Medya: ZUHAL
"Baba!"
Eve koşarak geldiğimden nefes nefese kalmıştım. Merdivenleri hızla çıkarken akan gözyaşlarımla eşarbım ıslanmıştı. Kapıyı açıp hışımla girdiğim oda da yatakta solmuş teniyle yatan babamı gördüm. İçimde ki hüzün göğsümü parçalayarak çıkacak olan kalbimi zorluyordu. Babam, tek dayanağım can veriyordu.Yanına koşup eline sarıldım. Olamazdı yapamazdı bana bunu... Beni tek başıma bırakıp gidemezdi.
Islanmış gözlerini zorlanarak bana çevirdi.
" Kızım geldin demek ki yetiştin bana"
Titreyen sesi kurumuş dudaklarını zorlayarak çıkıyordu. Gözlerine bakarken konuşmam imkansız gibiydi. Boğazıma çöken ağırlığı bastırarak ona cevap vermeliydim.
" Geldim Babacığım" diyebildim ancak. Bir elimi güzel yüzünde gezdirirken belki de ilk defa sakallarını hissettim.
Konuşmamla derin bir nefes alıp bakışlarını tavana sabitledi. Konuşmak istedikleri olduğu açıktı fakat gücünü toparlamaya çalışıyordu. Küçük bir öksürmeyle boğazını rahatlatmak isterken ben de ona hemen su uzattım. Elimi yavaşça başının altına iliştirip destek olarak iki yudum su içirdim. Tekrar yavaşça başını yastığına bıraktım. Derinleşen bakışlarını bana çevirip
" Canım, bir tanem kızım. Seninle konuşmam gereken özel bir konu var. Odayı boşalt" dedi. Elimle durmak bilmeyen göz yaşlarımı silip hemşireler ve doktora kapıyı işaret ettim. İçimi saran babasız kalma korkusunun etkisiyle kalbimin atışları giderek hızlanıyordu. Ellerim titriyor bacaklarım bu yükü taşımakta zorlanıyordu. Bana söylemek istedikleri merak uyandırıcı nitelikte olsa da son sözlerini söyleyecekmiş gibi konuşması sanki zamanı durduruyordu.Herkes dışarı çıkıp kapı kapanınca yatağının yanına sandalyeyi çekip elini ellerimin içine aldım. Ona sıkı sıkı sarılmak ve defalarca öpmek istiyordum fakat durumu buna müsait değildi. Ellerinin soğukluğunu ve titremesini hissediyor olmak beni büsbütün bir karanlığa itiyordu.
Yüzümde gözlerini gezdirdi. Ezberlemek istercesine birbirimizi seyrederken ilk defa babamın gözlerinden yaşlar süzüldüğünü gördüm. Bir kız çocuğunun babasını çaresizce ağlarken görmesinin acısını ilk kez içimin derinliklerini sızlattığını hissettim. Hastalığını yenebilmek için elimizden geleni yapmıştık ama kadere karşı gelmek asla mümkün değildi. Ölüm haktı. Ağrılarını gizlemeye çalıştığı güler yüzü tüm çizgilerinde durumun ciddiyetini anlatıyordu. İçinden geçenleri de tahmin edebiliyordum. Beni yalnız bırakacağını bilmesi onun daha da kahrolmasına neden oluyordu.
"Kızım, sözümü kesmeden beni dinlemeni istiyorum." demesiyle ciddiyet içeren bir konuşma olacağını anladım.
"Senden bu yaşına kadar talep etmediğim ve kesinlikle karşı çıkmadan yerine getirmen gereken bir isteğim olacak" dedi. Babam konuştuklarının gayet farkındaydı. Ben bu yaşıma kadar ona asla karşı çıkmamıştım zaten. Benden isteyeceği her neyse zor olmasa bu cümleyi kurmazdı sanırım.
" Amcanın oğlu Zafer'in bize, özellikle bana karşı tavrını biliyorsun. Benden sonra ilk zarar vermek isteyeceği kişinin de sen olduğunun farkındasın"
Zafer babamla kan bağı olduğuna inanmadığım, ömrünü babasını öldürmekle suçladığı bizi yıpratmakla geçirdi. Oysa ki asla var olmayan bu durumu bize nasıl yakıştırdı ve bunu intikam davası haline getirmişti.
" Seni bu savaş ortamında yalnız bırakamam. Can dostum ve her zaman desteğiyle ayakta durduğum Ömer amcanı hatırlıyorsun."
Ömer amca Gaziantep'ten en yakın aile dostumuzdu. Babamı sık zamanlarda ziyaret eder, her türlü ihtiyacında yanında olurdu. Bize bir can borçlu olduğunu ve çok sevdiğini her gelişinde dile getirirdi. Aralarında neler geçtiğini bilmezdim ama sorup öğrenme çabasına da girmemiştim.
"Seni ancak onlara emanet edersem kalbim rahat edecek. Zafer' den koruna bilmen için tek yer Ömer ve ailesinin yanı" dedikten sonra aklımın karıştığını fark edip duraksadı ve derin nefes aldı.
"Oğlu var, senden tahmini beş yaş kadar büyük. Biz aramızda konuşup karar verdik. Oğluyla evlenip oraya yerleşmeni istiyorum" demesiyle ellerim elinden kaydı ve iki yanıma düştü. Kulaklarımın duyduğu cümleye aklım idrak edemiyordu. Babam benden bunu istiyor olamazdı. Beni asla kırmamış, isteğim dışında hiç birşey yaptırmamış babam, neler söylüyordu. Hayatım boyunca görmemiş olduğum, ismini dahi bilmediğim bir adamla evlenmemi bana nasıl vasiyet ederdi. Gözlerim olabildiğince açılmış, gözyaşların duyduklarım karşısında akılını durdurmuştu. Ne kadar konuşmak ve itiraz etmek istesemde halimi anlatacak kelimeleri zihnimde bulamıyordum. Sesim boğazımda kaybolmuştu. Benim karşı çıkmama engel olmak istediğini göstermek için elini kaldırıp konuşmasına devam etti.
"Ben burada ki finansal işlemler için gerekli tedbirleri aldım. Bütün mirasımın tek varisi sensin. İşler benim yokluğunda olması gerektiği gibi devam edecek. Ömer' de gerekli denetlemeleri üstlendi. Maddi olarak yaşantına kaldığın yerden rahatça devam edebilirsin. Bir tek bu evi satacaksın. Parasını da yardıma muhtaç ailelere bağışlayacaksın. Avukatım bu hususta gerekli talimatları aldı. Seni çok iyi tanıyorum kızım. Burada evin olursa tekrar dönmek isteyeceğini biliyorum. Bu sebepten satılmasını ve buraya geri dönmemen gerektiğini anlamanı istiyorum" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESMER RÜYA (Tamamlandı)
RomansaKapak: @MasalByk Vasiyet adı altında yapılan evliliğin geçmişin karanlık günlerine yolculuğunda, kimsesizlikten üşürken AŞK'la tanışan ZUHAL Sert kişiliğine ve hayata asi duruşuna karşı, mecburi karısına kalkan olmaya çalışan MİRZA Mirasın peşine dü...