Ehehehe bir sürpriz yapayım dedim. Hadi iyi okumalar...
@meryemylmaz107 sana özel yorum sınırı mi koysam. Bilemedim şimdi. 😂Mercan'dan....
Ilgın ile Karan'ın kapımıza uğramasından sonra karşıdaki mahalleye, market alışverişine gitmiştik. Aklım şu aralar olmaması gereken bir şekilde bulanık ve karmaşıktı. Ilgaz'ın bana son görevde yaptığı lüzumsuz yaklaşımın arasından geçen bir haftanın sonunda etkilerini yitirmekle kalmamış, körüklenmeye başlamıştı. Onu gördükçe aklıma gelen bu durum beni rahatsız ediyordu. Kalbimin bu kadar hızlı çarpma sebebini başka yönlere çekecek yada o hislere kapılacak biri değildim ben. Ne kadar bunları insanlara anlatmaya çalışsam, hayatım boyunca 'Göreceğiz bizde seni' dediler. Tutmadı. Ben hiçbir zaman onlara bu sözleri söyletmedim. Bundan sonra da söyletmeyecektim. Buna hiç niyetim yoktu.
"Mercan. Hesaba bir baksan hani." Ilgın'ın yine benden otlanma çabası, şirinlikleri ve bende işe yaramadığını düşündüğü halde bu hallerinden vazgeçmemesi gülümsetiyordu beni. Biricik kardeşime de hayır diyip, kazandığım bu gereksiz parayı başka nerelerde harcayacaktım, düşüncesiyle de onu kıramıyordum... Tabi bizler gibi ailesiz kalmış, başı boş çocuklar dışında...
Hesabı öder ödemez marketten dışarı adımımızı atmıştık ki, yağan yağmur bizi duraklattı. İngiltere'nin en sevmediğim yanı bu yağmurları oluyordu. Yağdığı zaman tam yağıyordu ve durmak bilmiyordu. Sıkıntı ile nefesimi dışarı bırakıp, havada süzülüp bir anda kaybolan buharı izledim. Cidden hangi ara bu kadar hava soğumuştu ya?
"Yağmur 2 saatten aşağı durmaz ne yapacağız biz şimdi?" dedi Ilgın. Başında beresi, eldivenleri olmasına rağmen üşüdüğü küçücük burnunun kızarıklığından belli oluyordu. Ben ise ona göre daha ince giyinmeme rağmen soğuğa o kadar tepki veremiyordum. Küçüklüğümde aldığım o eğitimlerde beni en az etkileyen soğuk olmuştu. En fazla olanı ise ne kadar karanlık işler ile içli dışlı olsakta karanlık bir odada kalma korkumun oluşuydu. Aynı o görev günü Ilgaz ile yan yana iken olduğumuz gibi. Adamlardan kaçarken ıssız bir sokağa sapıp, karanlık bir köşede beklemek zorunda kalmıştık. Üzerime doğru bir yandan da o yaklaşınca istemsiz bir şekilde nefes alışverişlerim düzensizleşti. O adi it herif ise bu hareketlerimin ona karşı olduğunu düşünmüş olmalı ki, bana böyle bir yaklaşımda bulunabilmişti! , Sinir beynime firar ederken, önümüzde duran arabanın sahibine baktım.
"Kızlar hadi gelin. İki saatten aşağı durmaz bu yağmur." dedi Barlas. Sürücü koltuğuna oturmuş, Ilgaz'ın önde bulunduğu koltuğun camını açmıştı. İti an, çomağını hazırla diye boşuna dememişler.
Ilgaz'ın aynı hava kadar soğuk, buz tutmuş gözleri üzerimde gezinince dik dik bende bakmaya başladım. Ne bekliyordu çekingen bir kız çocuğu gibi gözlerimi kaçırmamı mı? Yada yanaklarımın kızarmasını mı? Hadi ordan!"Bana uyar. Soğuktan donmak üzereyim." dedi Ilgın, koltukta yerini alarak. Ah maviş, ah. Sonra sana kızıyor oluyorum. Ne olur beklesen azıcık...
"Sen gelmiyor musun?" dedi buz gibi sesiyle. İçimde ki tüm duygu ve hisleri buz gibi ediyordu onun konuşması. Ters ters bakıp;
"Hayır ben yürüyeceğim." dedim ve ön kapartodan karşıya doğru geçip, yağmurun saç tutamlarıma birer birer işlemesine izin verdim. Daha karşıya geçemeden sırıl sıklam olmuştum fakat; vazgeçmeye hiç niyetim yoktu. Arkamdan gelen korna sesi, yağmurun şiddetlenen damlaları, vücuduma az çok zede verirken kolumdan çekilerek sarsıldığımı hissettim. Ani bir refleksle elini kavrayıp, ters çevirdim sırtında birleştirerek. Ardından ayağımla diz boşluğuna tekme atarak, ayaklarımın önünde diz çöktürdüm. Sırtı bana dönük olduğu için yüzünü göremesem de, Ilgaz'ın olduğunu düşünüyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Ve Beyaz
ActionKalbini aşka mühürlemiş bir insan, aşık olabilir miydi? Bence olamazdı... Peki ya içinde oluşan bu kıpırtılar neydi? Başını döndüren, dünyayı durduran. Kalbini yerinden oynatan, karnında kelebekler uçuşturan. Bu hissettiklerinin tanımı neydi? ...