11- KÖY

108 7 20
                                    

Böyle bir diyarın nasıl var olduğunu düşüne düşüne uyudular.

Sabah olmuş kardeşlerden Luke uyanmıştı ama kardeşleri hala yatıyordu. Ayrıca yattığı yer hiç rahat değildi. Hep kafasını yastığa koyduğu gibi uyurdu. Burada Mark'ın horlamalarını duymasına rağmen uyuyamamıştı. Dışarıdan da nereden geldiği bilinmeyen sesler vardı. Bunlar ilk defa duyduğu ritmik seslerdi. Yoksa buradaki yaratıkların hepsi görünmez miydi ? Burada yay kullanamadığı için kendini çok korunaksız hissediyordu. Üzerinde bir zırh bile yoktu.

Kardeşleri de uyanınca adama baktılar. Adam ağzı açık uyuyordu. Odada bir sandık, dolap ve yatak vardı. Sandığın üzerinde bir kavanoz duruyordu. İçinde adamın dişleri vardı. Çok iğrenç görünüyordu.. Demek burada dişler zırh giyer gibi takıp çıkarılabiliyormuş. Mark bunu görünce hemen yüzünü başka yöne çevirdi ama nasıl bir şey olduğunu merak ettiği için eli ile dişlerini çıkarmaya çalıştı. Olmayınca vazgeçti. Adamı rahatsız etmemek için çıkıyorlardı ki Johnson bacağını kapıya çarptı. Acıdan bağırınca adam yerinden zıpladı. Dişsiz ağzı ile:

--Siiğ gimsiniğz ?!! Eğime nasıl gidiniz ?!! dedi ve duvarda asılı duran tüfeğini aldı. Kardeşler garip bir şey olduğunu anlamıştı o yüzden hızla evden çıktılar. Son anda Luke çantayı aldı ve yola doğru kaçtılar. Adam ilk defa görmüş gibi tepki vermişti. Bu diyarın insanları bile çok garip. Ne olduğunu hala anlayamamışlar iken bir tabela gördüler. Tabelada Muşmulacıklar köyüne 5 km yazıyordu. Acaba km ne demekti ?

Güneş tepeye varınca bir tabela daha gördüler. Tabelada Muşmulacıklar köyüne hoş geldiniz yazıyordu. Karşılarındaki yokuşu tırmanıyorlardı ama çok yoruldukları için yokuş yukarı çıkmak zor geliyordu. Mark ter içinde kalmış, ayakları daha fazla yürümeyi kaldıramaz hale gelmişti. Yere oturdu. Sonra daha rahat etmek için yere yattı. Yokuşun yarısında uzanınca yokuş aşağı yuvarlandı. Kardeşleri yanına gidip yardım etmek istedi ama iyileşmesi için verecek yiyecekleri yoktu. Hepsi bozulduğu için atmışlardı. Johnson çantadan bir altın elma çıkardı. Mark elmadan bir ısırık almaya çalıştı ama elma çok sertti.

--Galiba dişimi kırdım !! Johnson:

--Bu diyarda altın elma yenmiyor mu yani !! Buranın niye hiç iyi yanı yok !?

--Biraz sonra Mark kalktı, dinlendiler ve yokuşu tırmandılar. Yokuşun arkasında büyük, güzel bir sürü ev vardı.

Devam edecek...

MİNECRAFT ÜÇ KARDEŞ 2: DÜNYA PORTALIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin