmak istiyordum. Geçmişimin sonsuza dek silinmesini istiyordum.
Arabam bu çevredeki en yakın barın önünde durduğunda inip anahtarları valeye uzattım. Yanımda fazla para yoku ama bunu umursamadan içeri girdim. Buraya uygun olmayan günlük kıyafetlerimle adımımı atığımda kimsenin ilgisini çekmemek şaşırtıcı değildi.
Bar taburelerinden birine oturup içki sipariş ettiğinde gecenin nasıl biteceği umurumda değildi.
Yaklaşık bir saat kadar sonra başımın dönmeye ve midemin bulanmaya başladığını hissettim. Ancak bu beni rahatsız etmedi çünkü aklımı kurcalayan her şeyi rafa kaldırmışken buna katlanabilirdim.
Daha fazla burada bulunmak istemediğim için yerimden kalkarak eve gitmeye karar verdim. Görüntü biraz bulanıktı ama sıkıntı olacağını sanmıyordum. Bilincim yürüyebilecek kadar yerindeydi.
Eric'in evine gidecektim. Valeden anahtarları alıp arabaya bindim ve çantamı yan koltuğa fırlattım. Gözlerimi birkaç kez kırpıştırdıktan sonra kısa bir süreliğine de olsa net görüyordum. Vakit kaybetmeden gidip uyumak istediğim için hızla kullanmaya başladım. Kırmızı ışıkta durmayı es geçip biraz daha hızlandığımda yola atlayan köpeği o kadar geç görmüştüm ki hemen direksiyonu kırdım. Arabanın hakimiyetini kaybettiğimde nereye sürüklendiğimin farkında değildi. Adrenalinin etkisiyle çığlık atıp gözlerimi kapattığımda çarpma sesini duydum ve bilincim bu sefer tam anlamıyla kapandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Revenge Of The Fire || Justin Bieber "DÜZENLENİYOR"
FanfictionVe şimdi karşımda en sevdiğim ve en nefret ettiğim adam varken ben neyi seçecektim? Her şeyi geride bırakıp kollarına atlamayı mı, yoksa yıllardır içimde yanan intikam ateşini söndürmeyi mi? © Tüm hakları saklıdır. / © All rights reserved. ...