~17~

15.6K 689 49
                                    

Bölümleri telefondan yazıyorum. Hatalarım olursa affedin lütfen ve beğenilerinizi bildirin.

   Kahvaltıda gerginliği anlaşılan Süheyla teyze istekler sıralayıp yemek hazırlığı için Müniş ve Osman amcayı ordan oraya koşturuyordu. Evimizin erkekleri rızık peşine düşmeyi bahane edip bu müsabakadan kaçmayı tercih ettiler.

Ben de dahil hepimiz mutfakta Süheyla teyzeyi sakinleştirmek ve yardımcı olabilmek için çalıştık.

"Müniş yemekler, tatlılar, temizlik, servis elemanları, taze çekilmiş kahve......
Elbisem ütülendi mi?
Yemek takımı çıkarıldı mı?
Asiye onları daha küçük doğra.
Zuhal kaynayınca dakika tut.
Osman, taze sebzeler nerde?
Bu elemanlar nerde kaldı?"  O konuşurken benim nefesim kesildi. Ne kadar kastı kendini? Bence abartıyor.

  Allah'ım telaştan kalp krizi geçirecek şimdi.

  Bu koşturmanın içinde aklımı meşgul eden tek sebep Zafer'in şimdi ne yapacağıydı. Mirza'nın beni üzecek hiçbir hareketi olmadığını düşünüyordum veya böyle olmasına inanmak istiyordum.
Birkaç kez Cevher elinde poşetlerle mutfağa girip çıktı. Her göz göze geldiğimizde hızla başını çevirip gitti. Bu adamda bir iş var ama ben bilmiyorum.

  Süheyla teyze gözle görülmeyecek kadar küçük toz parçalarını da temizlettikten sonra çok şükür akşam yaklaşmış güneş batmak üzereydi. Gün boyunca namazlar dışında mola vermemiştik.

  Üzerime hanım hanımcık kıyafetlerimden, aile büyüğümü karşılamaya layık elbisemi giyip uslu kız pozuma hazırlandım.
  Salonda misafirimizi beklerken Mirza ve Ömer amca da gelmişlerdi. Biz oturmuş kapının sesine kulak kesilmiştik ki Süheyla teyze Felak ve Nas surelerini okuyup dua etti.
"Allah'ım hepimizi kem gözden, kötü sözden, zalimden, zulümden muhafaza etsin" dedi.

  Mirza telefonuna gelen mesajla yüzünü buruşturdu. Nasıl bir mesaj onu böyle tedirgin etmiş olabilir?
"Gömleğimi değişip hemen gelirim" deyip bahaneyle kalktı ve merdivenlere yöneldi. Elinde telefonuyla hızla adımlar atıyordu ve bu durum merakımı harekete geçirdi.
"Ben Mirza'ya bakıp geliyorum" dedim ve peşinden gizlice çıktım. Odaya girip kapıyı kapattı ve kilitledi. Durum her neyse o mesajla ilgiliydi.
Ses çıkarmadan kulağımı kapıya yasladım ve gözlerimi merdivene adapte ettim. 

"Neden sürekli mesaj atıyorsun?" dedi bağırarak. Daha önce gördüğüm mesajla mı alakalıydı?

"Seni görmek için müsait değilim" tamam kesin o mesajın sahibi ile görüşüyor.

"Misafirim var Naz! Çıkamam yeter artık kes beni arayıp sormayı"
Naz!
Bu kız ismi!
Kim bu kız?

"Tamam, işim bitince geleceğim ama sadece beş dakikan var fazlası yok"
Ne demek şimdi bu? Gece onu görmeye gidecek öyle mi? Naz mı yoksa Mirza'nın sırrı? 
Duyduklarımı kimseye çaktırmadan aşağı inmeliyim.

  Ben salona ulaştım, bir iki dakika sonra da Mirza geldi ve utanmadan yanıma oturdu.

  Kapı çaldığında kalkıp Belkıs hanımı karşıladık. Hafif kilolu, benimle aynı boyda, beyaz nur yüzlü, ela gözlü, bordo etek ceket takımı giymiş, özenle bağladığı eşarbını pahalı broşla omzuna tutturmuş, elinde sedefli bastonu ile dik duruşlu hanım ağa gibi girdi içeri. Gözlerini benden ayırmayıp kimseye selam vermeden önümde durdu. Elini yanağıma koyup
"Çiçeğim" derken gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı. Ona karşı duygusal bağım yok diyordum ama görünce kan bağını hesaba katmadığımı anladım. Yanağımda ki elini alıp öptüm.
"Annene çok benziyorsun" deyip sarıldı, kokladı, ağladı.......
İçten sarılıyordu ve ağlaması özlem doluydu.

ESMER RÜYA   (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin