Zombiler Luke'u yere serdi ve ağızlarını kocaman açtı. Johnson bir iskeletten kaçıyordu ve Mark'ta eline bir silah almış iskeletleri öldüren zombilerle uğraşıyordu. Luke gözlerini sıkıca kapadı ve zombilerin onu öldürmesini bekledi. Zombilerin ısırık seslerini duydu ama hiç acı hissetmedi. Gözlerini korka korka açtı. Elinde tuttuğu demir sopa zombilerin boyununa geliyordu. Bu sayede zombiler Luke'a ulaşamıyordu. Bir zombinin kafasından birden kırmızı iksir damlaları dökülmeye başladı. Sonra diğerininde. Mark yardımına gelmişti. Artık tüm canavarlar ölmüştü. Kalabalığın olmadığı tarafa koşmaya başladılar. Bir süre sonra yağmur başladı. Arkalarından polisler:
--Durun polis ! Kaçmayın ! diye bağırıyordu. Yağmur yerini fırtınaya bıraktı. Kardeşler koşa koşa bir marketin önüne geldi. Markette kaos hakimdi. Kardeşler kalabalığın arasına karışıp kayboldu. Markettekiler ellerindeki şeyleri arabalara yerleştirirken kardeşleri takmadı. Kardeşler acıkmıştı. Markette o yedikleri yumuşak tatlıları gördüler. Mark paketini açtı ve ikişer üçer yemeye başladı. Johnson Mark'ın suratına bakınca gülmeye başladı. Ağzında marshmelowlar varken çok komik görünüyordu. Sonra karşılarına bir polis çıktı. Kardeşler ellerini kaldırdı. Mark'ın ağzındaki birkaç marshmelow yere düştü. Polis üzerlerine koştu. Kardeşleri kenara itip arkalarındaki konserve kutularını alış veriş arabasına yükledi. Silahını çıkarıp havaya ateş açtı ve:
--Kıyamet kopuyor. Umurumda değilsiniz siviller ! dedi. Herkes silah seslerinden yere eğilmişti. Kardeşleri kovalayan polisler kardeşlerin yerini buldu.
--Polisler bizi gördü kaçalım.
Halktan biri kardeşleri tanıdı ve Johnson'ın suratına güçlü bir yumruk attı.
--Bunlar o uzaylılar ! Öldürün !
Şimdi halkın bir kısmı da peşlerine takılmıştı. Bütün elektrik çalışanları sığınaklara gittiği için elektrikler kesildi. Market karanlığa büründü. Dışarıda şimşekler çakıyordu. Sağanak yağmurun ve kalabalığın gürültüsünün arasında zombi sesleri duyulmaya başladı. Kardeşler bir reyonun arkasına saklandı. O sırada jeneratörler devreye girdi. Kızgın kalabalığın arasında bir zombi vardı. Kalabalık çığlık ata ata kaçışmaya başladı. Bu kargaşa içinde biri çıkıp:
--Hiç mi zombi filmi izlemediniz !? Birlik olmaz ve kaçarsak hepimiz ölürüz. Bir olup o zombiyi öldürebiliriz !
Kalabalık biraz cesaretlendi ve ellerindeki şeyler ile zombiye saldırdı. Sonra orada zombi denebilecek bir şey kalmamıştı. Kardeşler yürüyen merdivenin ters tarafından koşuyorlardı.
--Koş koş bitmiyor.
--Burası lanetli.
--Oradalar yakalayın !
Yürüyen merdivene halkta çıktı. Tam kardeşlere saldırıyorlardı ki jeneratördeki güç bitti. Koşan herkes takla atarak yere kapaklandı. Kardeşler doğrulup garajda koşmaya başladı. Garajın karanlık labirent gibi yollarında iki tane kırmızı parıldayan sekiz göz vardı. Arkalarından bir patlama sesi duyuldu. Bir creeper kalabalığın bulunduğu kolonun yanında patladı. Yer sarsıldı ve diğer kolonlar da çatlamaya başladı. Üst kat üzerlerine yıkılıyordu. Var güçleri ile kaçmaya çalıştılar ama yorulmuşlardı. Bir örümcek Mark'ın üzerine atladı. Katlar yıkılıyordu. Mark örümcekten kurtulamadı ve bir üst kat üzerine yıkıldı.
* * *
Sayın seyirciler, yeni aldığımız haberlere göre uzaylı olduğu iddia edilen üç kişi dokuz buçuk civarında bulundukları binadan kaçtı.
--Başkanın yaptığı açıklamaya göre bu olay bir zombi salgını ve on bine yakın askeri durumu kontrol altına alması için gönderdi.
--Nereden ortaya bilinmeyen zombi salgını bir şehri yok etmek üzere.
--Tüm uçak ve gemi kalkışları durduruldu. Bütün dünyada ulaşım yok.
--Birçok ilde elektrik kesintileri var.
--Tüm dünyada hırsızlık olayları yüz katına çıktı. Birçok ülkede kaos hakim.
Devam edecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİNECRAFT ÜÇ KARDEŞ 2: DÜNYA PORTALI
Science-Fiction*BİTTİ* Birinci kitap ile çok bağlantılı değildir. Üç kardeşin komik maceralarını okumanızı, yorum yapmanızı ve sevmenizi dilerim.