Bölüm 2

13K 648 59
                                    

Dört Gün Önce

Claire

Buradaki üç günümüzde pek çok şey öğrenmiştik. Ben ailemi bulmuş olduğuma sevinsem de diğerleri aynı heyecanı paylaşmıyorlardı benimle.

İlk defa oyun sahası eşitti. Hiçbirimiz hatırlamıyorduk ailelerimizi. Ama belki de benim tam amnezim daha çabuk güvenmemi sağlamıştı, onların aksine benim diğer anılarımın getirdiği bir lüksüm yoktu. Onlara güvenmekle aynı şeydi benim için.

Onlar içinse tamamen farklı bir deneyimdi. Korkutucuydu. Kardeşleri olduğunu öğrenmeleri ise öfkelendiriciydi. Ethan bütün odayı dağıtmıştı.

"Bizi orada bırakıp, yani hatalı malları, sonra da yenilerini mi yapmaya karar verdiniz?" diye bağırmıştı Ethan. Atlantis'te terk edilmiş gibi hissediyordu. Belki de haklıydı. Yanlarında tuttukları başka çocukları olması... Öğrenmesi ağır bir bilgiydi.

Kardeşi Cara'yı görene kadar çok öfkeliydi, yanına yaklaşmaya bile korkmuştum. Ama Cara. Cara içeri gelip de ağabeyine benzeyip benzemediğini sorduğunda öfkesi Azalmıştı. Kızın göremediğini anladığında ise yüzüne bile dokunmasına izin vermişti. Ethan'ın kalbinin böylesine yumuşayabileceğini hiç tahmin bile etmezdim.

"Eski kıyafetlerinin bir kısmı duruyor, giyecek farklı bir şey istersen." dedi annem küçük oturma odasında yanıma gelirken. Hala ilk gün temizlendikten sonra bana verdikleri paçaları komik derecede kısa olan pantolon ve aşırı bol tişörtü giyiyordum.

Kıyafetler aslında umurumda değildi beni ama hafızamı kaybetmeden önce bana ait olan şeyleri görmek istediğim için başımı salladım. Ayağa kalkıp yürümeye başlayan annemi takip ettim. Üst kata çıkarken başka bir şey söylemedi, dar koridorun sonuna kadar yürüyüp bir kapının önünde durduk. Annem hafifçe kapıyı tıklattı. "Cara? İçeri gelebilir miyim?"

"Gir!" diğer taraftan kızın sesi duyulana kadar annem beklemişti.

"Claire'in eski kıyafetlerini almaya geldik." dedi annem ben hala kapının dışında beklerken. Onun küçük bir giyinme odasına girdiğini gördüm.

"Neden orada duruyorsun? İçeri girsene." dedi Cara. Burada durduğumu nasıl bilmişti? Bize yalan söylüyor olabilirler miydi? Ethan ve Tom belki de güvensizliklerinde haklıydılar. "Nerede olduğunu bilebiliyorum. Hafızanı kaybettiğini unuttum. " diye açıkladı bir süre sonra. Uzun zamandır cevap vermeden geniş yatağın üzerinde oturan kıvırcık saçlı kıza baktığımı o anda fark ederek utandım. "Titreşimler sabit objelerin yerini bilmeme olanak sağlıyor." diye devam etti. "İçeri gel hadi."

İçeri girdiğimde yeşil boyalı odanın pek geniş olmasa da büyük pencereleriyle oldukça ferah olduğunu gördüm. Teresa ile kaldığım odadan kesinlikle daha iyiydi burası, odamızda iki yatak ancak sığıyor hareket etmek için birimizin ya dışarı çıkması ya da yatağın üzerinde olması gerekiyordu. Burası ise bol güneş alan ferah bir odaydı. Pencerelerin önünde üzerinde yastıktan yer kalmamış bir divan hemen yanında da uzun bir çalışma masası vardı. Karşı duvarda ise birkaç rafındaki saksılar dolusu çiçek haricinde geri kalanı tozlu kitaplardan oluşan uzun bir kitaplık vardı.

Divana oturup kucağıma yastıklardan birini alıp annemi beklemeye koyulurken merak ettiğim tek şey Cara'nın görme engelli olduğu halde neden üst katta kitaplık dolusu kitaba sahip bir odaya sahip olduğuydu. "İşte buldum. Atmadığıma emindim." dedi annem elinde iki koli ile giyinme odasından çıkarken. Gülümseyerek masanın üzerine bıraktı kolileri. "Seni bırakayım da istediklerini al. Gerisi burada kalabilir." diye ekledi eli omzuma giderken. Hafifçe sıktıktan sonra dışarı çıktı. İlk kolinin kapağını kaldırdım içindekileri masaya dökmeye başladım.

Atlantis'in Beş Kurucusu - Yeni Umut Dünya (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin