10- BİR GÜNÜN SONU

117 10 7
                                    

Adam elini alnına koydu ve yemek yapmaya devam etti. Kardeşler ayak altında dolanıp etraftakilerin ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Adam ocağı açınca kardeşler şaşkınlıkla baktı. Hangi yemeği yaptığını ve neden fırın kullanmadığını sordular. Adam ilk defa duydukları bir şey söyledi ve yemekleri beyaz bir kaseye koydu. Ama kase hiç tahtadan yapılmış gibi gözükmüyordu. Kasenin yanında iki tane demirden yapılma eşya vardı. Kardeşler ne olduğunu anlamadıkları için yemeği elle ya da kaseyi ağızlarına götürüp yediler. Bir yandan da yemeğin nasıl bir şey olduğunu anlamaya çalıştılar. Uzun, ince, sarı çubuklarla dolu bir yemekti. Adam:

--Çatal kullanmayı da mı bilmiyorsunuz ?! Makarna öyle mi yenir ?! dedi. Johnson kaseyi masaya koyup adamın nasıl yemek yediğini izledi. Adam demir aleti tüy kalem tutar gibi tutup yemeği ona doluyor ve öyle yiyordu. Johnson da onu taklit etti. Mark:

--Neden oturarak ve önümüzde tahta bir şey ile yemek yiyoruz ? diye şikayet ediyordu. Her zaman yemekleri ayakta yediği için oturarak yemeye alışamadı.

Yemekten sonra adam odun getirip salondaki demir, kazana ve fırına benzer şeye odun koydu ve içine yanan bir kağıt attı. Bunu evi ısıtmak için yaptığını söyledi. Kendi evlerinde hiç böyle bir dertleri yoktu. Adam, siyah, bir sürü düğmesi olan cihaza dokundu. Cihazdan ilk önce hışırtılar sonra konuşma sesleri geldi. Aynı müzik kutuları gibi. Kendi diyarlarına en çok benzeyen buydu. Adam köşesiz düğmeleri elledi ve bir şarkı çalmaya başladı. Müzik diski değiştirmekten daha rahat görünüyordu. Johnson:

--Eminim çok değerlidir ve karmaşık devreler ile yapılıyordur, diye düşündü. Mark camdan dışarı baktı. Hava iyice kararmıştı ama bir tane bile yaratık yoktu. Canavar olmamasına rağmen silahı yanında olmadığı için kendini güvende hissetmiyordu. Yaşlı adamı uzun bir süre soru yağmuruna tutuktan sonra adam:

--Yatmak istiyor musunuz ?! diye sordu. Kardeşler normalde gece bir şey yapmıyorlardı. O yüzden:

--Olur, dediler. Adam iki yatak örtüsünü yere serdi ama bu örtü kırmızı değildi. Bir yatak örtüsünü de odadaki küçük koltuğa koydu. Luke:

--Yatak böyle mi yapılıyor ?! dedi. Adam üçte yastık koydu ve:

--Yatağınız hazır !! Adam odasındaki rahat yatağa yattı. Kardeşlerin kötü insanlar olmadığını anlasada odasını kitleyerek yattı. Kardeşler kimin koltukta yatacağını konuşuyordu. Mark:

--Kısa çubuğu çeken yatsın, dedi. Kardeşlerinin göz bebekleri büyüdü.

--Kulübede yaptığından sonra asla olmaz. Johnson üşümeye başladı.

--Ben size karışmıyorum yere yatacağım !! diyerek sobanın yanına yattı. Mark hızla koltuğa yattı:

--Koltuğu ben kaptım. Sen yere yat, dedi. Luke karşılık vermedi ve yere yattı. Biraz sonra Mark koltukta rahat edemedi. Hem çok sert hem de sırtına bir şeyler batıyordu.

--Luke !! Kibarlık yapıp koltuğu sana vereyim !! dedi ve yer değiştirdiler. Yerde yatmak daha rahattı. Böyle bir diyarın nasıl var olduğunu düşüne düşüne uyudular.

Devam edecek...

MİNECRAFT ÜÇ KARDEŞ 2: DÜNYA PORTALIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin