Bölüm 64

2.1K 185 17
                                    

Bu sefer de Teresa'yı buldum size. Siz gözünü fotoğraftaki yeşil gibi düşünün çünkü işin açığı istediğim gibi yeşil gözlü bir kız bulamadım. Büyük ihtimalle benim beceriksizliğimden kaynaklanan bir durum. Karakterler hakkında yorumlarınızı istiyorum, lütfen.


Kapının önüne çıkıp biraz uzaklaştık. Koridorda olmaktan hoşlanmıyordum ve bunun yüz ifademe kesinlikle yansıdığını biliyordum ama neye yorumlayacağı Xavier'ın sorunuydu. Ayrıca koridordan geçen insanların sayısı da azaldığı için biraz daha rahatlamıştım. Kollarımı göğsümde kavuşturmayı denedim ama biri alçıda olduğu için başarısız oldum.

"Ne oldu? " diye sordu, tedirgindim. Keşke sesim bu kadar çatlak çıkmasaydı.

" Teyzemle konuştum, onun yanındaydık, ailenin yerini bulduğunu düşünüyor." dedi ama sözünü bitirmiş gibi görünmüyordu,  alnı kırılmıştı. İçimden bir ses önemli olan kısmın bundan sonra söyleyecekleri olduğunu söylüyordu. "Sanırım birilerini oraya gönderecek." dedi.

"Bunda endişelenmeye gerek duyulacak ne var ki? "dedim. Cevap vermedi.

Aptal. Neden sadece onları izlemek için birilerini göndermekle yetinsin. Onları tamamen ortadan kaldıracak. dedi Laurelia.

" Bir anlaşmamız vardı! " diye bağırdım öfkeyle. Xavier ellerini omuzlarıma koydu.

" Onunla değil Aiden'la vardı. " dedi.

" Umrumda değil! " dedim odaya dönmek için haraket edeceğim anda ellerini omuzlarıma öyle bir bastırdı ki yerime yapışmış gibiydim."  Xavier, bırak beni. Sadece gidip Aiden'la konuşacağım " dedim dişlerimin arasından. Öfkeden elim titriyordu.

" Ben halletmeye çalışacağım. Senin sadece sakin olman gerekiyor. " dedi

" Xavier bırak. " dedim kurtulmaya çalışırken, o ise beni duvarla kendi arasına almayı başardı. Bana başka seçenek bırakmamıştı. Bunu yapmak istemezdim ama şu an kavga etmem gereken daha önemli biri vardı. Ne yapacağımı anlayınca gözlerimin içine baktı ama çok geçti birkaç saniye sonra dizlerinin üstünde acıyla kıvranıyordu. Bense ondan bana akan enerjinin kendi yolunu bulup kolumu iyileştirdiğini hissedebiliyordum.

Claire, yeter! Neden bilmiyorum ama Laurelia'yı dinlemiştim. Ama bu bile onun elinden kurtulmama yettiği için hızla odaya koştum. Banyodan bağrışma sesleri yükseliyordu, normalde buna saygı göstermem gerekirdi ama şu an bu imkansızdı. Öfkeden titriyordum. Banyoya girdim, ben girince ikisi de sustu.

"Söz vermiştin!" diye bağırdım. Mandi neyden bahsettiğimi anlamamıştı ama Aiden anlamıştı.

"Öğrenmişsin." dedi sakinliğini koruyarak. "Yapabileceğim bir şey yoktu."

"İtiraz edebilirdin!" dedim, bir süre ona sırtımı dönme ihtiyacı duydum çünkü birazdan pişman olacağım şeyler yapmak üzereydim. Dizlerimin üstüne çöktüm. "Söz vermiştin. Sana yardım edersem onu rahat bırakacağını söylemiştin. Ona bir şey olmayacaktı." dedim, hala arkam dönüktü ama göz ucuyla Mandi'nin çıktığını gördüm. Belli ki Aiden onu burada tutabilecek kadar güvenmiyordu bana.

Sen güveniyor musun? diye sordu Laurelia. Cevap vermek yerine gözlerimden akan yaşları elimin tersiyle sildim. Aiden hala bir şey yapmıyordu. 

"Eğer ona bir şey olursa, onlara bir şey olursa burayı yerle bir ederim. Buna Mandi'den başlarım emin ol." dedim. Sonra yanıma diz çöktü, başımı başka tarafa çevirmeye çalışsam da  kendine bakmamı sağladı. Çenemi öyle bir tutuyordu ki canım acıyordu. Gözleri öfkeyle parlıyordu. 

Atlantis'in Beş Kurucusu - Yeni Umut Dünya (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin