~32~

11K 524 20
                                    



  Mirza kendi arabasına doğru yönelirken Ömer amca ve Zafer'in aynı arabaya bindiğini gördüm. Yaşanılanı anlatmak için daha fazla dayanamayıp Mirza'nın arabasının ön kapısı açıp bindim.

"İn aşağı!!" diye haykırsa da dinlemedim.

"Sen sus da sür hadi, kaçıracaksın elinden. Bilmen gerekenler var, ben ölsem ne fakr eder ki?" dedim.
Sözlerim onun sinirini arttırmış olsa da gaza bastı  ve
"Anlatman bittiği yerde inersin arabadan! Başımıza ne geleceği belli değil senin yaptığına bak!" dedi.

Öfkeliydim, kırgındım, Asiye için kaygılıydım.

Arabanın göğüs kısmına sertçe vurup sesimi yükselttim, kontrolsüzce.
"Asiye ne halde sen neler söylüyorsun? Ona birşey olacaksa bana da olsun, sen de kurtul ben de!" deyince
"Anlat neyse derdin, başımın belası!" dedi. İşte böyle küçük beyim, yola gel bakalım!

Ses tonumu daha kontrollü kullanarak ciddileştim.
"Said ile Asiye,.................." diyerek başlayıp herşeyi anlattım. Biraz uzun sürmüştü tabi. Beni dinlemiyor gibiydi. Anlatmayı bitirince
"Tamam bunlar tahmin edilebilir de benim daha önceden bilmem gerektiğini akıl edemediniz mi?"

Haklı olabilirdi ama ben Asiye'ye söz vermiştim, anlatamazdım. 

Ömer amca ve Zafer'in içinde olduğu araba ile paralel ilerliyorduk. Said önümüzdeydi, takibe devam ediyorduk. Bizi atlatmak için tehlikeli hareketler yaparak aracını bir o yana bir bu yana savuruyordu.

Ona çok yaklaşmışken kavşağa giren tıra aldırmadan sürdü. Kesin çarptı diye gözlerimi kapattım. Mirza'nın ani fren yapmasıyla başımı çarptım ve acıdan bir ah çıktı ağzımdan.

Mirza
"İyi misin?" deyip elini alnıma doğru uzattı.
Elini ittirip
"Dokunma bana" deyip yola baktım. Said'in arabası kazadan kurtulmuş tır önümüzden çekilmişti. 
"Asiye...... !" dediğimde Mirza da yola baktı ve anında hareket etti.

Bunca gerginliğin üzerine bizim tartışmalarımız da eklenince pimi çekilmiş  patlamak üzereydi.

Sağa sola bakınarak hızla ilerliyorduk ama Said'in arabasını bir türlü bulamıyorduk.

  Zafer de peşimizden geliyordu. Geçen zamanın etkisi ile iyice sinirlenmişti. Yanımızdan hızla geçerken sağ aynasını bizim arabamızın arkasına çarpıp kırdı.

  Her an sonu felaket olacak bir kaza geçirebilirdik.
Şehirden iyice uzaklaşmıştık. Rüzgarla yarış halindeydik.

Yolun sağ tarafında taşlı araziler vardı. Heryer zifiri karanlıktı. Bir anda ilerde ki aracı fark ettim. Önünde kıyafetinin beyaz renk olduğu fark edilen birinin olduğunu gördüm.

"Mirza, bu Said olabilir!" dedim.
"Nerde?" derken gözlerinden ateşler çıktı.

"Geçtik, geri dön!" dedim. Frene yüklenip döndü.

"Bak orda!" deyip işaret ettim.

Yaklaşımca anladık ki bu Said!

Arabaları fark edince arazi içine doğru koşmaya başladı. Mirza silahını eline alıp öyle hızlı koştu ki, bunu ona canın acısı yaptırıyordu.

Mirza bıraktığı arabanın camından içine bakıp tekrar koşmaya başladı. Zafer, Ömer amca ve adamları da peşinden gittiler.

Ne olduğunu anlamadım. Asiye baygın mıydı? O arabanın içinde olması gerekiyordu.

Ben de arabadan inip Asiye'nin yanına gittim.

Koştum!
Kapıyı açtım!
Asiye yok!

Bagaja bile baktım ama yoktu!

ESMER RÜYA   (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin