Özel istekler ve ısrarlar üzerine yazılan bu bölümü @berise ve @meryemylmaz10 'e adıyorum. Baş ağrısı geçtiği zaman yaz dedin. İlaç gibi geldi ya İnşallah hoşunuza gidecek bir bölüm yazabilmiş olurum...😊😎❤
İyi okumalar...
Karan...
Onu Edward'ın kolları arasında gördüğüm anda vücudumu bir ateş kütlesi kaplamış gibi ona ve o zibidiye sinirlendim. Kalkıp iki adımda yanına varmayı ve kolundan tutarak 'Sen benimsin, başkası sana dokunamaz' demek istedim fakat; ne bunu söyleyecek konumdaydım, nede onun hislerinden emindim.
Ta ki onu Edward'ın kolları arasından çekip, çıkarana kadar. Benim için atan o kalp atış seslerini duyana ve hissedene kadar. Kollarımın arasında narin bir kuş misali titriyordu. Hiç beklemediğim bir hamleyi yapıp, kafasını göğsüme yasladı. bitkin, yorgun ve sanki düşmekten korkar gibi. Tuttum bende onu sımsıkı, sanki kaçacak, düşecek gibi...
"Sana bir neden veremem. Fakat bana illa ki bir neden sun diyor isen, müziğin nakaratını dinle derim. İki, farklı sözleri ve hikayesi olan ritmi dinle. Kalbini... Belki sorunun cevabı ordadır." dedi. Bir erkeğin içi bu sözlerle erir miydi? Eriyordum işte...
"Ben sorumun cevabını alabildim. Peki sen? Sen alabildin mi?" dedim.Bir süre birşey demedi. Bende demesini beklemedim zaten. Kalbi konuşuyordu ya o bana yeterdi....
......................
Ettiğimiz kısacık dansın ardından yerlerimize geçmiştik. Arya'nın arada bana kayan bakışları, utangaç ve ne yapacağını bilemez ifadeler takınıyordu. Bu durum yüzünden ne kadar onu utandırmak istemesem de bir yandan hoşuma gidiyordu. Bana karşı hep mesafeli yaklaşmaya çalışan tabuları az çok yıkılıyor gibiydi. Edward'ın arada bizde gezinen kinayeli bakışları dışında.
"Artık bu geceyi burda bitirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Yoldan yeni geldiğimiz için biraz dinlensek iyi olacaktır bence." onaylamamızı beklercesine bize kaydı Mercan'ın gözleri. Hepimiz onaylar bir şekilde başımızı salladıktan sonra bu gecenin de bir şekilde bitmiş olması beni memnun etmişti. En azından şimdilik öyle olduğunu düşünüyordum...
...................
Güneşin ilk ışıklarını bulutların arasından göstermesi, yağmur yağacakmış gibi bir hava uyandırıyordu. Burda kışların da çetin geçtiğini bilmeyen yoktu zaten. Sıcak bir duş almak için banyonun yolunu tutarken dikkatimi dağıtan sesler eşliğinde Ilgaz'ın odasının yolunu tuttum. Elinde ki boks eldivenleri ile hırslı bir şekilde hırsla odasının ortasında ki torbayı yumrukluyor, sinirle birşeyler söylüyordu.
"Lanet olsun, lanet olsun, lanet olsun..!" sert bir yumruk daha geçirdikten sonra kendini sırt üstü yatağın üzerine attı. "Olmaması gerekiyordu. Ne yaptım ben ya, ne yaptım ben!" tekrar kalkıp yumruk sallayacak iken kolunu havada kavrayıp, indirdim. Sıcak bir duştan önce sıcak bir konuşma yapmamız gerekiyordu demek ki...
"Neyin var senin kaç gündür? Ne yaptın da bu kadar dönüşünün olmayacağını düşünecek kadar?" saçlarına eziyet çektirmek istercesine çekip, gözlerini üzerime dikti.
"Birini öptüm."
"Ne var bunda? Olabilir, bunlar normal şey-..."
"Öptüğüm kişi öyle böyle biri değil ki normal olsun." yanımdan geçerek, eldivensiz yumruk atmaya başladı bu sefer de.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Ve Beyaz
ActionKalbini aşka mühürlemiş bir insan, aşık olabilir miydi? Bence olamazdı... Peki ya içinde oluşan bu kıpırtılar neydi? Başını döndüren, dünyayı durduran. Kalbini yerinden oynatan, karnında kelebekler uçuşturan. Bu hissettiklerinin tanımı neydi? ...