15- HABERLER

100 6 6
                                    

Geceyi her yerde kardeşlerini arayarak geçirdi.

* * *

Gündüz oldu. Luke erkenden kalktı. Köpek yanında değildi. Deniz bu diyarda çok daha güzel kokuyordu. Vücudu istemsizce titriyordu. Yaşlı adam buna üşüme demişti. Hava soğuk ise oluyormuş. İçinden:

--Havanın soğuk olduğunu nasıl anlayacağım acaba, diye geçirdi. Çantası çok ağırdı. İçinden çıkarabileceği bir şey aradı. Mark'ın taş kılıcını çıkarıp denize attı. Onu gören insanlar geri geri gitmeye başladı. Geriye yayı, dedesinin yazdığı bir kitabı, yemek ve değerli taşlar kaldı. Değerli taşlar çok ağırlık yapıyordu ama onları çıkaramazdı. Kaybolduğu yerin çevrelerine gidip kardeşlerini aramaya koyuldu.

* * *

Johnson sokaklarda kalabalığın arasında kardeşlerini arıyordu. Sesi çok çıkmıyor gözleri ise yorgunluktan kapanıyordu. Bir dükkanın içinden aniden bir ses geldi. Dükkana baktığında bir adam dükkanın her tarafında yüzü omuzları görünecek şekilde kare bir kutunun içine girmiş gibi gözüküyordu.

--Sabah haberlerine hoş geldiniz sayın seyirciler ! Dün gece Muşmulacıklar köyü çevresinde çok garip bir saldırı yaşandı. Şimdi muhabirimiz olay yerinden bize neler olduğunu daha net gösterecek.

Birden konuşan adamın yanında birisi daha belirdi. Elinde köşesiz bir çubuk tutup:

--Evet sayın seyirciler. Dün gece tam bu noktada bir çoban ve hayvanları bir saldırıya uğradı. Söylenenlere göre asker gibi giyinmiş garip biri koşarak çobanın yanına gitti ve üzerindeki patlayıcıları patlattı. Çoban hayatını kaybetti ve birçok hayvanı da telef oldu. Saldırının kimin tarafından yapıldığı hala bulunamadı. Bazı araştırmacılar saldırganın kıyafetinden ve canlı bomba oluşundan bunun bir terör saldırısı olabileceğini düşünüyor fakat hiçbir terör örgütü bu olayı üstlenmedi. Johnson'ın gözleri birden açıldı.

--Bu aynı creeper patlamasına benziyor. İyi ama creeperlar portala nasıl girebilmişler. Yoksa dedeme bir şey mi oldu.

* * *

Mark öğlen olmasına rağmen hala uyuyordu. Kolunu birinin dürtmesi üzerine uyandı. Yattığı bank sert olmasına rağmen çok derin uyumuş ki gözlerini açamıyordu. Sonra bunun kardeşleri olabileceğini düşünüp gözlerini fal taşı gibi açtı. Onu dürten mavi formalı bir adamdı. Adam:

--Başka yerde uyur musun ? Parkın ortasına yatmışsın halk rahatsız oluyor. Mark zar zor yattığı yerden kalktı. Sırtım diye inlerken:

--Ben kardeşlerimi kaybettim de acaba nasıl bulabileceğimi biliyor musunuz ? Adam:

--Benimle karakola gelin belki kardeşleriniz karakolda bekliyordur.

--Karakol ne ? Adam fısıldayarak:

--Çattık delinin birine. İki saat bunla uğraş dur. Tam da öğle arasında... Adam biraz düşünüp:

--Sen en iyisi evine git ya da telefonla ara onlarda seni arıyordur. Mark telefonu yaşlı adamdan öğrenmişti ama ne işe yaradığını dinlememişti.

--Telefonla nasıl bulabilirim ki hem bende telefon da yok. Adam kızmaya başlamıştı.

--Al benim telefonu ara kardeşlerini. Mark telefonu eline alıp:

--Bu nasıl telefon benim bildiğim kare ortasında disk olan bir şeydi ama neyse. Kardeşlerim burada mı ? Luke ! Johnson neredesiniz !!? Adam elini alnına koyup:

--Sen gel karakola derdini orada anlatırsın.

Devam edecek...

MİNECRAFT ÜÇ KARDEŞ 2: DÜNYA PORTALIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin