"Daha önce söylediğim gibi bu bizim için çok önemli. Şirketimizin itibarı söz konusu. Uzun zamandır yönetici kadrosuna uygun birini bulamıyorum. Her şeyi tek başıma yürütecek kadar da yetenekli değilim." Derin bir nefes aldı.
"Okulunu bırakıp benimle çalışmanı istiyorum." Bunu çok normal bir şeymiş gibi söylemişti.
Öylece kalmıştım, ne diyeceğimi bilmiyordum. Üniversiteye gitmek için çok çabalamıştım ve emeklerimi öylece çöpe atamazdım. Daha da önemlisi Justin'i bırakıp buraya taşınamazdım. Benim sevgilim var diyemezdim ama buna bir şekilde karşı çıkmalıydım. Ne kadar geleceğim için olsa da ben bunu umursamıyordum.
"Siz ne dediğinizin farkında mısınız? Benim o okul için ne kadar çabaladığımı siz gördünüz. Bu benim hayalimdi." diye bağırdım ayağa kalkarak.
"Kızım ama bu sizin geleceğiniz için." Dedi tekrar babam. Benim geleceğim onların kendi kafalarında planladıkları gibi olmayacaktı. Şimdiye kadar hayatıma ben yön vermiştim ve devamında da ben karar verecektim. İstediğim mesleği yapmadıktan sonra sırf para için babamın yanında çalışsam ne işe yarardı?
"Yıllar boyu senin dizinin dibinde sevmediğim bir işi köle gibi yapıp mutlu olacağım, öyle mi? Ha ama tabi paramız var değil mi?" Para ne kadar da önemliydi böyle? Kurduğu bu küçük şirkete bir çalışan bulmak bu kadar zor olamazdı.
"Bak sana uygun dille söyledik, karşı çıksan da tekrar yanımıza taşınacaksın!" diye bağırdı.
"Ben 21 yaşındayım baba, bir iradem var. Artık senin her dediğini yapacak yaşta değilim. Otoriten artık işe yaramıyor." diye karşı çıkmaya devam ettim. Sonunun nasıl biteceği umurumda bile değildi.
"Saçmalamayı kes, bugün ortaklarımız bize yemeğe gelecekler, onlara karşı kibar ol ve şimdi gidip hazırlan." Dediğinde sinirlerim sınırına gelmişti.
"Benim istediğim olacak." Diye fısıldadım ve odama çıkmak için yerimden kalktım.
Yine sinirlerime hâkim olamamıştım ve ağlamaya başlamıştım. Neden kurduğum hayaller tam gerçek oldu, her şey yolunda derken bir şeyler ters gitmeye başlıyordu? Neden tüm istediklerim bir arada olamıyordu? Hep bir şeyler kazanayım derken bir şeylerden fedakarlık etmek zorunda kalıyordum. Hiçbir şey bedelsiz değildi.
Ailem, başta bu okulu istediğimi duyduklarında yüksek bir yer hedeflediğim için şaşırmış ama beni desteklemişlerdi. Kazandığımda büyük heveslerle geldiğim bu üniversitede beklediğim gibi karşılanmamış olsam bile hala bitirmem gereken bir şeyler vardı. En başında beni destekleyen ailem neredeydi? Okulu bırakıp tekrar bu şehre dönemezdim. Benim hayallerim burada değildi.
Düşüncelere dalmışken telefonun sesiyle irkildim. Justin arıyordu. Açmazsam bir şeyler olduğunu anlayabilirdi.
"Alo, bebeğim nasılsın?" Her şeyden habersiz sakince sordu.
"İyiyim, sen nasılsın?" dedim sesimi normalleştirmeye çalışarak.
"Ben iyiyim ama senin sesin iyi gelmiyor." Dedi sorar gibi. Beni bu kadar kısa sürede iyi tanıyor olabilmesi ilginçti.
"Biraz üşüttüm sanırım." Ona yalan söylemek istemiyordum ama ona olanları daha ben anlayamamışken anlatamazdım.
"Demek ki beni özlediğin için yataklara düştün." Ritmik kahkahası beni de güldürürken her şeyin bu kadar basit olmasını istedim. Ufak şeylerin bizi mutlu etmesi, tek ihtiyacımızın bir arada olmamız gerektiğinin göstergesiydi.
"Ne zaman geliyorsun?" Elimin tersiyle yanaklarımdaki yaşı sildim.
"Daha bir gün geçmesine rağmen seni çok özledim ama ne zaman döneceğim hakkında bir fikrim yok." Her şeyi yoluna koymadan dönemezdim. Onları ikna etmem gerekti. Rest çekip gidemezdim. Ne olursa olsun onlar benim ailemdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Revenge Of The Fire || Justin Bieber "DÜZENLENİYOR"
FanficVe şimdi karşımda en sevdiğim ve en nefret ettiğim adam varken ben neyi seçecektim? Her şeyi geride bırakıp kollarına atlamayı mı, yoksa yıllardır içimde yanan intikam ateşini söndürmeyi mi? © Tüm hakları saklıdır. / © All rights reserved. ...