Arabadan indiğimiz de Termal'de ki ders çalıştığım eve geldiğimizi fark ettim. İçeri girdiğimiz de evde kimsenin olmaması dikkatimi çekti. Normal de evde mutlaka birisi olurdu. Yani Savaş'ın takıntısı gibi bir şey bu evde yardımcı veya çalışan birisinin olması. Salona geçtiğimiz de Savaş:
'' İçecek bir şey ister misin? '' diye sordu.
'' Kahve yapar mısın lütfen. '' diyerek arkama yaslandım.
Bu hareketime gülerek:
'' Başka bir arzunuz var mı küçük hanım? '' diyerek sordu.
'' Çabuk olursa sevinirim. '' diyerek telefonumla ilgilenmeye başladım.
Mutfağa doğru ilerleyen Savaş'ın kahkaha seslerini duyarken biraz sonra tartışacağımızı bildiğim için kendimi bu mutluluğa fazla kaptırmadım. Ama ucundan kaptırmış olabilirim.
On dakika sonra Savaş elinde kahve kupalarımızla geldiğin de cam tarafına yerleştirilen masaya geçtik. Kendi ürettiği kahvelerden birini yapmıştı ve adını hiçbir zaman söyleyemediğim için de muhteşem diyerek taçlandırdığım kahvenin adı yok. Gerçekten içerken kendimden geçtiğim için karşım da gururla oturması beni gıcık etmedi.
'' Bu işi biliyorsun gerçekten. '' dedim başımı sallayarak.
'' Yaptığım şeyleri sen beğenince daha çok seviyorum. Teşekkür ederim. '' dedi.
'' O kadın yani Işıl neden senin evindeydi? ''
'' Yeni kurulan fabrikanın insan kaynaklarının başında ve Türkiye'ye geldiğimden beri onunla çalışıyorum. Çok sık gelirdi eve. Senin annen olduğunu öğrenince araya mesafe koydum ama gelen insana da git diyemem. '' dediğin de sakince ona baktım.
Evet gerçekten sakin kalmayı başarabildim. Ama anlamadığım şey onun annem olduğunu nasıl öğrendiğiydi. Bunu ona hiç sormamıştım. Aslında o kadınla ilgili hiçbir şey öğrenmek istemediğim için sormamıştım ama onun bunu nasıl öğrendiğini de hiç düşünmedim.
'' Nasıl öğrendin onun annem olduğunu? ''
'' Aslında senin geçmişini araştırdığımda hangi yurtta kaldığını, ne zaman yurda verildiğini biliyordum. Işıl'la ilk tanıştığımızda hemen samimi olmuştuk hem işten dolayı, hem de yakın bir arkadaşımın kız arkadaşıydı o zamanlar. Zamanla beraber daha çok vakit geçirmeye başladık yakın arkadaşım oldu. Bir gün sarhoş olduğun da Cihanı aradı onu eve bırakması için ama bende arabadaydım. Onu alıp evine götürdüğümüz de ağlayarak bir şeyler anlattı. Eski sevgilisini karısıyla görmüş tarzı şeyler pek hatırlamıyorum. '' dediğin de gözlerimin içine baktı. İyi olup olmadığımı anlamak ister gibi.
'' Sorun yok devam et lütfen. '' dedim.
'' İşte kendi kendine konuşurken senin yurdun adını söyledi. Ben Işıl'ı canımı orada bıraktım dedi. Aslında ben pek takılmamıştım bu ayrıntıya ama Cihan'ın dikkatini çekmiş. Araştırmaları o yaptı bir de senin yurda verildiğin dönem de orada çalışan birkaç kişiyle görüşünce kesinleştirdik gibi bir şey oldu. Tabi senin haberin olmadan DNA testi yaptırdığımızdan bahsetmiyorum. '' dediğin de başını tamamen öne eğmişti.
Bunun beni neden şaşırtmadığını hiç sormadım kendime çünkü bunları yaptırdığını zaten biliyordum. Yani ona bunun doğru olup olmadığını sorduğum da hiç sorgulamadan kabullenmem de bundan dolayı. Savaş'ı artık daha iyi tanıdığımdan mı yoksa öyle hissettiğimden mi bilmem ama bir şeyi yaparken tam yaptığını biliyorum. Aklında soru işareti bırakmadan her şeyiyle düşünüp hallediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİZEMLİ YABANCI
Roman d'amourAdımlarım hızlanmaya başlamıştı. Korkuyu iliklerime kadar hissederken ne yapacağıma karar veremiyordum. Uzun zamandır peşimdeydi, sadece arabayla takip etmesine rağmen artık beni ürkütmeye başlamıştı. Kim olduğunu benden ne istediğini bilmiyordum...