# Ruelle - War of Hearts #
*******
Demir parmaklarının ardında, sorgulanmayı bekledikleri karakolun küçük, nemli gözaltı odasındaki tahtadan yapılma oturakta dizlerini karnına çekmiş bir şekilde ve bomboş gözlerle karşıya bakan Defne dakikalardır süren sessizliğinin ve donukluğunun sonunda yanındaki Andaç'tan yana çevirdi gözlerini. Bedeni hareket etmedi, bir tek yorgun bakışları oynadı. "Ne yazıyor?"
Dışarıdan duyulan telsiz sesleri ve konuşmalar aralarındaki sessizliği telafi eder edercesine yoğunken başını arkasındaki pürüzlü duvara yaslamış bir şekilde oturan ve içinde olmaya alışık olduğu odada üzerinde hala yalnızca kumaş pantolonu bulunan Andaç bu soruyu anlamaz gibi Defne'ye döndü yüzünü. Başı arkaya dayalı haliyle sessiz kaldı. Gözleri yaktığı ateşin ve geçen saatlerde olanların etkisiyle hala yanıyordu. Bedeni uyuşuktu, ruhu da.
"Dövmenin bitiminde," dedi Defne yorgun, kısık çıkan sesiyle. Görüntüsüne uygun bir bitkinlikte konuşmasına devam etti. "Ne yazıyor?"
"İzin ver, uzakta küllerinden doğsun. Kalırsa yanan yalnız kalbi olmayacak."
Andaç ezbere çıkan, düz bir sesle dövmesinin parçası olan Latince yazının çevirisini söyledi ve gözlerini Defne'de tutmaya devam etti onun tepkisini merak edercesine. Defne ise bu cevapla bakışlarını yeniden onun sol göğsünün altına kaydırarak kuşun kanadının bitimindeki siyah, el yazısıyla yazılmış kelimelere baktı, gözleri buğulanırken onu tekrarladı. "Kalırsa yanan yalnız kalbi olmayacak..."
Andaç gözlerini kapattı yeni bir söz söyleyemeyecek kadar yorgun hissederken. Bulanık aklını ve isyan dolu bedenini toparlamaya çalışırken bir süre daha sessizliği seçti. Sanki saatlerce dayak yemişçesine yorgun hissediyordu, hırpalanmış. Defne'nin dövmesini görmeden bile ona dokunmak, tenine dokunmak ve onun kendi bedenindeki dövmede gezinen parmaklarının acısını hissetmek... o akşam orada, arabanın yandığı noktada olan her şey yırtıcı bir etkideydi onun için.
En sonunda kendisine gelircesine, zorlarak gözlerini açtı ve derin bir nefes eşliğinde Defne'ye baktı. Onun yangından sızan isler nedeniyle teninde ve beyaz kıyafetinde yer etmiş siyahlıkları inceledi. Oturuşunu dikleştirip ona doğru yaklaşırken başını iki yana salladı. "Siciline işlenecek," dedi burnundan huzursuzca solurken, az önceki konuyu kapatmak da isteyerek. "Polisler yanımıza gelmeden gitmen gerekiyordu."
Defne kendisine doğru elini uzatan Andaç'ın ne yaptığını anlayamazken Andaç parmaklarını onun yanağına götürdü ve dokunuşuyla irkilen Defne'nin yüzündeki siyahlığı parmak ucuyla sildi. Dişlerini birbirine bastırdı ve kısa bir an durdu. "Sonradan geldiğini söyleyeceğim," diye devam etti Defne'nin çenesindeki izi de baş parmağının ucuyla silerken. Küçükken Defne düşüp bedenini toprağa buladığında da bunu yapardı Andaç, onu sitemli bir tavırla temizlerdi. "Yangını görüp taksiden indiğini ve geldiğini.... sorduklarında bunu söyle."
"Umurumda değil." Defne başını iki yana salladı. Kendisinin üzerini süzüp geri çekilen Andaç'a bakarken omuzlarını kaldırıp indirdi."Temiz bir sicil... hiçbir şey umurumda değil."
Umurunda değildi çünkü en azından artık kızgın değildi, öfkeli değildi. Yalnızca kırgındı. Ama en azından bir şeyi anladığına inanıyordu. Para için evlendiği konusunu tamamen aklından silen Andaç'ın kendisini neden uzak tuttuğunu biraz olsun anladığına inanıyordu: öfkesinden korkuyordu çünkü. Bir anda, bir sebeple onu benliğinden çıkaran öfkenin her şeyi silmesinden korkuyordu. Bir cümleyle dahi bir anda bedeni titremeye başlayabiliyordu Andaç'ın, aklı kontrolünden çıkıyordu ve bunu engelleyemiyordu, önüne geçemiyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp
Fiksi Umum"Bazen, geçen sadece zamandır, bazı acılar bâki kalır. Bazı sözler bedenlere, bazı aşklar kalplere, bazı dostluklar da anılara saklanır..." Yetimhanede büyümüş dört arkadaşın kayıp zamanlarının, yok oluşların, katlanılamaz acılara rağmen hayata ye...