Bu bölümün çoğunluğu kardeşlerin dünyada olan şeyler hakkında sorduğu sorulardan oluşuyor. Yani bu bölümü okumazsanız hikayeden bir şey kaçırmış olmazsınız.
Kıyafetleri çantaları yeni gibi ama hiçbir şeyi bilmiyorlar, diye düşünüp duruyordu. Kardeşler sessizce gün batımını izliyordu. Güneş iki dağın arasından yavaşça batıyordu. Hala böyle bir yerin var olduğuna inanamıyorlardı. Nefes verirken camın üzerinde buluta benzer bir şey oluştu. Mark heyecanla bunun ne olduğunu sordu. Adam:
--Soğuktan dolayı cam buğulanmış ! Mark:
--Buğu ne ?! Adam nasıl bu kadar cahil olduklarını düşünerek:
--Su buharı ! Luke:
--Benim boğazım ve dilimde bir şey var !!
--Nasıl bir şey ?!!
--Buraya geldiğimde ağzım ıslaktı ama şimdi kuru !! Adam gülerek:
--Sen susamışsın !! Bunu da mı bilmiyorsunuz ?! Nereden geldiniz ?!
--Minecraft !
--Orası da neresi ?!! Hangi ülkede ?! Kardeşler daha ülkenin ne olduğunu bilmiyorken:
--Ovalık, dağlık bir yer !! dedi. Adam:
--Köy mü ? Kasaba mı ?
--Etrafta köy var ama bizim uzakta evimiz var. Adam daha çok soru sormadan su getirdi. Luke bardağa bakarak:
--Bu nasıl şişe ? Bunda nasıl iksir yapıyorsunuz ?! Adam şaşkın gözlerle:
--Nasıl iksir yapayım ki ?!
--Can iksirine ihtiyacın olmuyor mu ?! Burada iksir malzemesi yok mu ?! Adam ağır ağır bir yerden ilaç getirdi.
--İksir dediğiniz bu ilaçlar mı ?! Johnson:
--Bu iksiri ne işe yarıyor ?!
--Hasta olduğunda iyileştiriyor ?!
--Yaralandığında tedavi ediyor mu ?
--Etmiyor ama acısını azaltabilir ya da yaranın mikrop kapmasını engeller !!
--Mikrop ne ?!! Adam soruları cevaplamaktan sıkılmıştı. Biri bitince başka bir soru soruyorlardı. Bu yüzden:
--Soru sormaktan yorulmadınız mı ?! Ben cevap vermekten yoruldum ! dedi.
--Yorulmak ne ?! Adam bunu da duyunca elini başına koyup:
--Çocuklar bile bu kadar soru sormaz. Sordukları sorular da herkesin bildiği şeyler. Deliler mi hafızaları mı silinmiş belli değil. Johnson camdan dışarı baktı ama etrafta hiç yaratık yoktu. Bu diyarın tek güzel yanı buydu herhalde. Daha çok değişik tehlikeli yaratıklar bekliyordu ama sadece nereden geldiği belli olmayan sesler vardı. Yaşlı adam yemek hazırlamak için mutfağa gitti. Kardeşler yanına gelip:
--Bizim bir sürü bifteğimiz var !! diyerek çantanın içinden biftekleri çıkardılar. Adam şaşkın bir şekilde:
--Onları çantada mı tuttunuz ? !
--Evet !!
--O çantada bozulur etler !!
--Yani bu etler çürük ete mi dönüşecek ?!
--Çantada tutarsanız çürürler !! Etler buzdolabına koyulur !! Sorular gittikçe artıyordu. Adam elini alnına koydu ve yemek yapmaya devam etti.
Devam edecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİNECRAFT ÜÇ KARDEŞ 2: DÜNYA PORTALI
Ciencia Ficción*BİTTİ* Birinci kitap ile çok bağlantılı değildir. Üç kardeşin komik maceralarını okumanızı, yorum yapmanızı ve sevmenizi dilerim.