~40~

13.1K 558 80
                                    





       Biraz geçmiş, biraz gelecekten konuştuk. Mirza ağrılı geçen tedavi sürecinde, ben hamilelik sürecindeyken birbirimize ne kadar fazla ihtiyaç duyduğumuz anlattık. Bahçede kahve gözlerde kaybolmuşken zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştım. Sekiz aylık hasretin kısacık saatlerde dineceğini sanmıyordum.

  Yardımcım Ayla'nın yemeğin hazır olduğunu haber vermesi ile kalktık. Eve girmeden önce Mirza durup
"Asiye'yi affedebilecek misin?" dedi.

Bir kaç dakika düşündüm. Nefret, küslük, kırgınlık.... Asiye'ye dair bu duygular asla içimde oluşmamıştı.

"Affetmek Allah'a yakışır. Bizim sadece hakkımızı helal etmeye ve hataların üstünü örtmeye yetkimiz olduğuna inanıyorum. Asiye o sözleri söylerken beni kırmadı, içime ateş düşürdü. Kırgındı, korkmuştu, abisini yani tek kardeşini kaybetmekle karşı karşıya kalmıştı. Said'den duydukları aklını bulandırmıştı. Eminim Asiye şimdi o günü hatırlamak istemiyordur. Yarayı açan yaraya merhem olsun, biz birlik olalım, herşey zamanla unutulur" dedim.

Gözlerime sevgiyle bakıp usulca sarıldı. Ellerini sırtımda gezdirirken
"Seni sevdiğim için kendimi çok şanslı görüyorum. Beni seçtiğin için de çok mutluyum" dedi.

Ah bu koku, bu ten, bu dokunuş......

Başım göğsünde saklanmışken gözlerimi kapatmıştım. Beni aşkla sarmayı nasıl başarıyordu bilmiyordum ama hissediyor olmak tarifsiz bir güzellikti.

Yemekte bana hayretler içinde baktılar. Hamilelikle birlikte artan iştahıma ilk kez şahit oluyorlardı.

Zafer yemeğe gelmedi. Böyle bir durumda yanımızda olmamasının kendince sebebi her neyse ben artık onu daha iyi tanıdığımın farkındaydım. Ani kararlar söz konusu olduğunda kaçmayı saklanmayı tercih ediyordu. Sert görünüşünün altında gizlediği çocuğu görebilmiştim. O ne kadar bastırmaya çalışsa da içinde özgüveni eksik bir kanadı kırık küçük bir çocuk vardı. Bu sebepten onu aramadım ve Mirza'nın da aramasına izin vermedim. Yalnız kalıp düşünmeye, Asiye ile evlenmenin neler getirip, neler götüreceğini hesaplamaya ihtiyacı vardı. Burada kendimize kurduğumuz düzeni bozup, bambaşka bir hayat sürdürmeyi başarabilir miydi, karar vermeliydi.

Asiye yemek süresince Zafer konusunu hiç açmadı. Arada asılan yüzüne eşlik eden iç çekişi onun da zor bir kararın eşiğinde olduğunu gösteriyordu.

Hayatta hiçbir şeyin dört dörtlük olmayacağını öğrendim ben. Allah sevdiği kullarını sınavsız bırakmayıp her daim dualarımızı duymak isterdi. Sınavım bitti dediğin anda sevdiklerinin sınavı başlar, onlar için dualara amin dersin. Ömer amca ne demişti? 'Boş eve hırsız girmez' Kalbimizde imanımız tam olsunda sıkıntılar cennet için kefaret olur inşallah....

Yemekten sonra sıra Ömer amca ve Süheyla teyzeye haber vermeye gelmişti. Heyacan doruktaydı.

Mirza telefonun hoparlörünü açtı ve Ömer amcayı aradı.

Ömer amca sert ses tonuyla açıp
"Oğlum neredesiniz siz? Bizi çıldırtmak mı derdiniz?" diyerek haklı azarını duyurdu. Mirza babasının öfkesine aldırmadan.

"Sana da hayırlı akşamlar baba. Hoparlörü açıp annemi çağırır mısın?" dedi. Ömer amcanın
"Nerden açılıyor bu zımbırtı" deyip Süheyla teyzeye seslendiğini duyduk.

Süheyla teyze
"Ne oldu oğlum? Dinliyoruz seni! Allah aşkına güzel bir şeyler söyle!" dedi.

Canlarım benim seslerini öyle özlemiştim ki....

Mirza
"Biz neredeyiz bilmiyorsunuz. Sıkı durun! Zuhal ve Zafer'in yanındayız" dedi. Kısa süre sessizlik oldu.

Ömer amca
"Gerçekten mi?"
Süheyla teyze
"Oğlum cevap versene! İyi mi benim kızım ve oğlum. Neden bize söylemediniz? Bizde gelirdik—" deyip devam edecekti ki Mirza izin vermedi.

ESMER RÜYA   (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin