# Kaka Azraff - All I Ask #
*******
Evden apar topar çıkmasının ardından, ilk duraktan bindiği otobüste kucağına yerleştirdiği sırt çantasını sıkıca kavradı Defne. Pencereden dışarıyı izlediği sırada, akıp giden yollar boyunca gözlerinden yaşların akmasını engelleyemedi. Evlatlık edinildiği gün hissettiği heyecan geldi aklına o anlarda. Bir aileye sahip olacak olmak, herkes gibi; normal bir hayat yaşamanın tadına varabilecek ve en önemlisi birilerine anne ve baba diyebilecek olmak... onun için hayattaki en güzel kazançlarından biriydi evlatlık edinileceğini öğrendiğinde.
Ancak o gün, kendisini bildi bileli hayalini kurduğu o evi tek bir an bile düşünmeden terk etmişti. Çünkü, yorgundu. Evlatlık gittiği ailedeki babasına olan sonsuz sevgisi dahi yetmiyordu 'anne' demesi gereken kadın hakkında bildikleriyle bir arada yaşamaya devam etmesine. O kadının eve aldığı bir başka adamın, Vasfi'nin aylardır süren sonu gelmez tacizlerine katlanmasına da yetmiyordu o sevgi.
Deponun bulunduğu durakta otobüsten indiğinde hala nemini koruyan saçlarını alnından geriye doğru düzelterek, gözlerini sildi. Toparlanmaya çalışsa da kendisinin üç katı yaşındaki Vasfi'nin o güne dek kendisine kurduğu edep yoksunu sözlerinin kulağında çınlamasını, yaptıklarının gözlerinin önünden akmasını engelleyemedi.
Sokağın sonundaki, demir, yüksek kapıdan içeriye girdiğinde; eski, tozlu depodaki inşaat kalıntılarının arasında ilerledi ve sonunda endüstriyel binadaki temiz ve döşeli olan tek yere, odaya ulaştı. İçeriden gelen, Kadem ve Andaç'ın kahkaha seslerini duyduğunda bir an duraksadı. İkisinin, mutlulukla çınlayan sesleri depoda yankılanırken kendisini hazır hissedemeyerek kapısız odanın önünde bir süre dikildi.
"Bizim külüstürdeki içecekleri alıp geleceğim kardeşim," dediğini duydu o anlarda Andaç'ın, gülümseyen sesiyle. "Ben gelene kadar kartlara dokunma, hile yapmak yok."
Defne kendisine doğru yaklaşan adım seslerini duyduğunda kendisini biraz daha toparlamaya çabalasa da odanın içinden, bir anda dönen Andaç ile karşılaştığında ve onun kendisini fark etmediği ilk saniyede gülümseyen yüz ifadesini görmesiyle gözlerinde yeni bir gözyaşı grubunun oluşmasını engelleyemedi.
Andaç, odadan çıktığı anda karşısında bulduğu Defne'yi fark ettiği an bir anlık şaşkınlık yaşasa da o anın sonunda yüzünü kaplayan gülümsemesini yok etti. Onun ıslak yanaklarına ve kızarmış gözlerine baktı birkaç saniye. Yüzü gerilirken "Defne?" Dedi endişeyi yüklenen sesiyle. "Ne oldu, ne bu halin? Bir şey mi oldu?"
Defne, tüm bu soruları ard arda duyduğunda göğsünden acı bir hıçkırığın kaçmasını engelleyemedi ve hızla, tereddüt etmeden Andaç'ın beline kollarını dolayıp ona sıkıca sarıldı. "Ben artık o eve dönmeyeceğim," dedi gözyaşlarına boğulurken, titreyen sesiyle. "Andaç, ben burada seninle kalacağım. Asla dönmeyeceğim."
Henüz gelişme çağında olan genç kızın ince bedenini kollarıyla sıkıca sararken bir elini onun başının arkasına götürdü ve Defne'nin ıslak saçlarına dokundu Andaç. Onun sözlerini aklından geçirdi. Dişlerini birbirine bastırdığında yanaklarındaki kemikler öfkeyle ortaya çıktı. Burnundan hınçla soluduğu anlarda "Ne oldu?" Dedi bu kez ilkinden çok daha sert çıkan sesiyle. "O herif... Vasfi bir şey mi yaptı yoksa?"
Defne, onun göğsündeki başını hızla geri çekti. Andaç'ın alev alev yanan gözlerini fark ettiğinde rahatsız bir telaşla yutkundu. "Be-ben..." dedi. "Duştaydım. Kapım kilitliydi açmaya çalıştı ama başaramadı. Sonra o... o kadın geldi, onun ismini seslendi. Birlikte odaya çıktılar ve..." Defne mide bulantısıyla yüzünü ekşitti. "Babamı aldatıyor, o pislikle. Ben artık oraya dönmeyeceğim. Andaç... korkuyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp
General Fiction"Bazen, geçen sadece zamandır, bazı acılar bâki kalır. Bazı sözler bedenlere, bazı aşklar kalplere, bazı dostluklar da anılara saklanır..." Yetimhanede büyümüş dört arkadaşın kayıp zamanlarının, yok oluşların, katlanılamaz acılara rağmen hayata ye...