Uyandığım da saat onbiri geçmişti üzerimde de hafif bir kırgınlık vardı. Yavaşça yerimden kalkıp aşağı indim ve elimi yüzümü yıkayıp giyindim. Kızlar bugün erkenden gitmiş olmalıydılar. Bu hafta herkes evine gidiyordu bir hafta aileleriyle vakit geçirmek için. Sözde bende erken kalkıp kızları gönderecektim ama nasip değilmiş. Dün akşam hazırladığım küçük bavulumu alıp aşağı indim ve izin belgesini doldurarak öğrenci işlerine bıraktım. Dışarı çıktığım da Cihan'la göz göze geldim. Büyük ihtimal dün ki tartışmamızdan sonra Savaş onu uyarmıştı. Arabadan inip yanıma geldi.
'' Zehra hanım gideceğiniz yere bırakabilirim. '' dedi.
'' Hayır Cihan teşekkür ederim ama kendim giderim. ''
'' Peki efendim nasıl isterseniz. '' diyerek yanımdan ayrıldı ve geri arabaya bindi.
Nasılsa şimdi beni takip edecekti ya da etmeyecekti. Sonuçta gideceğim üç yer olabilirdi. Teyzemlerin evi, kitabevi ya da Savaş. Savaş'a gitmeyeceğimi bildiğini düşünüyorum. Bu yüzden ilk önce kitabevine gidip beni bekler ve orada göremeyince de eve geçer.
Caddeye çıkıp durağa ilerledim ve gelen dolmuşa binerek merkeze geçtim. Aslında ilk olarak kitabevine gitmeyi düşündüm ama hafiften boğazım da ağrımaya başlayınca eve geçtim. Teyzeme mesaj atıp eve geldiğimi söyledim ve kendime çay yapıp televizyonun karşısına kuruldum. eski filmlerden birini seçip izlemeye başladım. Masanın üzerinde duran telefonum titremeye başlayınca yerimden yavaşça kalkıp aldım ve geri yerime geldim. Savaş'tan gelen on birinci mesajdı ve iki arama vardı.
Çocukça davranmak istemiyorum ama kendimle alakalı şeyleri de bilmek istiyorum. Ayrıca ilişkimizin özel olmasını istemem çok mu? Tamam o birisine söz vermiş olabilir ama o kişi bana zarar veren birisi. Birisine zarar vermek için illa fiziksel olması gerekmez. Eşyalarımı karıştırarak iznim olmadan bir başkasına vererek bana zarar veren birisi ve benim bu kişiyi öğrenmek istemem hakkım. Tabi bu sorunu konuşmadan da çözemem. Fakat bu sefer kararlıyım. İstediğim cevabı almadan konuyu kapatmayacağım. Bu zamana kadar alttan alan taraf oldum ama bu konuda taviz vermem.
Telefonumundan Savaş'ın tüm mesajlarını silip ara tuşuna bastım. Telefonun açılmasıyla Savaş'ın bağırması bir oldu.
'' Zehra neden aramalarıma ve mesajlarıma cevap vermiyorsun. '' dedi. Gerçekten bunun cevabını bilmiyor muydu yani?
'' Cevabını bildiğin soruları sorma bence. '' dedim.
'' Ne yapmaya çalıştığını anlamıyorum. '' diyerek bir kere daha bağırdı.
'' Öncelikle ses tonuna dikkat et Savaş. Ben senin bu şekilde konuşabileceğin biri değilim. Ayrıca neden söylememekte bu kadar ısrar ediyorsun anlamadım. Bunu öğrenmek istemem çok normal. '' dedim.
Karşıdan önce oflama sesi geldi ve kapı çarpmaya benzer bir ses çıktı.
'' Teyzenlerde misin? ''
'' Evet. ''
'' Oraya geliyorum yüz yüze konuşalım. '' dedi ve telefonu kapattı.
Sinirli olması gereken taraf benken ona ne oluyordu? Ayrıca neden bu kadar öfkeliydi? Yerimden kalkıp üzerime aldığım örtüyü katladım ve etrafı biraz toparladım. Aynanın karşısına geçtiğim de tipik evde oturan birisinin görüntüsü vardı. Ev topuzu, bol eşofman, dar badi ve asık bir yüzle Zehra bu buluşmaya hazır.
Salona geçip koltuğa oturdum ve telefonumdan oyun oynamaya başladım. Bir süre sonra oyundan sıkılınca mutfağa geçip kendime kahve yaptım ve teyzemin kahve köşesi olarak dizayn ettiği mutfağın köşeli cam tarafına geçtim. Eski radyoyu biraz karıştırıp istediğim müziği bulunca da keyifle kahvemi içmeye başladım. Şükriye Tutkun- Arda Boyları herkese hitap etmese de benim için eskilere yolculuk yapacak güzel bir türkü. Yalova'nın hafif yağışlı ve rüzgarlı gününde kahvemin yanın da güzel sesli kadının seslendirdiği türkü ile keyfim yerine geldi. Belki pek gerçek gelmeyecek ama bu şekilde saatlerce hatta günlerce oturabilirim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİZEMLİ YABANCI
RomansaAdımlarım hızlanmaya başlamıştı. Korkuyu iliklerime kadar hissederken ne yapacağıma karar veremiyordum. Uzun zamandır peşimdeydi, sadece arabayla takip etmesine rağmen artık beni ürkütmeye başlamıştı. Kim olduğunu benden ne istediğini bilmiyordum...