10.Bölüm

74 16 17
                                    

Karan...

Gözleri dolmuş, tam gözlerimin içine doğru bakıyordu. Yüzünde beliren ifade, canının ne kadar çok yandığının habercisiydi.

"Beyaz." dedim ve beni narin, ince, uzun elleriyle durdurdu. Ruh halindeki anlık değişim, şaşırtmıştı.

"Her neyse.  Bu kadarını bilmen senin için yeterli." dedi ve donuk ifadesine geri büründü. Şaşkınlıktan aralanmış, dudaklarımı kapatıp, eski halime döndüm.

"Kim olduğunu biliyor musun?" dedi ve sayfaları karıştırdı.

"Bir kaç haber okumuştum. Ünlü bir iş adamıymış. Karısını, kızını çok küçük yaştayken kanserden kaybetmiş. Her halde kızını tek başına, o büyütmüş. Sonrasında ise kızının evlenip, kızının, kocasının ve torununun ölmesiyle birlikte ortadan kaybolmuş. Tek bildiklerim bu kadar. Neden sordun?" dedim merakla.

"Demek öldü? " dedi ağzının arasında lafları geveleyerek. Ne dediği tam olarak anlaşılmıyordu. Anladığım bu birkaç kelimenin dışında...

"İyi misin gerçekten(?)"

"Evet. Çok iyiyim. " dedi aşağı yukarı kafasını sallayarak. "Hiç olmadığım kadar."

💠💠💠💠💠

Gecenin yarısında başladığımız araştırmadan, 1,5 saat sonra mahzende ayrılmıştık.

Odama gitmeden önce hemen yan odada ki Ilgaz'ın odasına ilerledim. Yatağında uzanmış, tavanı izliyordu. Benim içeri girişim ile kafasını hafif kaldırıp, geri eski halime büründü.

"Naber." dedim kahverengi ağırlıklı odada en renkli olan koltuğa; bej rengi koltuğa oturarak.

"İyi. Sen?" dedi, her zamanki Ilgaz'a göre daha kısa cevaplar vererek.

"İyi." dedim ve sustum. Bir süre bende onun gibi tavanı izledim.

"Birşey mi oldu? Neyin var?" dedi ortamdaki sıkıntılı bulutları dağıtarak.

"Beyaz ve Arya... İkisi de çok garip. " dedim tavanda duran bakışlarımı, Ilgaz'a çevirerek. Dikkatli bir şekilde beni inceliyordu.

"Senin kafan karışmış. Yani ikisi arasında kalmış gibisin. Fakat, Arya kim?" dedi oturduğu yerde dikleşerek. Konuşma ilgisini çekmiş gibiydi.

"Hani okula yeni kızlar gelmişti ya. Onlardan biri. " dedim ve yüzü gözümün önünde belirdi. Sınırlı2 hali, bizimkilere kafa tutuşu...

"Konuştunuz mu?" dedi şaşkınca. "Birde bana çapkın derler(!)" dedi sesideki haylaz tınıyla.

"Hayır. Sadece uzaktan gördüğüm kadarıyla."

"Ne demek konuşmadan 'garip biri' demek?" dedi ve gülümsedi. Tebessüm edip; "Bilmem. Sadece hissettiklerim bu." dedim.

"Bence Beyaz'a takılma. Görevini ve kimliğini tehlikeye atabilir-..." dedi ve derin bir "of" çektim.  "Hemen sinirlenme. Doğru olan bu..." diyip uzandı. "Şimdi gitsen de uyusam." dedi.
Çok nazik bir şekilde kovulmuştum(!)

💠💠💠💠

"Bence bir konuşmalısın." dedi karşımdaki bir çift, buz mavisi gözler.

"Neler olduğunu biri bana da anlatabilir mi?" dedi Barlas. Ortada geçen diyaloğu anlamaya çalışıyordu. Önce Ilgaz, sonra Barlas olmak üzere onlara doğru baktım.

"Ne dememi bekliyorsun. Liseliler gibi!" dedim ve gözlerimi devirdim.

"Saçmalamayı kez ve özür dileme amaçlı konuşmayı başlat." dedi Ilgaz bir teknik direktör edasıyla. Bir yandan taktik veriyor, diğer yandan atacağım adımları planlıyordu.

Siyah Ve Beyaz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin