~11~

22.3K 931 28
                                    


Medya: CEVHER

                      ZUHAL'DEN
Kapının tıklaması ile gözlerimi açtığımda Asiye'nin sesini duydum.
"Zuhal uyandın mı?" diyerek odaya girdiğinden yerimden sersemleyerek kalkmaya çalıştım. Sabah sabah bu kadar enerjik olmayı nasıl başarıyordu bu kız? Dağınık saçlarım ve açmakta zorlandığım gözlerimle ona bakıp ne söyleyeceğini merak ederken yanıma oturup ellerini beline dayadı.
"Anlat! Dün ne oldu? Neden abim yok? Nereye gitti? Hepsinin cevabı için 10 saniyen var" demesi ile beynim arıza sinyalleri vermeye başladı. Onu anlamadığımı belli eden ifademle bakıp kaldım.
"Tamam tek soru, abim nerede?" dedi. Şaşkınca etrafıma bakıp uyuması gereken koltuğun boş olduğunu gördüm.
"Bilmiyorum, nerede ki?" dedim ve Asiye'nin yüzü asıldı.
"Kavga mı ettiniz, aranız mı kötü?" dedi. Kötü mü iyi mi, arkadaş mı sevgili mi, koca mı düşman mı........ Ben kim olduğunu hala anlamadan Asiye'ye ne cevap verebilirdim?
"Benim bildiğim bir konu olduğunu sanmıyorum. Kendisi ile alakalı olabilir"dedim. Durumdan kıvrılıp çıkmak için bahane bulamayıp topu Mirza'ya atmış oldum.
Asiye ayağa kalkıp eli ile çenesini ovuşturdu.
"Neyse, gelince anlarız ne olduğunu. Kahvaltıya inelim mi?" dedi. Çok şükür daha fazla ısrar etmeden konu kapanmıştı.
Üzerimi giyinmek için banyoya girdiğimde gözüm aynada ki dudaklarıma takıldı. Gece yaşadığım gerçekti.
Ben onun yüzüne nasıl bakarım diye düşünürken burda olmaması avantaj sayıla bilirdi. Peki nereye gitti? Neden gitti? Yaptığına pişmandı belki, bana karşı duygularının ileri gitmesinden rahatsız olabilirdi. Aklımı zorlayan bu halin gururumu incittiğini hissediyordum. Beni öpüp çekip gitmesi bana karşı içinde duygu barınmadığını kanıtlıyordu. Nefret ettiği baş belası Zuhal'e kıymet vermek istemedi. Gitsin kaçsın bakalım, bende hiç birşey yaşanmamış gibi devam ederim.
Üzerime bu güne özel güzel kıyafetlerimden birini giyip özenle süslendim. Mirza'nın çekip gitmesi tüm sinirlerimi kırbaçlamıştı. Eve döndüğünde beni onu umursamayan halimle görmesini istedim.

Salona indiğimizde masada sohbet eden Ömer amca ve Süheyla teyzeye katıldık. Ömer amca önceki akşam arkadaşları ile muhabbetlerinden bahsediyordu.
"Evlilik hayatta ki en büyük sınavımız. Öyle ki eşinle muhabbetin cennete anahtarda olabilir cehenneme ateşde. Mazallah nikahla kurtarılan imanın yarısını kaybede bilirsin. Peygamber efendimiz( sav ) buyurdu ki; evlilik benim sünnetimdir ve her kim sünnetime uymazsa bizden değilir. Aziz ve Celil olan Allah nezdinde evlilikten daha sevimli ve değerli bir bina inşaa edilmemiştir. Evliliğe verilen kıymete bakar mısınız? Eşler arasında ki muhabbet nezaket çerçevesinde anlatılmış hep. Ne kadar kıymetli görülmüş? Kadının kocasına hürmeti, kocanın karısına ilgi ve alakası üzerinde durulmuş. Diyeceğim şu ki, evlilik kapısından girmeyi bilirsen hem bu dünyan hem ebedi hayatın cennet bahçesine döner"deyip Süheyla teyzenin elini tuttu gözlerine sıcacık baktı. Asiye ve ben de onları hayranlıkla izlerken kendimizden geçmiş haldeydik.
"Ben Süheyla ile cennetteyim" dedi. Allah'ım bunca zaman süren bu güçlü bağ en büyük hazinelerden daha kıymetli.
Süheyla teyze gülümsedi ve kızaran yanakları ile genç kızlar gibiydi.
"Size hayranım. Peki nasıl başardınız yani bu işin sırrı ne?" dedim. Ömer amca hiç düşünmeden cevap verdi.
"Saygı ve güven! İki taraf da karşısındakine her durumda saygılı ve ne olursa olsun güvenirse pürüzlerden arınır. Kırılmayan kalplerde sevgi barınır ve dışarı sızmaz" dedi. Aklımı işgal etmekten vaz geçmediğim Mirza'yı düşünerek
"İnsan en çok sevdiğine kırılır derler öyle mi?" dediğimde Ömer amca gülümseyerek
"Çok doğru"dedi.
Şu an içimde hissettiğim kırgınlık mıydı acaba? Kendime mi kırıldım Mirza'ya mı? Ona öfkelendiğimi sanarken kendime daha fazla kızıyordum. Ben ona cesaret vermiş olmasaydım belki bana yaklaşamazdı. En başta ben hatalıydım ama onun tepkisi de oldukça ağırdı.

ESMER RÜYA   (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin