Teyzemin neden böyle bir soru sorduğunu daha doğrusu ne düşünerek böyle bir şey dediğini anlamamıştım.
'' Teyzecim nereden çıktı şimdi bu? ''
'' Bakın gençler farkında mısınız bilmiyorum ama birden Savaş ortaya çıktı ve tak diye kızımızın erkek arkadaşı rolünde hayatımıza dahil oldu. Tamam tanıştık iyi çocuk olduğunu da biliyoruz hatta hayatını da öğrendik ama bir yere kadar her şeye göz yumabiliriz. Tamam daha çok yeni tanışmış olabilirsiniz ama niyetiniz ciddi olduğunu ve senin üzülmemeni istiyoruz güzel kızım. ''
'' Bakın Nur hanım endişelerinizi anlıyorum. Sonuçta bir tane kızınız var ve onun mutluluğunu, huzurunu güvence altına almak ve onu korumak istiyorsunuz. Benim de amacım onu mutlu etmek ve onunla beraber mutlu olmak. Ama size net bir tarih veremem. Biz yetişkin insanlarız ve daha birbirimizi tam anlamıyla tanımıyoruz. Tabi gelip geçici heveslerle yanlış karar da vermek istemiyoruz. Yavaş ve emin adımlarla daha samimi ve daha doğru bir hayat kurmak için zamana ihtiyacımız var. ''
'' Anlıyorum ama siz yine de elinizi çabuk tutun. '' diyerek teyzem yerinden kalktı ve merdivenlere doğru yürümeye başladı. Amcamla gözgöze geldiğimiz de ikimiz de gülümsedik.
'' Amcacım böyle bir konuşmanın olacağını biliyor muydun? '' dedim gözlerimi kısarak.
'' Tabiki de bilmiyordum. Bizim yaşlı huysuz bir şeyleri kafaya takmış yine. '' dedi gülerek.
'' Aman sessiz ol duymasın yoksa canına okur senin amca. ''
'' Bir ömür okudu zaten biraz daha devam edebilir. '' derken bağırıyordu. Nasılsa teyzemin gönlünü nasıl alacağını bildiği için rahattı.
Biraz daha ciddileşerek amcamın gözlerine baktım ve:
'' Eğer izin verirsen Savaş'la dışarı çıkabilir miyim? '' dedim.
'' Peki ama eve geç gelme olur mu? '' dedikten sonra Sinan bey ve Savaş'la vedalaşarak yanımızdan ayrıldı.
Dışarı çıktığımız da Sinan bey bizi sahil tarafına bırakıp gitti. Sessizce yürürken yağmurun hafifçe atıştırmaya başladığını görünce gördüğümüz ilk kafeye geçip oturduk. Savaş'ın yüzünde bir gülümseme vardı ama arkamda bir yere baktıktan sonra kapşonunu iyice öne çekerek başını öne eğdi. Ne kadar dışarı çıkmaya başlamış olsa da hala yüzünü göstermemek gibi bir huyu var.
Kendisinden utanmasını istemiyorum. Çünkü utanılacak hiçbir tarafı yok. Sonuçta kaza bu her insanın başına gelebilir. Ayrıca benim yanımda kendini kötü hissedip hiçbir şey yokmuş gibi davranması beni de rahatsız ediyor. Garson yanımıza geldiğinde ikimize de sade Türk Kahvesi söyledim ve yerimden kalkıp Savaş'ın yanına geçtim. Elimi dizine koydum ve biraz bekledim. Hala başını kaldırmadan oturduğunu görünce kapüşonun izin verdiği kadarıyla ellerimi yanaklarına koyup yüzünü kaldırdım. Gözlerinin kızarmasından pekde iyi durumda olmadığını anladım. Yavaşça şapkayı geriye çekerken beni durdurmasıyla gözlerinin irileşip tekrar eski haline geldiğini gördüm.
Ona yaklaşarak yüzünde ki en derin yaraya küçük bir öpücük bıraktım ve yavaşça kapüşonu başından boynuna indirdim. Sadece göz göze duruyorduk. Şu an küçük bir şok geçirdiğinin farkındaydım ve kendine geldiğinde nasıl tepki vereceğini bilmiyordum. Tek isteğim kimsenin bize daha doğrusu ona bakmaması. Çünkü ufacık bile ters tepki alsa veya hissetse onun için tekrar kötü süreç başlayacak.
Biz birbirimize bakarken Savaş ellini elimin üzerine koydu. Ve yavaşça ellerimi yüzünden çekti gözlerini etrafında gezdirirken kimsenin bize bakmadığını fark ederek hızla kapüşonu başına çevirdi ve sandalyesini hızla itip dışarı çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİZEMLİ YABANCI
RomanceAdımlarım hızlanmaya başlamıştı. Korkuyu iliklerime kadar hissederken ne yapacağıma karar veremiyordum. Uzun zamandır peşimdeydi, sadece arabayla takip etmesine rağmen artık beni ürkütmeye başlamıştı. Kim olduğunu benden ne istediğini bilmiyordum...