Bölüm 102

1.3K 99 40
                                    

Minik uyarı bu bölüm biraz 18+ imiş. Ben okumadım. Yaşınız yetmiyorsa siz de uyarıdan sonrasını okumasanız çok iyi olur. Yalan söylemeyeyim şimdi çok gerçekçi çok güzel diye. Ama bölüm böyle bir şeye evrildi umarım artık bölümlerin orijinalleri için taciz edilmem daha fazla. (Tabii ki de burası şakaydı, istediğiniz her konuda mesaj atabilirsiniz. Ayrıca geri dönütleriniz, yorumlarla ya da mesajlarla olsun her zaman benim için çok değerli. ) Diğer yazarınızın eseri, bence sansürlü daha güzel olurdu ama bu da böyle bir bölüm oldu. Yorum yapmayı unutmazsanız sevinirim. İyi okumalar.

"Ethan neredesin?" diye sordu önünde diz çöktüğüm sırada. Göremediğini hesaba katıp diz çökmeden de yapabilirmişim galiba.

"Buradayım. Aşağıda. " dedim sağ elini tutarken. Konuşma yazmam gerekirdi, doğaçlama yapabileceğimi sanmıştım ama şu an aklıma hiçbir şey gelmiyordu. "Claire, biliyorum seni çok yaraladım. Hem fiziksel hem de duygusal olarak. Yine de seni sevdiğimi biliyorsun. Seni ilk gördüğümden beri, adımı dudaklarından ilk defa duyduğumdan beri seviyorum. Ve parmağında zaten bir yüzük olduğunu biliyorum ama onu gerçeği ile değiştirmeye ne dersin? Benimle gerçekten evlenmeye?"

"Hayır." dedi soğuk bir sesle. "Hayır, seninle evlenmiyorum, seni kalın kafalı p*ç!"

"Claire-"

"Lafımı kesme! En- ta meilleure amie- Ahh sana o kadar sinirliyim ki doğru dili bile bulamıyorum. En yakın arkadaşınla benimle arkadaş olması karşılığında yattın! Beni en yakın arkadaşımla aldattın! Ve şimdi buradasın, karşımda durmuş sanki bir ay önce başka bir evrene kaçmamışçasına bana evlenme teklif ediyorsun." Masadaki mumluklardan birini bana fırlattı. Yakalayıp masaya geri bırakırken diğerini de fırlattı. Umarım evi yakmazdık. "Nasıl bu kadar umursamaz oluyorsun? You cheated on me! BENİ ALDATTIN! Bu-bunca zamandır onunla yatıyormuşsun." Bıraktığımızı söylemek istedim ama hiç yardımcı olacak gibi durmuyordu. "Je deviens fou! I'm going insane! Delireceğim! Ve sen kalkmış evlenme teklifi ediyorsun!" Üçüncü denemesinde doğru dili bulmuşsa da gözlerindeki alevle her yeri ateşe verecekmiş gibiydi. Onu tutmaya çalıştım. Beni biraz dinlerse belki anlar umuduyla. Onun yerine arkasını dönüp yürümeye başladı, koşar adımla bahçeye inen merdivenlerden iniyordu. Nereye gidiyordu ki?

Nereye gittiğini bilmiyordu sadece benden kaçıyordu. Yüzüğü cebime sıkıştırıp arkasından koştum. Ayak seslerimi duyar duymaz daha da hızlanmıştı. İskeleye doğru gidiyordu.

"Claire!" diye bağırdım. "Claire, bekle! Lütfen!"

"Git başımdan!"

"Claire sadece arkanı dön. Rıhtıma doğru gidiyorsun. " Ama ne bana doğru döndü ne de cevap verdi. Duymamıştı beni. Ona doğru koştum. Kenara çok yakındı, nerede olduğunu bilmiyordu. "Claire! Claire, dur!"

"Ne yapacağımı söylemeyi kes!" diye bağırdı kolundan tutup kendime doğru çektiğimde. Benden uzaklaşmak için kıvrandı, uğraştı. "Bırak beni!" dedi boştaki eliyle göğsümü yumruklarken.

"Prenses, okyanusa düşeceksin."

"Ne?!"

"İskeledeyiz. Dalgaları dinle. Düşeceksin boşluğa adım atacaktın." dedim kolunu bırakırken. Kenarından uzaklaştırdığım için onu sonunda bırakabilirdim. "Hadi, geri dönüp konuşalım."

"Hayır, beni burada bırak. Seninle konuşmak istemiyorum."

"Yapamam. Tercihine saygı duyuyorum ama körsün. Bir dakikalığına oturalım, ha? Sonra seni malikaneye geri götürürüm ve istediğin gibi dramatik bir çıkış yapabilirsin."

Atlantis'in Beş Kurucusu - Yeni Umut Dünya (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin