Bölüm 44

2.6K 236 6
                                    

-------Teresa-----

"Tess, konuşsana." dedi Ethan tekrardan.

"Atlantis'te konuştuğumuzda Martin ve diğerleri gölgelerin burada olduğunu söylememiş miydi?"

"Evet, daha sonra Chris gidip bakmamış mıydı?" dedi

"Orasını karıştırma kimin gidip baktığını tam olarak hatırlayamıyorum.  Bana Martin'miş gibi geliyor. Dedim ya orasını karıştırma diye. Bunlardan sonra Martin ve ben tekrardan konuştuk. Çok resmi bir şey değildi, hatta tam tersiydi." diye itiraf ettim. Tek kaşını kaldırıp bana baktı." Ne? Senin tarafından hayalkırıklığına uğratıldığımda dikkat dağıtıcıya ihtiyacım vardı. Bak konu bu değil o bana gölgelerle ilgili bir şeyler söyledi çok iyi hatırlayamıyorum ama o ve birkaç arkadaşının dünyaya gelip Gölgelerin tam olarak amaçlarının ne olduğunu öğrenmek için burada kalacaklarını söylemişti."

"Söylemeye çalıştığın şey, hala buralarda bir yerlerde olabilirler mi o ve arkadaşları?" 

"Evet, tam olarak bu. Ama eğer bu doğruysa işimiz çok zor olacak." dedim. 


---------Claire------


Aynı bölümü üçüncü kez okuyordum. Yine başımı salladım eğer bunların içlerinde gizli bir şeyler varsa bunların bulacak olan ben değildim. Bir sayfa daha çevirirken bir gariplik hissettim, bu sayfa diğerlerinden daha kalındı. Bunu daha önce fark etmemiştim.

"Bana bir mektup açacağı bulamazsınız, değil mi?" dedim. Bir bir tane bulup bana uzattı. Aiden'ın ne düşündüğü yüzünden okunuyordu, Neden eline keskin bir şey veriyorsunuz ki!. Bir şey yapamazdım boşuna panik yapıyordu. Mektup açacağını kullanarak birbirine yapıştırılan iki sayfayı açmaya başladım. İki sayfanın arasından başka bir kağıt düştü. Kağıdın üstünde bir çizim vardı, neyin çizimi olduğunu görür görmez anlamıştım, onu da düşünmemeye çalıştım. Mektup açacağını masanın üstüne bıraktım.  Bu resim bu günlüğe ait değildi ki. Bunun buraya saklanma amacını anlamaya çalışıyordum. Madalyonun ne işe yaradığını anlatan günlük bu değildi ki. Aiden eğilip yere düşen kağıdı eline aldı. 

"Bunun ne olduğunu biliyor musun?" dedi.

"Hayır, bilmiyorum."dedim. Ama ikna olmamıştı. İki kişiye başıyla bir işaret verdi, ben ne olduğunu anlayamadan ikisi beni duvara dayamıştı. Aiden eline mektup açacağını aldı.

"Tekrar soruyorum, bunun ne olduğunu biliyor musun?" dedi. Başımı hayır anlamında salladım. Sonra elindekini çeneme bastırdı, kesildiğini hissedebiliyordum. Başımı çevirmeye, kaçmaya çalıştım ama nafileydi. Sol çenemden başlayarak tüm yanağımı kesti. Çığlık atmaktan başka bir şey yapamadım. "Oops, fazla derin oldu.Üzgünüm."dedi gülerek. Ağlamaktan ona cevap veremiyordum, canım çok yanıyordu. Mandi ile yaptığımız onca konuşmadan sonra Aiden'ı durduracak bir şey yapar sanmıştım ama yapmadı. "Bütün gün bu oyunu oynayabilirim. Aklına bunun ne olduğu geldi mi?" dedi bu sefer göğsümün üst kısmına bastırıyordu. Ethan onca acıya dayanmıştı, ben de dayanabilirdim.  Yeniden uzunca bir kesik açtı. Tekrar çığlık attım. "Söylemek istediğin bir şey?" diye sordu tekrar. Cevap vermedim. Herkes işini bırakmış bize bakıyordu.  Tekrar mektup açacağını çeneme bastırdı. Bu sefer sağ yanağımdaydı. Kurtulmanın bir yolunu bulmalıydım. Daha önce de onun yaptıklarını iyileştirememiştim, ne Ethan'ın ne de benim üzerimde ama Chris'e yöneltmeyi başarmıştım belki yine yapabilirdim. "Bana bak. Bana bak! Bağırmayı kesip bana istediğim şeyi söyleyeceksin! Yoksa seni şuracıkta çırılçıplak soyarım... "  Kendisine değil o fazla güçlüydü ve ben şu anda onu yapabilir miydim bilmiyordum ama beni tutanlardan birini yönlendirebilirsem bir şansım olabilirdi. Aiden bir süre bekledi konuşmamı umuyordu. "Sana ne söylemiştim? Beynimden uzak duracaksın." dedi. Bunu söyler söylemez kesmeye başladı ben de yanımdaki esmer çocuğa konsantre olmuştum. Benim yüzümde açılan kesik onda da açılıyordu, esmer çocuk panikle beni bıraktı. Sol tarafımdaki arkadaşı da ne olduğuna şaşırmış arkadaşının neyi olduğuna bakmak için onun yanına gitmişti. Hayatta kalma içgüdüm etraftaki şaşkınlıktan yararlanıp beni koşmaya zorladı. Bir sonraki adımımı bilmeden koşuyordum. Aiden bağırıyor ve küfrediyordu.Tüm vücudum yanıyordu. Önümde başka bir kapı gördüğümde hızımı daha da arttırdım. Ama hızlı bir karartı beni geçip önümde durdu, Mandi. Onun yeteneğini böylece öğrenmiş oldum. 

"Lütfen, gitmeme izin ver." diye yalvardım. Ama o cevap verme zahmetinde bile bulunmadan beni zorla geldiğim yere doğru yürütmeye başladı. Sonra neredeyse ışınlanmış gibi Aiden'ın önünde buldum kendimi. Ama ışınlanmadığımızdan tam olarak emindim. Göz göze gelmemek için başımı aşağı eğdim.

"Açıkçası yaptığın o numaradan oldukça etkilendim." dedi çenemden tutarak başımı kaldırdı, gözlerimin içine baktı  yüzünde psikopatça bir gülümseme vardı. Yüzümden akan kanların boynumdan aşağı süzüldüğünü hissediyordum. Aiden elindeki mektup açacağını gerçek bir bıçakla değiştirmişti. Üzerimdekini keserken ondan kurtulmaya çalıştım.  "Seni bu kadar dışarıda tutarsak bunun olacağını bilmeliydim. Sana ne demiştim biraz önce?" Delirmişti. Kendimi kapatmak için kollarımı sarsam da Aiden durmuyordu. Kıyafetimi üzerimden çekip aldı. Soğuk hava tıpkı bıçağı gibi tenimi kesti. Üzerimdeki taytı da kesince sadece iç çamaşırımla kalmıştı. Aiden'ın gözleri parlasa da beni bırakmıyordu. Kollarımı iki yanımda tutuyordu. "Biriniz Mandi'ye yardım edin! Götürün şunu!" diye bağırdı. Mandi bu sefer itiraz etti.

"İlk önce revire götürelim. Yanıyor, kız çok sıcak. Aiden istediğini yaptın işte. Cezasını verdin. Ölürse işine yaramaz. " dedi. Aiden uzunca bir süre düşündü. Sonra gözlerini devirip gitmemizi söyledi. 

Revire gittiğimizde içerisi neredeyse boştu. İçerideki kadın halimi görünce gözlerini kıstı. Neden çıplak olduğumu sorsa da Mandi ona sadece ne kadar sıcak olduğumu söyledi. Kadın elini alnıma koydu. Sonra birilerine buz torbalarını hazırlamalarını söyledi. 

"Yüzündekilerle de ilgilenmek gerek."dedi. Beni bir yatağa oturttu. Mandi'ye ne olduğunu sordu. Madi de anlattı. "Biriniz bu kıza kıyafet bulsun." 

"Öyle kalıyor. " dedi Mandi.

"Bir mektup açacağının bu kadar zarar verebileceğini bilmiyordum."dedi

"Ben de tahmin etmiyordum."dedi Mandi. 

"Sol taraftaki çirkin bir iz bırakabilir. Sağ taraftaki iz bırakmadan geçecektir muhtemelen. O daha küçük ve derin değil. Göğsündekine de dikiş gerekecekmiş gibi görünüyor.  Eline bir iğne aldı,ona baktığımda anestezi olduğunu söyledi. "Görmek istemezsin, herhalde."dedi uzanmama yardım ederken. Başımı hayır anlamında salladım. Tek sorun bende etki etmiyor oluşuydu. Şaşıran doktora Mandi bu şekilde devam etmesini söyledi.


Biraz geç oldu biliyorum, özür dilerim. Umarım bölümü sevmişsinizdir. Bir de bunu yazmaktan bile utanıyorum ama yeni hikayeme de şöyle bir göz atsanız aslında benim için çok harika olur.

Atlantis'in Beş Kurucusu - Yeni Umut Dünya (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin