Bölüm 19

4.8K 446 33
                                    

"Beni daha ne kadar kandırmayı düşünüyordunuz?" diye bağırarak anne babamın odasına girdim. Saçlarımı tek tek başımdan sökecek haldeydim. Annem daha gözleri açılmadan yataktan fırladı.

"Claire? Ne oldu?"

"Claire!" Ethan'ın sesi koridordan gelince annemin kaşları çatıldı.

"Bana daha ne kadar yalan söyleyecektin?" diye bağırdım anneme. Babam ancak o zaman uyandı. "Delirdiğimi sanmama izin verdiniz!"

"Mora, neyden bahsediyorsun?"

"Claire, hadi gidelim. " dedi Ethan koridordan.

"Onun odasında mıydın?" dedi babam. Çünkü burada sorulacak önemli soru buydu!

"Laurelia kim?" diye sordum öfkeyle. Ethan'ın, "Rüya gördüğünü hissedip yanına geldim." diye yalan söylediği sırada.

"Laurelia kim? Kafayı yiyeceğim artık biri bana bir şey söylesin!"

"Mora- "

"I am not your baby!"* Pencereler ve odadaki iki kapı büyük bir gürültüyle titredi. Babam herhangi bir tepki vermese de annemin yüzüne bir gölge düşmüş duruşu daha alert hale gelmişti. Yalanları yakalanmıştı.

"Hey! You can't talk to your mother like that! Have some-"*

"Oh, pardon my French, I am not anyone's fucking baby!"* dedim dişlerimin arasından.

"Out!" diye kükredi babam. "Claire, get out!"* Başımı yana yatırdım, şu an ciddi miydi? Bana böyle bir konuda yalan söylemeyi seçip bir de şimdi beni kovabileceklerini mi düşünüyorlardı? The audacity!*

"I am not going anywhere! You-You lied to me!"* Ethan'ın dediklerimizden hiçbir fikri olmadan hala koridorda durduğunu fark ettim. Gitmemişti. Tüm odağı bendeydi, beni odadan çıkarmayı bekliyor olmalıydı. Ya da geçen günkü rezilliği tekrarlamayacağımdan emin olmak. "You let me believe I was going insane, that I am some sort of schizophrenic!"* Kaçan birkaç damla gözyaşıma hakim olmayı çok isterdim. Beni bu kadar zayıf göstermesinden nefret ede ede gözlerimi sildim. "How long has he known?" *Annemin omuzları düşse de öfkeli bakışları baki kaldı. Ama ikisinden de cevap alabileceğe benzemiyordum. Bağırışmayı sıfır fikirle izleyen Ethan'a döndüm. "Ne zamandır biliyorsun?" dedim sesim sonunda tüm vücudumda hissettiğim titremeye boyun eğerken. "Biraz daha biriniz bir şey demezse yıkacağım şu lanet evi!" Ağzımdan çıkanları ben kontrol edemesem de içime akan bir enerjiyle bu kelimelerin her zerresinde ciddi olduğumu hissettim. Kim bilir gerçekten de buna gücüm yeterdi.

"Nate." Kulaklarımda bir çınlama yükselirken anne babam bana bakmıyordu bile. Cevap verecek kadar önemsemiyorlardı. Ya da yalanları tükenmişti onları hazırlıksız yakaladığım için.

"Geride durun." dediğini duydum Ethan'ın arkada.

"Laurelia kim?" diye yineledim. Ellerimden yükselen ateşin bileklerimde yılan gibi dönerek yukarıya çıktığını hissetmek ilk defa korkutucu değildi. Yanlış hissettirmiyordu.

"Claire, sakin ol. Sakin ol da anlatalım. " dedi babam sahte bir sesle. Bunca zamandır anlatacak kadar beni önemsememişlerdi bile şimdi sesindeki o yumuşaklık kesinlikle sahte olmalıydı.

Gidelim, dedi Laurelia. Sadece gidelim, sana neler olduğunu açıklayacağım.

"Kafamın içinden çık!" Ellerimi başıma götürdüm sanki alevler kafamdaki bu parazit her neyse temizleyecekmiş gibi.

Claire, moronluk ediyorsun. Seni bayıltacaklar. Hadi gidelim.

"Kapa çeneni! Kapa çeneni! Kapa çeneni!" Kaç kere tekrarladığımı bilmiyordum bir süre sonra kulaklarımdaki çınlama yüzünden sağır olmuştum. Etrafımda hareket eden dudakları görsem de hiçbirine anlam yükleyemiyordum. İçimden çıkmak isteyen bir şeyler vardı. Karnımda biriken bir şeyler.

Atlantis'in Beş Kurucusu - Yeni Umut Dünya (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin