Arkamda kalan Süheyla teyze
"Arkadaşlarınmış"diye seslendi. Şaşkınlık içinde aceleyle aşağı inerken aklımdan sayısız isim geçti. Kahvaltı masasında oturanlar İstanbuldan arkadaşlarımdı. Tarih okuyan Selen, nişanlısı Tuğrul ve peşimden ayrılmayan Berkant! Bunun ne işi var acaba burda?
Gülümseyerek yanlarına giderken
"Bu ne güzel sürpriz. Gözlerime inanamıyorum" deyip canım arkadaşım Selen'in boynuna sarıldım ve defalarca öptüm. Nişanlısına da hoşgeldin deyip Berkant a hoşt demek istedim ama bana yakışmadığından gülümsedim sadece. Kendini nimetten sayıp aklı sıra beni rahatsız etmek istemiş olmalı. Belki de merakı onun peşini bırakmamıştır.
"Buyrun kahvaltımızı yaparken konuşalım"deyip Selen'in yanına oturup elini tuttum. Karşımda Berkant yanında da Tuğrul vardı.
"Nasıl buldunuz burayı? Neden haber vermediniz?" dedim. Selen hep çok konuşup çok şikayet eden karaktere sahipti. Tabi ki masada kimseye söz hakkı vermeyecekti.
"Canım enişte ünlüymüş burda. Taksi şoförüne ismini söylememiz yeterli oldu. Buraya ulaşınca da babanın evine geldiğimizi sandık. Üst baş araması, kimlik kontrolü, kim olduğumuzu ispat etmek baya güç oldu. Ayrıca telefonuna ulaşılamıyor. Aşk çarpmış galiba seni ki iletişime kapatmışsın kendini. Varsa yoksa gizemli enişteyle vakit geçiriyorsun sanırım" dedi ve bende ona yalandan gülümsedim. Üçü de merakla ne söyleyeceğimi bekliyorlardı.
"Telefonum kırıldı maalesef iletişimden kopma niyetim yoktu" deyip Berkant'a bakarak
"Eniştenizle balayımız dolu dolu ve romantik geçtiği için vakit bulup yenisini alamadım henüz" dedim. Gözleri ve ağzı açılan Berkant, söylediklerimi benden duymayı beklemiyordu. Bu edepsizden kurtulmam için çok iyi bir fırsattı.
Selen olayların bu duruma geldiğine inanamamıştı. Daha önce bahsi geçmeyen Mirza ile aşk evliliği yaptığımı görmeden inanması zordu. Kaşlarını çatıp gözlerini kısarak bana baktı.
"Sen bu işin aslını anlat bence" dedi. Beni çok iyi tanıdığından yalan söylediğimi anlaması çok kolaydı. Onun gözlerine bakarken uydurduğum hikayeyi anlatmak bana çok zor geliyordu. Konuyu değiştirmeye çalışarak
"Siz yoldan geldiniz, karnınızı doyurun çardakta kahve içerken konuşuruz" dememle Selen ve nişanlısı Tuğrul göz göze gelip yemeğe devam ettiler. Tuğrul aramızda ki yaş farkının da etkisi ile bana hep kız kardeşi gibi yaklaştı. Selen ile arkadaşlığımızın her zaman destekçisi oldu. Berkant Tuğrul'un arkadaşıydı. Muhtemelen ondan kurtulamamış getirmek zorunda kalmışlardı. Selen kadar Tuğrul 'un da benim adıma kaygılandığını biliyordum.
Ağzına peyniri sıkıştırıp çatalı tabağa bırakan Selen ayağa kalkıp dolu ağzı ile
"Ben doydum, hadi çıkıp konuşalım" deyince ona baka kaldık. Tuğrul benden önce cevap verdi
"Selen kendini şaşırma iyice. Zuhal anlatacağım diyor acele etme aşkım" dedi ama Selen onu duymazdan gelip kolumdan tutup beni kaldırmaya çalıştı. Çaresiz kalkıp çardağa geçtik. Deli kıza karşı çıkmak mümkün olmuyordu genelde. Geçerken Müniş'den 4 kahve istedim. Masaya oturup Müniş'in kahveleri getirip kapıyı kapatmasını bekledik. Özel konuşacağımızı düşünüyorlardı ama perdenin arkasında dönen filmden haberleri olmayacaktı.Müniş kahveleri bırakırken arkadaşlarıma dudağının ucuyla afiyet olsun deyip bana da 'afiyet olsun bal çiçeğim'dedi. Selen yanağımı sıkıp
"Bak sen Zuhal'e ev halkına da sevdirmiş kendini. Kadın bizi yüzüyle dövdü sana da bal çiçeğim" deyince gülüşmelerin sesi yüksek çıktı. Tam üzerimizdeki odada uyuyan Mirza umarım bizi duymamıştır. Selen dirseklerini masaya koyup başını bana yaklaştırdı.
"Anlat!" diyerek meraktan çatlama haline geldiğini gözüme soktu. Derin nefesimi keyifle içime çekip kahvemden bir yudum aldım. Öyle inandırıcı olmalıydı ki masalım giderken akıllarında soru işareti kalmamalıydı.
"İlk babamı ziyarete geldiğinde gördük birbirimizi.ilk görüşte aşk dedikleri biziz işte. Gözlerindeki derinlik, yakışıklılığı, duruşu, konuşması herşeyi kısacası onun kalbimin sahibi olduğunun ispatıydı. Onun da benden etkilendiğini kaçamak bakışlarından anladım. Babasına bahsetmiş o da benim babama babam da bana sorunca kabul ettim. Hemen evlenmemiz babamın vasiyetiydi( tek gerçek bu). Aşkı bulmuşken zaman kaybetmenin anlamı olmadığını düşündük ve burdayım işte"dedim. Üçü de uyuşmuş halde beni dinliyorlardı. İnanmadılar mı acaba? Yalan söylemek istemezdim ama mecbur kaldım ve beceremedim galiba. Selen dayanamadı tabi ki
"Bu mu?... Hayatını bırakıp gelmenin nedeni bu, öyle mi?" dedi. İnanmadı işte daha mantıklı bahaneler sunabilseydim onlara ama ancak bunlar geldi aklıma. Cevap vermeme müsade etmeden Berkant söze atladı.
"Düğün resimlerin nerede? Enişteyi merak ettim doğrusu. Seni kendine bir bakışta aşık eden kişinin yakışıklılığı hangi boyutta acaba?" dedi. yüzümün gergin hale bürünmesiyle tek kaşımı kaldırıp gözlerimi ona diktim.
"Babamı kaybettik zeki kişilik. Düğün eğlencesi düzenlemek oldukça yersiz olurdu?" dedim. Buraya gelerek ne görmeyi ummuştu acaba?
"Selen, sen beni biliyorsun. Ben ilk defa aşık oldum ve bu heyecanın peşinde kendimi durdurmak istemedim"dedim. Selen geriye yaslanıp kollarını açarak
"Ben tamamım, inandım. Zuhal aşık arkadaşlar" demesini şaşkınlıkla izledim. Selen en iyi arkadaşım, dostum, yaptığı yorum... Hayır bağlantı kurulamıyor. Zuhal aşık mı? Mirza mı? Kesinlikle hayır! Oyunculuğum oscar a aday olacak seviyeye yükselmişse demek ki. Onları inandırmak için harcadığım çaba boşuna gitmedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESMER RÜYA (Tamamlandı)
RomanceKapak: @MasalByk Vasiyet adı altında yapılan evliliğin geçmişin karanlık günlerine yolculuğunda, kimsesizlikten üşürken AŞK'la tanışan ZUHAL Sert kişiliğine ve hayata asi duruşuna karşı, mecburi karısına kalkan olmaya çalışan MİRZA Mirasın peşine dü...