Gizli Yabancı 3

32.4K 1.2K 285
                                    




Heyecanlandığım için ellerim titremeye başlamıştı. Gerçi hafiften bir korku da sarmıştı. Hep en olmadık anlarda en olmadık duygulara bürünüyordum. Yavaşça sayfayı açtım.

Merhaba Zehra hanım ben Savaş Bartur. Biliyorum uzun zamandır sizi takip ettiğim için aklınızda pek de hoş olmayan portreler de yer aldığımın farkındayım. Ama direk karşınıza çıkamazdım. Kim olduğumu, neden sizi takip ettiğimi merak ediyorsunuz. Bunların cevabını size zamanla açıklayacağım. Size söylemek istediğim benden korkmayın. Size zarar verecek veya canınızı acıtacak bir şey asla yapmam. Sadece sizi korumak ve yanınızda olmak istiyorum. Siz bilmeseniz de sizin hayatınız da hep vardım. Ve bundan sonra da olmak niyetindeyim. Kendinize iyi bakın. Siz ne kadar iyi olursanız bende o kadar iyi olurum.

Ve yazdıkları burada son buluyordu. Hiçbir şey açıklamamıştı. Kim olduğunu, neden takip ettiğini. Sadece ondan korkmamam gerektiği ve hep hayatımda olduğunu yazmıştı.

Aklımda ki sorulara cevap veremedikten sonra böyle bir mektup yazmasına hiç gerek yoktu. Sadece daha çok huzursuz etmişti beni. Geriye doğru yatıp yatağa uzandım. Boş yere okula da gitmemiştim. Hızla yerimden doğrulup üstümü başımı düzelttim. Biraz dışarıda dolaşmak iyi gelecekti. Belki sinemaya giderdim.

Bazen yalnız olmak o kadar iyi geliyordu ki. Şu zamana kadar sadece bana ait bir odam ya da kaldığım yerde yalnız olabileceğim bir yer hiç olamamıştı. O yüzden böyle zamanları kullanmak iyi oluyor.

Montumu giyip aşağıya indim. Yurdun önünde siyah araba duruyordu. Bir an ne hissettiğimi anlayamadım. Ama tüm duygular arasında huzursuzluk kendini öne atıyordu. Arabaya bakmadan yanından geçerken bana mektubu veren adam indi arabadan. Yanıma gelip hafifçe eğilerek:

" Zehra hanım gideceğiniz yere bırakabilirim arzu ederseniz. "  dedi.

Hangi ara bu seviyeye ulaşmıştık biz? Beni istediğim yere bırakacak sonra da gerimi getirecekti. Ne zannediyordu ki bu Savaş kendini. Kimdi? Hayır ailemden biriyse - ki öyle bir ihtimal bile yok.- bu yolla beni kendine çekemez ya da bundan sonra aramızın iyi olması gibi bir ihtimal olamaz.

Yine de elçiye zeval olmaz diyerek:

" Hayır kendim giderim. Ayrıca neden hala takip ediyorsunuz? Savaş beyin benle derdi ne? "

" Efendim ben sadece görevliyim. Sorularınızın cevabı bende değil. "

" Evet ama Savaş beyin meşhur mektubunda da yok. " dedim ve hızla yanından geçerek yürümeye başladım.

Söyleyecek sözde bulamıyordum artık. Ne zaman unuttum artık kafaya takmayacağım desem hissetmiş gibi benimle iletişime geçiyordu. Sinirle anayola çıkıp yürüme kararımdan vazgeçerek dolmuşa bindim. Star AVM'nin önüne geldiğimde hızla dolmuştan inip içeri girdim. Hayır neden bu kadar hızlı hareket ettiğini de anlamıyorum.
Birden yavaşlayarak ne için buraya geldiğimi düşündüm. Sinirden akıl falan kalmamıştı bende. Sözde sinemaya girecektim güzel bir gün olacaktı.

Tamam. Burada bu olayı noktalıyorum! Hiç tanımadığım bir adam yüzünden günümü beter etmeyeceğim. O yüzden en üst kata çıkıp sinema bölümüne gittim. Bu aralar herkesin dilinde olan " İkimizin Yerine " adlı filme bilet aldım. Salon tamamen doluydu sadece üç kişilik boş yer vardı. Ve bir tanesini kapabilmiştim en azından. Gerçi önde oturuyorum ama olsun. Film başladığında yanımda ki tek boş yerde doldu. Karanlıkta pek olmamıştı suratı. Filmin ortalarına doğru birinin beni izlediği hissine kapılmıştım. Ama bunun takipçimden gelen bir hissiyat olduğunu düşünerek aklımdan def ettim. Ama nedense gitmek bilmiyordu o his. Etrafıma bakmak istiyordum ama şuan öylesine göz göze geleceğim her kişiye potansiyel takipçi ve ya sapık damgası vuracağım için bakamıyorum. İlgimi biraz daha filme verip yine rahatsız oldum ve yanıma baktım. Ve kapkara gözlerle karşılaştım. Gözlerimi gözlerinden alamıyordum. Birden gözlerimi kapatıp açınca hızla yerinden kalkıp gittiğini gördüm. Yüzüne bakamamıştım bile. Öylece arkasından bakarken ne olduğunu anlamamıştım.

GİZEMLİ YABANCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin