#24
S İ L B A Ş T A N
M E L İ N D A W A D E
Bitkindi, hatta bitkin olmaktan da öte sanki ayakta ölüyormuş gibi bir yorgunluk vardı üzerinde.
Ne bir adım daha atacak gücü ne de ağzını açacak takati kalmıştı, olanlardan bu yana neredeyse bir haftayı sokaklarda geçirmişti ve Amerika'nın bilmediği bu yerinde kaybolmuştu.
Ellerini kıyafetinin ön cebine sokarak serin sabah havasından derin bir nefes aldı ve insan yığının arasında titreyen bacaklarını hareket ettirmeye çalışarak nereye gittiğini bilmeyerek kayıp bir halde ilerlemeye başladı.
Rumlow'un onu ölümden kurtarmasından bu yana bir hafta, hatta bugünü de sayarsa neredeyse ikinci haftasının ortasında sayılırdı. O an her şey o kadar hızlı gerçekleşmişti ki, askerin onu öpmesini hiç ummamıştı ve gözlerini tekrar açtığında kendini ölü olarak bulacağından emin olsa da, karşılaştığı tek şey bacağına saplanan ufak bir tüp olmuştu.
Rumlow onu öldürmek yerine bayıltmıştı ve bilinci yerine tekrar geldiğinde yerleşkeden biraz daha uzakta ve cebinde yüklü bir miktar parayla karşılaşmıştı. Askerin ona yaptığı iyilik çok büyüktü ve bunu ödeyemeyeceğinin de farkındaydı. Rumlow'la bir daha karşılaşma olasılığı belki yüzde birlik bir ihtimal olsa da Melinda HYDRA'yla olan bütün bir bağını kesmek istiyordu.
Onun için şu an önemli olan tek şey Bucky'i bulmaktı.
Aklına olabildiğince onunla ilgili son yaşananları getirmemeye çalışıyordu, eğer bunu yaparsa devam etme gücünü veren o son kırıntılarda vücudundan uçup gidecekti ve tek yapabileceği şey ağlamak olacaktı. Başta o kadar çaresiz ve güçsüz hissetmişti ki ne yapacağını bilememiş, kaybolmuş küçük bir çocuk gibi birkaç gün olduğu yerde kalmıştı.
Yaşananları sindirebilmesi ve mantığına kavuşabilmesi tam 3 gününü almıştı, Bucky'nin onu hatırlamayacak olmasını ise hala kabullenebilmiş değildi.
Babasını kaybetmesinden bu yana kalbini tekrar açmıştı ve sevdiği, her şeyden çok değer verdiği adamın onu hatırlamayacak oluşu, bir yabancı olarak hayatından çıkmış olması Melinda'nın kalbini deşiyordu. Asla unutamayacağı bir andı. Gözlerindeki kayıp ifade, acıyla çıkan haykırışları... Her biri genç kadının hafızasında taptazeydi. Bir an olsun aklından çıkmıyordu, çıkartamıyodu.
Görüşünü buğulandıran yaşları bastırmaya çalışarak düşüncelerini dağıtacak başka bir şey aradı. Duyduğu haberlere göre SHIELD düşmüştü ve buna da içinde bulunduğu örgüt neden olmuştu. HYDRA gerçekten varsayımlarını haklı çıkartarak, SHIELD'a içeriden sızmış ve çökmesini sağlamıştı. Ayrıca Kaptan Amerika olarak bilinen Steve Rogers ise hastaneye kaldırılmıştı.
Kış Askeri'ninse nerede olduğunu kimse bilmiyordu.
Melinda boş gözlerle etrafına bakınarak ne yapabileceğine dair fikir yürütmeye koyuldu. Bucky'i bulmak istese de bunu tek başına yapamazdı, onun gibi eğitimi veya en kötüsünden bir iz sürebilecek yeteneği dahi yoktu, ayrıca polise de gidemezdi. Zaten bütün bir teşkilat onu aramak üzere ülkeyi kolaçan ediyordu. Diğer ülkelere bile haber salarak tedbir de olmalarına dair duyurular yapılmıştı.
Sıkıntıyla oflayarak ufak bir marketin önünden geçerken ön kısmına dizilmiş gazeteleri görmesiyle duraksadı ve iri harflerle yazılmış haber başlığını okudu. 'KAPTAN AMERİKA OLARAK BİLİNEN STEVE ROGERS DÜN SABAH BULUNDUĞU HASTANEDEN TABURCU OLDU'.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırılgan Metal
Fanfiction-Hayran Kurgu İçinde #53 -Marvel İçinde #1 [] HYDRA'nın onun için kullandığı isim Kış Askeri'ydi, kimileri için ise gölge, kimileri için ise sadece bir hayalet. Rusya'nın kışı kadar soğuk ve acımasızdı, emir alır ve onu sorgulamadan yerine getirirdi...