Atilla, Rehnüma’nın yere düşmesi ile hızla öne atıldı. Rehnüma’yı kucağına alarak koltuğa yatırdı. Bileklerini ovarak seslendi.
“Rehnüma iyi misin?”
Rehnüma bilincini kazanarak Atilla’ya baktı. Duru’nun son dedikleri beyninde yankılanıyordu. Gözleri dolu dolu Atilla’ya baktı. Sonra gözlerini korkak bir halde etrafına çevirdi. Tayfun ve ağlayan Ayşe Nefise’den başkası yoktu. Gözlerini tekrar Atilla’ya çevirdi. Yerinden doğrulduğunda gözlerindeki yaşlarda, aniden yanaklarından hızla süzüldü. Atilla’nın ellerini tutarak zoraki konuştu.
“Ne olur bende gideyim. Kardeşimi merak ediyorum. Atilla lütfen beni de götür.”
Atilla, çaresiz bakışlarla sevdiği kıza baktı. Sonra bakışlarını Tayfun’a ve kızına çevirdi. Tayfun anlamış gibi Atilla’ya cevap verdi.
“Biz dayı yeğen oyunlar oynarız. Sen merak etme, gidin siz”
Ayşe Nefise, gözlerini silerek dayısına baktı. Sonra dayısının kucağından inerek Rehnüma’nın yanına gelip sarıldı. Küçük aklı annesinin onu bırakıp gideceğini zannediyordu.
“Anne ne olur, beni bırakıp gitme. Lütfen beni yalnız bırakma.”
Rehnüma, tebessüm ederek Ayşe Nefise’nin yüzünü kaldırıp, gözlerini sildi. Kucağına alarak oturttu.
“Seni bırakıp gittiğimi kim dedi. Sadece hastaneye gideceğim. Sonra geri geleceğim kızım, sende dayınla resim yaparsın. Gelince bana gösterirsin. Tamam mı kızım”
Ayşe Nefise gülerek Rehnüma’ya sarıldı. Annesinin onu bırakıp gitmeyeceğini öğrenince mutlu olmuştu. Rehnüma kendisine sarılan küçük ve narin bedeni incitmekten korkarcasına sarıldı. Anne olmaya kendisini baya kaptırmıştı. Ayşe Nefise her anne dediğinde, sanki kendisini küçük kızın öz annesiymiş gibi hissediyordu.
Anne olmak.. Bu dünyada ki en kutlu görevdi. Anne olmak eşsiz bir görevdi. Genç kız rahminde büyütemese de, yüreğinde büyütmüştü Ayşe Nefise’yi ve kızı gibi görmeye başlamıştı.
Ayşe Nefise’yi, Tayfun’a uzatarak ayağa kalktı. Montunu giyerek dışarıya çıktı. Arabaya bindiklerinde Atilla, torpido gözünden telefon çıkarıp, Rehnüma’ya uzattı.
“Sabah aldırdım. Hattını olay yerinden aldırdım. Bir sorun yokmuş. Şimdi takılı, kullanabilirsin.”
Rehnüma şefkatle bakarak tebessüm etti. Atilla’nın kendisini düşünmesi hoşuna gitmişti.
“Teşekkür ederim Atilla”
Genç adam sadece tebessüm etmekle yetindi. Sevdiği kızı mutlu etmek ve yüzünü güldürmek istiyordu. Rehnüma telefonu açtığında bir sürü mesajla karşılaştı.
Dinçer: Hayatım seninle konuşmamız gerekiyor.
“Ay hayatım neredesin”
“Diana orda mısın”
“Kız sana diyorum, beni nasıl duymazsın”
“Iyyy, normalde elinden telefon düşmez. Tabi hayatım buldun Atilla’yı bizi unuttun, aşk olsun kırıldım vallahi”Rehnüma, Dinçer'in ardı ardına attığı mesajları okuyarak güldü. Bir anlığına dahi olsa üzüntülerini unutmuştu. Mesajları gördüğü için yazmasa, Dinçer ortalığı ayağa kaldırabilirdi.
“Kusura bakma Dinçer, dün telefonum kırıldı. Bugün Atilla aldı. Şimdi gördüm mesajlarını, hayırdır ne konuşacağız”
Rehnüma mesajı yazıp yolladıktan sonra, Alçin’den gelen mesajı açtı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MANKEN-(Hayat Serisi-2)(tamamlandı)(Düzenlenecek)
SpiritualDaha doğmadan kaderleri babalarının iddiaya girmeleri sonucunda yazılmaya başladı. Kader onları dünyanın farklı yerlerine savursa da yolları daima kesişti. Kendisine verilen değerleri kabul etmeyip, hayallerinin peşinden koşan ve hayatını bataklık i...