Şarkı: Justin Bieber - Be Alright
***MELİSSA'NIN AĞZINDAN***
Yanlış duymuş olmayı dileyerek kaşlarımı çattım.
"E-eski s-sevgili m-mi?" diyebildim zorlukla. Sesim hiç olmadığı kadar titriyordu. Gözlerimdeki yaşlar akmak için hazırda bekliyordu.
"E-vet, öyle. Y-yani öyleydi." Dedikten sonra gerginliğini üzerinden atmak istermiş gibi yutkundu. Kollarını uzatıp bir adım attığında bende bir adım geriledim.
"Ondan daha önce hiç bahsetmemiştin." Dedim gözlerinin içine bakarak. Bana geçmişini hiç anlatmamıştı.
"Çünkü... Çünkü ben her zaman geçmişimden kaçmaya çalıştım." Başını eğdi ve iç çekti. Neden kaçıyordu ki?
"Justin! Bilmece gibi konuşmayı kes lütfen! Neyden kaçıyorsun?!" dedim biraz sesimi yükselterek. Onu korkutan bir şey vardı. Bunu iliklerime kadar hissediyordum ama anlayamıyordum.
"Bunu sana söyleyemem. Üzgünüm." Dedi hala başı eğikken. Yanına ilerledim ve onu sarstım.
"Bende üzgünüm Justin! Ama üzgün olmak hiçbir şeyi değiştirmiyor! Kafanı kaldır ve bana bak. Gözümün içine bak. Sana olan sevgimi gör ve bana gerçeği söyle!" dediğimde kafasını kaldırdı ama gözlerimin içine bakmadan bana sarıldı. Kesik nefesler alıyordu ve kalbi yerinden çıkacakmış gibi atıyordu.
"Çünkü söylersem gidersin." Diye fısıldadı kulağıma doğru. Anlam veremediğim şeyler oluyordu. Justin neyden bahsediyordu? Neden gideceğimi düşünüyordu? Aklım tam anlamıyla soru işaretleriyle dolmuştu.
"Böyle bir şeyin bir daha olmayacağından emin olabilirsin." Dedim güven verici sesimle. Tekrar bir ayrılığı ne o, ne de ben kaldırabilirdim.
"Sende bana güvenmezsin." Dedi ve kokumu içine çekti. Neden böyle konuşuyordu? Hala hiçbir şey –benim için- anlam kazanmış değildi. Kafam karışmıştı. Geri çekildim ve kafasını kaldırıp yüzüme bakmasını sağladım.
"Sana güveniyorum ve ne olursa olsun buradayım." Dedim ve kızarmış gözleriyle bana bakarken elimde olduğu kadar gülümsedim.
"Herkes öyle der." Dedi tüm umudunu yitirmiş bir şekilde.
"Ben farklıyım Justin! Ben senin için farklıyım! Ben buradayım! Her zaman! Kimse beni alıp götürmüyor! Sana güvendiğim, inandığım için buradayım! Senin hatalarını görmezden gelebilecek kadar çok seviyorum!"
"Olmaz, bu sefer olmaz..." dedi ve umutsuzca başını salladı. Kendini kaybetmiş durumdaydı.
"Ne olmaz Justin?! Ne olmaz?!" dedim ve geri çekilip saç diplerimi çekiştirdim.
"Söyleyemem." Dediğinde omuzlarını düşürmüş çaresizce bekliyordu.
Bense sakinleşmek adına gözlerimi kapatmış içimden sayıyordum. Sakinleşmiş olduğumu düşündüğümde Justin'in yanına yaklaştım ve koluna girdim.
"Şimdi seni yukarı çıkarıp yatıracağım. İyi bir uyku çekeceksin ve bunları sonra konuşacağız. Tamam mı?" dedim sanki onun annesiymiş gibi. Kafasını yavaşça olumlu anlamda salladı.
Birlikte merdivenlerden çıktıktan sonra odanın kapısını açtım ve Justin'i hafifçe ittirerek önden girmesini sağladım.
Yataktaki yorganı çekip Justin'i oturttum. Başındaki şapkasını ve çoraplarını çıkarıp bir kenara koydum. Yatmasını sağlayarak üstünü örttüm. Saçlarının üstünden öpüp geri çekildim. Yüzüme sevecen ve içten bir gülümseme yerleştirdikten sonra iç çektim.
"Şimdi bunları düşünme ve uyu. Ben aşağıda olacağım." Dedim ve arkamı döndüm. Adımımı attığım anda elimi tuttuğunu fark ettim.
"Yanımda uyu. Lütfen." Deyip yalvaran gözlerle baktı. Bunu şuan bende çok isterdim ama yalnız bir şekilde düşünmem lazımdı.
"Ben aşağıda olacağım Justin." Dedikten sonra elimi yavaşça çektim ve odadan çıkıp kapıyı çektim.
Merdivenlerden çıkan gıcırtıları umursamayarak salona yürüdüm. Kenarda duran battaniyeyi aldım ve kanepeye yatıp üstümü örttüm.
Her şeyi unutup uyumayı diledim ama bunun olmayacağı oldukça açıktı.
Söylemediği şey neydi? Ya da söyleyemediği? Neden benim gideceğimi düşünüyordu? Neden bir anda bu kadar savunmasız olmuştu? Geçmişinden kaçmasının sebebi neydi? Demi'yle bir ilgisi var mıydı?
Az önce olanları hala anlayabilmiş değildim. Resmen ona annesi gibi davranmıştım ve o da savunmasız bir çocuk gibi. Kafamda hala soru işaretleri dönüp duruyordu. Bu beni yormuştu. Gözlerim uyku için yalvarıyordu...
---------------------------------
Gözlerimi zorlukla araladığımda hava hâlâ aydınlanmamıştı. Üst kattan gelen sesler kulağımı tırmalıyordu. Şuan üst katta 3. Dünya Savaşı çıkmış gibiydi. Kısa süre sonra uyumadan önce yaşananlar aklıma geldiğimde üstümdeki battaniyeyi tekmeledim ve hızla ayağa kalktım. Merdivenlere koştum ve basamakları ikişer ikişer çıktım. Justin'in uyuduğu odanın kapısına geldiğimde seslerin oradan geldiğini anladım. Kapıyı hızla açtığımda bana doğru gelen bibloyu görmemle yere eğilmem bir oldu.
Justin şuan neredeyse cinnet geçiriyordu. Bu manzarayı görmek beni korkutmuştu. İstem dışı olarak bacaklarım titremeye başlamıştı. Bir an önce kendime gelip Justin'i sakinleştirmem gerekiyordu.
Yavaş adımlarla Justin'in yanına ilerledim. Elinde tuttuğu çerçeveyi aldım. Sürekli hareket halindeki ellerini zorlukla yakaladım ve tuttum.
"Justin, bana bak! Justin! Bana bak diyorum! Kendine gel!" diye bağırdım. Sinirden kuduruyor gibiydi.
"Bırak beni!" diye karşılık verdiğinde sevinmiştim. Hiç değilse dediklerime cevap verebilecek durumdaydı.
"Sakinleş Justin, sakinleş. Her şey yolunda..." diye yatıştırıcı bir sesle konuştum. Hızlı ve kesik kesik nefes almasını umursamadan ona sıkıca sarıldım.
"Buradayım Justin..." diye fısıldadım. Gittikçe sakinleşiyordu.
"Lütfen." Dedi. "Lütfen gitme..."
"Söz veriyorum." Dedim. "Her zaman buradayım."
Elini tuttum ve yatağa doğru çektim. Oturmasını ve ardından uzanmasını sağladım. Bende yanına yattıktan sonra üstümüzü örttüm. Kafamı göğsüne yaslayıp kollarımı sıkıca ona sardım.
Rahatlaması ve huzurla uyuması için fısıldadım.
"You know that I care for you."
(Biliyorsun seni önemsiyorum.)
"I'll always be there for you."
(Her zaman senin için burada olacağım.)
"Promise I will stay right here."
(Burada kalacağıma söz veriyorum.)
"I know that you want me too."
(Biliyorum sende beni istiyorsun.)
"Baby we can make it through anything."
(Bebeğim her şeyin üstesinden gelebiliriz.)
"Cause everything's gonna be alright."
(Çünkü her şey güzel olacak.)
Yeni hikayem "Wild Couple" a bakmayı unutmayın!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Revenge Of The Fire || Justin Bieber "DÜZENLENİYOR"
FanficVe şimdi karşımda en sevdiğim ve en nefret ettiğim adam varken ben neyi seçecektim? Her şeyi geride bırakıp kollarına atlamayı mı, yoksa yıllardır içimde yanan intikam ateşini söndürmeyi mi? © Tüm hakları saklıdır. / © All rights reserved. ...