Justin'in Gözünden
Gecenin bir yarısı uyandığımda saat 04.35'ti. Uykum tamamen kaçmıştı ve uyuyamıyordum. Arkamı döndüğümde Melissa'nın huzur içinde uyuduğunu gördüm. Yerimde doğrularak oturur pozisyona geçtim ve sırtımı yatağın başlığına yasladım. Melissa'yı uyandırmamak için yavaş olmaya çalışıyordum.
Telefonumu elime alarak karıştırmaya başladım. Bir süre sosyal medya hesaplarımda gezindim. Uykumun gelmesini umuyordum ancak hala bir belirti yoktu. Daha sonra sosyal medyada bakacak bir şey kalmadığından telefonumdaki fotoğraflara girdim. Melissa ile çekildiğimiz fotoğrafları görünce elimde olmadan gülümsedim.
Fotoğraflarda olduğu gibi o, hep gülümsemeyi, mutlu olmayı hak ediyordu. Fotoğrafların arasında kendimi kaybetmişken Melissa'nın sesini duyduğumda telefonu bir kenara bırakıp ona baktım.
"Justin, lütfen beni bırakma." Uykusunda sayıklıyordu. Gözleri hala kapalıydı ve terlemişti.
"Beni yalnız bırakma." diye tekrarladığında başımı ona doğru eğdim ve bir elimle başını, diğer elimle yanağını okşadım. "Bebeğim, uyan." diye fısıldadım. Onu korkutmadan uyandırmaya çalışıyordum.
"Gitme." Tekrar sayıkladığında hafifçe onu sarstım. Uyanmaması beni korkutmaya başlamıştı. "Bebeğim uyan, ben buradayım." dediğimde sonunda uyandı ve gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Bir yandan ne olduğunu anlayamaz bir şekilde etrafına bakındı. Göz göze geldiğimizde hemen onu kendime doğru çektim ve sarıldım.
"Geçti bebeğim. Sadece kâbustu. Ben buradayım, yanında." dedim ve başının üstünü öptüm. Saçlarının kokusu burnuma dolduğunda gerçek huzurun bu olduğunu anladım.
"J-justin." dedi çıplak vücuduma kollarını sardı. Nefes alışları hala çok hızlıydı ve vücudu sıcaktı.
"Buradayım güzelim. Sakin ol." diyerek onu yatıştırmaya çalıştım ve daha sıkı sarıldım.
"Gitme, lütfen. Bırakma beni." dediğinde hala sayıkladığını ve transa girmiş olduğunu düşünerek ona baktım. Ellerimi belinden çekip yanaklarına yerleştirdim ve yüzümü onun göz hizasına getirdim.
"Bebeğim, gözlerime bak." dediğimde hafifçe başını kaldırdı ve gözlerimin içine baktı.
"R-rüyamda s-sen g-gidiyordun." diye mırıldandı. Sesi zorlukla çıkıyordu.
"Ben hiçbir yere gitmiyorum. O sadece lanet bir rüyaydı. Ben buradayım. Seni bırakmaya da niyetim yok. Kimse seni benden ayıramaz. Tamam mı?" dediğimde başını sallayarak onayladı. Bu düşünceye kapılması beni üzüyordu.
"Gitmeyeceğine dair söz ver." dedi ve gözyaşları akmaya devam etti.
"Bebeğim, ağlama. Seni asla bırakmayacağım. Söz veriyorum." dedikten sonra tekrar sarıldım. Onun aklındakileri değiştirmek için ne yapabilirdim, bilmiyordum.
Kalp atışlarının normale döndüğünü fark ettiğimde "İyi misin?" diye sordum. Ne kadar süredir bu şekilde durduğumuzu kestiremiyordum.
"Evet, daha iyiyim." diyerek çıplak göğsüme daha çok sokuldu.
"Hadi uyu artık." dediğimde olumsuz anlamda başını salladı. "Hayır." Sesi keskin ve netti.
"Bebeğim dinlenmeye ihtiyacın var." diyerek onu ikna etmeye çalıştım ve saçlarıyla oynadım.
"Olmaz. Tekrar kötü bir rüya görmek istemiyorum." diyerek itiraz etti. Aslına bakılırsa benim de uykum kaçmıştı. Ayrıca Melissa'nın ne dersem diyeyim ikna olmayacağını bildiğim için ona başka bir teklif surdum. "Otelin çevresinde biraz yürümeye ne dersin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Revenge Of The Fire || Justin Bieber "DÜZENLENİYOR"
Fiksi PenggemarVe şimdi karşımda en sevdiğim ve en nefret ettiğim adam varken ben neyi seçecektim? Her şeyi geride bırakıp kollarına atlamayı mı, yoksa yıllardır içimde yanan intikam ateşini söndürmeyi mi? © Tüm hakları saklıdır. / © All rights reserved. ...