Tam bir yıl olmuştu. Bir yıldır beni takip ediyorlardı. Bir insan beni neden takip ederdi ki? Bir başıma sessiz sakin bir kızdım ben. Öyle annem babamda yoktu ki bir düşmanlık olsun. Çocuk esirgeme yurdun da kimseyle bir kavgam olmamıştı. Hoş olsa bile biz bu şekilde davranmayız. Okul yolundan çıkıp kitapevine giderken kendimi yine koşmaya hazırlıyordum ki vazgeçtim. Bir yıldır koşmuştum da ne olmuştu. Değişen hiç bir şey yoktu. Bir şey yapacak olsalar bu zamana kadar çoktan yaparlardı. O yüzden koşmaktan vazgeçip yürümeye başladım. Tabi takipçilerim koşmama alışkın olduğu için önce hafiften gaza bassalar da sonradan arabayı kenara çekip benim gelmemi beklediler. Soğuk kanlılığımı koruyarak yanlarından geçerken kendimi germemeye çalışıyordum. Artık yorulmuştum kaçmaktan. Ne olacaksa bir an önce olsun ve bende artık huzura kavuşayım.
Yolda ilerlerken kulaklığımı takıp müzik dinlemeye başladım daha on beş dakikalık yolum vardı. Sakince yürüyerek merkeze doğru geldiğimde biraz hızlanmaya başladım saat ikiye geliyordu ve ben daha iş yerime gitmemiştim bile. Nihayet geldiğim de hızla içeri girip alt kata indim ve kitaplarımla çantamı dolaba koyup hızla yukarı çıktım. Cam tarafına gelip Nur hanımın yanına geldiğim de caddenin diğer tarafında siyah araba harekete geçti. İş çıkışına kadar gelmezdi artık.
'' Nur Hanım bugün biraz erken çıkabilir miyim? ''
'' Olur Zehra'cım ama çıkmadan tarih bölümünü düzenleyebilir misin? Artık yaşlandım bölüm düzenlemek beni çok yoruyor. '' dedi.
'' Tabi Nur hanım düzenlerim. '' dedim.
Burası benim evim gibiydi tam beş yıldır burada çalışıyordum. Buranın sahibi olan Nur hanım ve Salim bey bir nevi benim koruyucu ailemdi. Onlardan para almayı kabul etmediğim için böyle bir çözüm bulmuştuk. Her gün üç saat yanlarında çalışıyordum ve sınav haftaları gelmiyordum.
Normal de ikinci öğretim olduğum için derslerim akşam beş de başlıyor ve hafta içi her gün dersim var. Bu yüzden bir kaç günümü boş bırakmak için salı ve perşembe günleri normal öğretimlerin dersine giriyorum. Bu günlerde saat birde dersim bittiği için ikide iş başı yapıyorum ve saat beşde de çıkıyorum. Diğer günlerde saat birde iş başı yapıp dörtte çıkıyordum. Çok fazla çalışmadığım için maaşımda çok değil ama Yalova gibi bir yerde bu gelir bana yetiyor. Zaten devlet bursum yurt ve yemek paramı karşıladığından maaşımda cep harçlığım oluyor. Diğer gelen burslarıma hiç dokunmuyorum. Onlar benim bu hayatta kendi adıma yaptığım ilk birikimler. Üniversiteye gidene kadar elime sadece günlük harçlık geçiyordu. Kitabevinden kazandığım parayı da biriktirip kendime telefon ve bilgisayar almam tam dört yılımı almıştı. Tabi arada sırada bizleri ziyarete gelen ailelerde hediye veriyorlardı. Ama bunlar daha çok kıyafet oluyordu.
Alt kata inip temizlik malzemelerinin olduğu yere girdim ve toz beziyle suyunu alıp yukarı çıktım Nur hanım bana tarih bölümünü düzeltmemi söylediği için önce oranın tozunu alıp kitapları düzenlemeye başladım. Bazen insanlara gıcık oluyorum. Madem kitaba bakmak için alıyorsun geri yerine koysana. Başka yerlere koyuyorlar ve sonradan başıma iş açıyorlar. Söylene söylene bölümü temizlerken arkamdan bir ses;
'' Çok haklısınız küçük hanım. Fazla dağınık davranıyorlar. '' dedi.
Telaşla arkamı döndüğüm de orta yaşlarda hafif beyazlaşmış saçları ve çok şık bir takım elbisesiyle bir amca duruyordu. Tamam içimden konuştuğumu zannediyordum. Tamamen suç bana aitti. Dudağımı dişlerken adama nasıl cevap vermem gerektiği hakkında düşünüyordum. Ama karşımda ki beyefendi beni daha fazla düşünmek zorunda bırakmadan konuşmaya devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİZEMLİ YABANCI
RomanceAdımlarım hızlanmaya başlamıştı. Korkuyu iliklerime kadar hissederken ne yapacağıma karar veremiyordum. Uzun zamandır peşimdeydi, sadece arabayla takip etmesine rağmen artık beni ürkütmeye başlamıştı. Kim olduğunu benden ne istediğini bilmiyordum...