Kayıp / 23

7.7K 564 164
                                    

# Moira Dela Torre - Don't Say Goodbye #

*******

"Sen..." Defne, duyduğu son cümle nedeniyle buğulu gözlerini büyüttü. "Sen, biliyorsun." Olan, izlediği görüntüler nedeniyle bedenini saran suçluluk ve hissettiği karmaşa üzerine Aslan'dan duyduğu itirafla tamamen afalladı. Şaşkınlıkla yutkundu. "Biliyor musun?"

"Yıl dönümünde öğrendim," dedi Aslan onun karmaşası arasında, hissedilir bir sitemle. "Açelya davetten önce anlattı." Sinirle direksiyonu daha sıkı kavradı ve karşıya bakarken dudağının içini dişledi. "Ama keşke..." diye devam etti üzerine basa basa. "Keşke en başından bilseydim onun sen olduğunu. Andaç'ın eskiden bu yana aşık olduğu o kızla flört etmek gibi bir ahmaklığa düşmezdim o zaman."

Defne, sanki hızlarını artırmasını sağlayacakmış gibi yola baktı, sonra burnunu çekti ve pişmanlığın her bir zerresini üzerinde taşıyan Aslan'a çevirdi bedenini tamamen. Allak bullak hali arasında konuştu. "Senin hatan yok."

"Herkesin hatası var," dedi Aslan onu düzelterek. Kulübün girişine giden toprak yola çevirdi direksiyonu. Engebeli yolda araba sarsılarak ilerlerken endişeli ciddiyeti bir saniye dahi silinmedi, kendisinden kat ve kat daha tedirgin olan Defne'ye baktı. "Ama olan oldu Defne." Dedi. "Önce Andaç'ın çıkması lazım buradan. Önemli olan o, gerisini, detayını sonra tartışacağız."

Defne, ıslak yanaklarını silip kendisini onaylamak ile yetindiğinde girişin önündeki iki aracı ve kapıda bekleyen birkaç takım elbiseli adamı gördü Aslan. Yavaşladı. Adamların kendisine dâhi kulübe girmek için izin vermeyeceklerine emindi. Defne'yi görme ihtimallerine karşı kapıya yaklaşmadan, adamların arabayı göremeyeceği bir uzaklıkta, yolun bitimindeki ağaçların ardındaki bir noktada durdurdu. "Sen burada bekle," dedi Defne'ye. "Yalnız gideceğim."

"Hayır." Dedi Defne bunu duyar duymaz reddederek, kendisinden emin bir sesle. "Ben de geliyorum." Kapının koluna uzandı ancak aracın içinde kapıların kilit sesi duyuldu ve kolu birkaç kez kendisine çekse de açamadı Defne, Aslan'a baktı. "Aç şunu!"

"Defne." Dedi Aslan. "Buraya kadar gelmeni sağladım ama izlediklerimizin ardından bundan sonrasına girmene izin veremem. Ali İhsan Andaç'ı neden buraya getirdi; görüntülerde duydun, değil mi? Seni istiyor, senin ismini almak istiyor ve eğer şimdi buraya girersen bile bile lades diyeceksin."

"Umurumda değil." Dedi Defne dişlerinin ardından. Telaşla kilit tuşunu aradı aracın içinde. "İstediği bensem beni alsın o zaman, Andaç orada acı çekerken böyle beklemeyeceğim."

"Takasa mı girişecek sanıyorsun?" Aslan ona dönüp, kendisine gelmesini ve sakinleşmesini ister gibi baktı. "Sen gitsen de yine yapacak Andaç'a yapacağını. İkinize birlikte yapacak. Andaç belki de saatlerdir senin ismini vermemek için diretiyor o ambarda, şimdi sen bunu boşa mı çıkaracaksın?"

Defne durdu ve bir an cevap veremedi. İçeriye girmek için yanıp tutuşuyordu, bunu yapacak kadar da gözü karaydı. Fakat bunu yapmasının, kendisini ortaya çıkarmasının her şeyi daha fazla mahvedecek kadar büyük bir etkiye sahip olduğunun farkında oluşu da çaresiz hissettiriyordu. Sebep olduğu şeyi düzelten olmak istiyordu. Hem Andaç için adım atmak istiyor hem de onun için kendisini firenliyordu. Belki de en zor çelişkilerden biriydi. "Biliyorum ama böyle kalamam. Onu görmem lazım."

"Tamam." Dedi Aslan onun öfkeyle harmanlanan çaresiz hali arasında. "Arka kapıdan gireceğiz." Arabayı yeniden çalıştırıp sol taraflarındaki dar, toprak yola soktu. Yokuşu çıktı. Defne'yi ikna etmekle zaman kaybetmekten vazgeçti. Yapması gereken seçimlerin arasında, onu tek başına güvensiz bırakmaktansa kendisinin yanında tutmak daha mantıklı göründü.

Kayıp Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin