Okuduklarıma inanamıyordum resmen. Ya da aklım almıyordu. Bir insan nasıl kendine bu kadar çok güvenebilirdi. Anladığım kadarıyla benimle ilgili her şeyi biliyordu. Buna en özelimde dahil. Ama sorun bunları nasıl bildiğiydi? Yani benim odamda kimse yokken yazdığım ve defterimin arasına koyduğum şeyden nasıl haberi oluyordu?
Birisi onun adamıydı ama kim? Kendi oda arkadaşlarım böyle bir şeyi hayatta yapmazdı. Onlara güvenim tam. Ama diğer odada ki kızlarda arkadaşlarım ki bu odaya giren herkesi tanıyorum. Başka birisininde benim odama girip benim eşyalarımı bilmesi çok zor. Bunu en kısa zamanda test etmeliyim. Biliyorum kızlara karşı oyun oynamam hoş olmayacak ama haber uçuranın kim olduğunu öğrenmek zorundayım. Böylece Savaş kim belki onu da öğrenirim.
Odada fazla kaldığımı fark ederek teyzemin yanına geçtim. Bir şeylerden şüphe etmesini istemiyorum. Yanına geçip oturduğumda hala filmi izliyordu.
'' Ne oldu kızım yüzün düşmüş? '' dedi elinde çekirdek kasesini masaya bırakırken. Yüzünün aldığı hal hem endişeli hemde meraklı görünüyordu.
Bir şeylerden şüphelenmişti çünkü ben daha önce eve hiç bir şey sipariş etmemiştim. Ya yurda ya da kitabevine sipariş ederdim. Gerçi Savaş çikolata kaplı çilek göndermişti. Yine yemek için olan bir şeyin açıklamasını yapabilirdim.
'' Bir şey olmadı teyzecim bugün yolda çikolata kaplı çilek görmüştümde hoşuma gitmişti. Bende almak için girdim ama vitrindekiler göstermelikmiş o yüzden sipariş vermiştim. Unutmuşum sonrada, kutuyu açınca anladım. '' dedim. Bu aralar yalan söylemeye başlamış olmam da kendime olan saygımı yitirmeme olanak sağlıyordu.
Bu Savaş her kimse bir an önce hayatımdan çıkması gerekiyordu.
'' Kızım bu akşam buraya mı gelecektin ki sen? Beni niye o kadar söylettin o zaman? '' dedi. Kızdığını anlıyorum ama öyle zamanlarda öyle konulara değiniyordu ki ne diyeceğimi şaşıyordum bazen. Hem de yalan söylerken böyle üzerime gelmesi benim açımdan hiç iyi olmuyordu. Zaten beceremiyordum yalanı bir böyle yapınca her şeyi ortaya dökmekten korkuyordum.
'' Sürpriz yapmak istemiştim. '' dedim son olarak. Bundan sora yalan söylemeyecektim.
'' Peki. Getir de yiyelim bari şunları canım istedi. '' dedi Nurişim gözlüklerinin üstünden bakarak.
Hemen odama giderek kutunun içinde ki zarfı çıkardım ve kutuyu da alarak salona geldim. Masanın üzerine koyup filmi başlattığımız da teyzem bu seferde kutunun içinde ki güllerden bahsediyordu. Tamam biraz fazla meraklıydı ama onun bu tavrı sanki gerçek annemmiş de kızını yokluyormuş gibi hissettiriyordu. Bu hissi seviyordum.
Film bittiğinde daha önce seyretmiş olmanın verdiği rahatlıkla hiçbir şey anlamayışımı dikkate almadım. Saatte geç olduğu için teyzem uyumaya gitti. Bende odama geçip biraz kitap okumaya karar verdim. Bu aralar en çok içinde bulunduğum ortam kitaplar olsa da içimden hiç okumak gelmiyordu ama Elif Şafak'ın son çıkardığı kitabı Havva'nın Üç Kızı kitabını gerçekten çok merak ediyorum. Buraya gelirken yanıma almıştım o kitabı başlamanın tam sırasıydı bence. Ama önce kendime güzel bir kahve yapmalıydım. Takıntı gibi bir şeydi bu bende. Yazmadan ya da kitap okumadan önce kendime mutlaka kahve hazırlardım. Genellikle bilgisayar başındayken de içerdim. Zaten kahveyi çok severim ama bu üçünün yanında olmazsa olmazım.
Mutfağa geçip kahvemi yaptım. Tam camın yanından geçerken yine o siyah araba gözüme takıldı. Şoför hala oradaydı. Yazık bu adama da sabah akşam durmadan peşimde. Ona bu konuda kızamıyorum çünkü ekmek kapısı. Ama bir insanı rahatsız ettiğini bile bile hala bu işi yapması da onun ayıbı. Her neyse kimseyi yargılamak bana düşmez.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİZEMLİ YABANCI
RomanceAdımlarım hızlanmaya başlamıştı. Korkuyu iliklerime kadar hissederken ne yapacağıma karar veremiyordum. Uzun zamandır peşimdeydi, sadece arabayla takip etmesine rağmen artık beni ürkütmeye başlamıştı. Kim olduğunu benden ne istediğini bilmiyordum...