Bölüm 33

4.1K 342 20
                                    

Ethan

Tom'un odasına ait balkonda serin gecede otururken aklımı hala anne babasının yanından gelmemiş olan Claire'den ayıramıyordum. Teresa içeriden omuzlarında bir battaniye ile döndü, gittiğini bile fark etmemiştim. Ne zamandır yalnızca balkon korkuluklarına baktığımdan emin değildim.

Tom, "Aiden'ın aradığı şeyin madalyon olmayabileceği ihtimalini hiç düşünmüyorsunuz. " dediğinde kesinlikle en azından birkaç dakikadır onlarla birlikte olmadığımı anlamıştım. Göğsümdeki sıkışma bir türlü geçmiyordu ki. Soğuk parmaklıklara başımı yasladım.

"Başka ne olabilir ki?" dedim. Hiçbir yorumum ya da fikrim yoktu sadece aklımı Claire'den biraz olsun uzaklaştırmak için konuşmaya dahil olmuştum.

Teresa tatlı sesiyle güldü. "Dinlemediğini sanıyordum. " dedi yere otururken. Haklıydı, yalnızca son cümleyi duymuştum.

"Dinliyorum da..."

"Onun yanına gitmek istiyorsun. " diye önerdi Tom.

"Üzerimde atamadığım bir his var. Ancak hala onlarla birlikte sanırım. " Melankoli, pişmanlık, suçluluk karışımı bir şeydi. Yemekteki tatları almaya çalışıyormuş gibi hislerimi seçmeye hangilerinin benden kaynaklandığını anlamaya çalışıyordum.

"Aklın takılıyorsa kontrol et istersen. Yanlış giden bir şeyler olabilir. " dedi Teresa.

"Bizi bulamazsa telepati ile iletişime geçeceğini düşünüyorum. Tom'un teorisini duymak istiyorum. "

"Teorim yok. Sadece bir önsezi. Onu arıyor olsaydı şimdiye kadar öğrenmişti. "

"Dostum, Claire'in Atlantis'te olduğunu bulması neredeyse bir yılını aldı."

"Burada ne kadar zaman geçtiğini bilmiyoruz. Bir hafta da olabilir. " diye karşı çıktı Tom.

"Başka ne olabilir ki? Onu iki kere öldürmeye çalıştı. Claire'in sahip olduğu başka ne olabilir ki?"

"Şu tuhaf bıçağı olabilir mi mesela?" dedi Teresa. "Büyü gibi bir anda var oluyor."

"Tom da mı büyü gibi o da bir anda var olabiliyor?"

"Büyü değil." diye çıkıştı Tom bunun üzerine.

Teleportasyonun mekaniklerini anlatmaya başlarken Claire'in sesini duydum. Lütfen gelip beni alır mısın?

Ayağa fırladım. Tom anlatmayı kesip sorunun ne olduğunu sorduğunda çoktan odasından çıkmıştım. Bir noktada Claire'in bana ihtiyacı olduğunu bağırdığıma emindim ama.

Aşağı kata koşarak indiğimde Claire çalışma odasının olduğu koridorda duvara yaslanmış duruyordu. Bir eli göğsünü ovuşturuyordu ve kıpkırmızı haldeydi. Ağlamıştı.

"Claire, sorun ne?" Yalnızca başını iki yana salladı. Şimdi değil. "Sana sarılayım mı?" Çoğu zaman onu rahatlatan yegane şey buydu lakin bugün daha çok kendi içine sindi bu teklifim üzerine. Derin nefesler aldı ardı ardına daha sonra başını kaldırıp bana baktı.

"Gidebiliriz. İyiyim. " dedi gerçekten de biraz önce ne tarafından esir alındıysa kurtulmuştu.

İyi olmadığını bildiğim halde takındığı maskesine kanmış gibi davranarak onu Teresa ve Tom'un yanına götürdüm. Onu tek başına bırakacak değildim. Tess başını kaldırıp Claire'i inceledi sürgülü kapıyı kapattığım sırada. Tom'un yatağının üzerinden aşırdığım battaniyeyi Claire'in omzularına sardım yere oturmadan önce. Tess balkondaki iki sandalyeyi de işgal ediyordu, ayaklarını uzatarak. O kadar uzun gitmiş olmamama rağmen Tom'u ne ara diğer sandalyeden kovduğunu anlayamamıştım. Ayaklarını çekerek sandalyeyi Claire'e teklif etti. Claire reddedip yanıma oturmayı seçti. Tom alüminyum parmaklıklarda açtığı birayı Claire'e uzattı, reddedeceğini sansam da uzanıp aldı başını omzuma yaslamadan hemen önce.

Atlantis'in Beş Kurucusu - Yeni Umut Dünya (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin