2.Bölüm

125 45 10
                                    

Bölüm müziği; Lindsey Stirling Elements

"Kimi zaman yaşadıklarına tutsaktır insan. Yapmadığı seçimlerin bedelini öder, acısını çekerdi. Hani derler ya 'Hayat sana bazen seçim şansı tanımaz.' diye, işte tam o anda anlarsın hayatın sana farklı sürprizler hazırladığını.

Bende bundan tam 14 sene önce anlamıştım. İçimde ki seçim hakkını silen, kendi kurallarına beni de tutsak eden o canı yaratığın, kaderimi tek bir mermiyle yok ettigini. İntikam ateşim için beni ruhsuz, duygusuz, siyah ve beyaz bir bedene bürüdüğünü. Ama hayatta herşeyi bir bedeli olduğu gibi, bu olanların da bir bedeli vardı. İnsan korkusunu yitirdiği zaman, herşeyi gözü kapalı yapabilirdi. Aynı benim yapacaklarım gibi." son satırlarımı da yazdıktan sonra siyah deri kapaklı , üstünde yin yang işareti olan, eski defterimin kapağını kapattım. Yerimde biraz kıpırdanıp bugün olanları düşündüm.

Zor bir yolculuk yapıp, Yılmaz babanın yanına gitmiştik

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Zor bir yolculuk yapıp, Yılmaz babanın yanına gitmiştik. Ne kadar onunla oturup, eski zamanlarda ki gibi dertleşmek istesem de işlerinden dolayı bunu bugün yapamayacağımızı belirtmişti. Bende üstünde durmamıştım tabi.

Ardından Yılmaz babanın emir ile bizi karşılamaya gelen, biri esmer diğeri sarışın olan adamlar evimize götürmüştü. Olayın şaşkınlığı ve Yılmaz babanın kararsız tavırlarıyla herkes düşünceli bir hal alıp, çıtını bile çıkarmamıştı. Kısa bir süre sonrada herkes odalarına dağılmıştı zaten.

Odayı incelemek için etrafıma bakındım. Baş ucum da ki, sade moder abajurun aydınlattığı kadarıyla. New York 'ta ki odam gibi burasıda siyah ve beyaz'dı. Tek farkı ise kendime ait lavabo ve giyinme odamın olmasıydı.

Yataktan inip cam kenarına yanaştım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yataktan inip cam kenarına yanaştım. Pencerenin hemen yanına konulmuş geniş, modern kırmızı  bir sandalye ve pencerenin altına da küçük içe göçme bir kütüphane yapılmıştı. Tam da zevkime uygun tasarlanmıştı.

Pencerenin kulpunu çevirip, açtım. İçeriye sızan ılık esinti açık olan saçlarımı, bir yaprak edasıyla savuruyordu. Manzara ise, ona söylenecek bir söz bile yoktu. Şehrin ve İstanbul boğazının enfes manzarasını gözlerimi kapayıp, hayal etmeye çalıştım. Bu mükemmel olduğu kadar korkutucuydu.  Çünkü ışıkların çok olması tehlike oranını arttırıyordu.

Siyah Ve Beyaz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin