Selamun aleyküm...
Kusura bakmayın bölüm gecikti. Hastalık ve yoğun geçen hayatım yüzünden fazla elime alamadım.
Sizlere haberim var...
Tam bölüm sayısını veremesem de çok yakın bir zamanda final yapmayı düşünüyorum. Çünkü gerçekten günlük hayatım aksamaya başladı. Kaba taslak bölümleri ayarladıktan sonra sizlere ne zaman final olacağını söyleyeceğim inşallah.. Yoksa sizleri bekletmek gerçekten vicdanımı sızlatıyor..
Herkese keyifli okumalar...
****
Genç kadın bakışlarını batmak üzere olan güneşten çekip, odanın içinde gezdirdi. Balayından geleli bir hafta olmak üzereydi. Rehnüma, herkesin ısrarı üzerine ayrı eve çıkmak istememiş, herkes ile beraber yaşamak istemişti. Kocası neredeyse işten gelmek üzereydi. Oturduğu yerden kalkarak aynadan kendisine çeki düzen verdi. Görüntüsünden memnun kalarak odadan dışarıya çıktı.
Merdivenlerden aşağıya inerek, kızının odasına girdi. Küçük kız oyuncaklarına dalmış bir şekilde oyun oynuyordu. Annesinin içeriye girdiğini bile anlamamıştı. Rehnüma, tebessüm ederek kızının yanına oturdu. Ayşe Nefise yanına annesinin gelmesi ile bakışlarını oyuncağından çekerek annesine baktı.
“Anneciğim”
Rehnüma, kızının sevinçle şakıması üzerine kulaklarına kadar gülümsedi. “Kızım benim”
“Anneciğim, geldiğini görmedim.”
“O kadar dalmışsın ki oyuncaklarına bir anlığına kıskandım.”
Ayşe Nefise, elindeki oyuncağı bırakarak annesinin boynuna sarıldı. “Özür dilerim anneciğim”
Rehnüma kızının yanaklarını öpüp, açık saçlarını okşadı. Kucağında oturtarak iki koluyla sarıldı.
“Neden özür diledin Ayşe Nefise, özür dilenecek bir hata işlemedin. Hata yaptığın zaman özür dile kızım tamam mı annecim” diyerek tekrar yanağından öptü.
“Siz burada mıydınız? Bende her yerde sizi arıyordum.”
Ayşe Nefise babasının sesini duyması ile annesinin kucağından kalkıp babasının kucağına zıpladı. “Babacığım, hoşgeldin” diyerek babasının yanaklarından öptü.
“Hoş buldum prensesim” diyerek oda yanağından öptü.
“Baba annemi de öp”
Rehnüma, kızına şaşkın bakışlarla bakarak, bakışlarını kocasına çevirdi. Atilla, sinsice gülerek kucağında kızıyla beraber karısına yaklaştı. Dudaklarını karısının yanağına dokundurup nazikçe ama bir o kadar özlemle öptü. Kokusunu içine çekip içinde sakladı. Atilla geri çekilip kızına gülerek baktı. Karısının utangaç hali hoşuna gitmişti.
“Memnun oldun mu kızım”
Ayşe Nefise, memnuniyetini babasını tekrar öperek gösterdi. “Evet babacığım”
Rehnüma, tebessüm etmeye çalışarak kocasına ve kızına döndü. “Aşağıya inelim, yemek yiyeceğiz. Sonra Sude'ler gelecek.” Diyerek odanın kapısını açarak kendisini dışarıya attı. Atilla kızını kucağından indirmeden şakalaşarak karısının arkasından aşağıya indi. Onların bu mutlu halini görenler ise tebessüm ederek bu mutlu aile tablosunu izliyorlardı.
“Rabbim aranıza şeytanı sokmasın inşallah. Sizi mutlu gördükçe ben daha da mutlu oluyorum.”
Atilla koltuğa oturarak kızını bacağı üzerine oturttu. Kızının önüne gelen saçları kulağı arkasına koydu. Yıllardır kızına göstermediği şefkatin acısını şimdi kat be kat fazla göstererek çıkarıyordu. Duru ve Rehnüma baba kız aşkını uzaktan hayranlıkla izliyordu. Duru gelinine doğru eğilerek minnetle konuştu.
“Her şey senin sayende kızım, sen olmasan biz bu tabloyu biraz zor izlerdik. İyi ki hayatımıza girdin.” Diyerek elini gelininin eli üzerine koyarak memnuniyetle okşadı.
Rehnüma’da tebessüm ederek aynı muameleyi kayınvalidesine karşı yaptı. “Estağfurullah anneciğim, o nasıl söz” diyerek tebessüm etti.
“Hadi yemeğe geçelim, bu kadar çene yeter. Misafirler gelecek.” Diye Emrah herkesi akşam yemeğine geçirdi.
**
Ranya sofranın hazır olduğuna mutmain olunca ellerini birbirine geçirdi. Bugün kayınvalidesi ve anneanne Melike teyze gelmişti. O yüzden bir türlü heyecanını durduramıyordu. Derin bir nefes alarak salona geçti. Utangaç bir ifade ile tebessüm ederek kayınvalidesine baktı. Rabia hanım gelinine şefkatle bakarak seslendi.
“Buyur kızım”
Ranya, utançtan ve heyecandan ellerini ovuşturarak yutkundu. Gözleri bir anlığına Furkan’a kayacak gibi olsa da kendisine hakim oldu. Zaten Furkan’da laptop ile uğraştığından etrafına bakmıyordu.
“Sofra hazır, sizlere haber etmek için geldim.”
Rabia hanım, tebessüm ederek gelinine baktı. “Tamam kızım geliyoruz.”
Rabia hanım, annesinin kalkmasına yardım ederek mutfağa doğru hareket ettiler. Rabia hanım oğlunun kalkmadığını görünce şaşkınlıkla oğluna seslendi.
“Furkan yeni evlisiniz, karınla ilgilenmen lazım ama sen başını işten kaldırmıyorsun. Yemek hazırmış, hadi gel.”
Furkan, bakışlarını laptop dan kaldırarak annesine sonra kapıda ürkek bir halde bekleyen Ranya’ya baktı. Derin nefes alarak laptopu kapatarak ayağa kalktı. Tebessüm ederek annesine sonra aşkla Ranya’ya baktı.
“Kusura bakmayın, ihale için hazırlamam gereken dosyalar var. O yüzden uğraşıyorum.”
Furkan’ın açıklaması üzerine Rabia hanım bir şey demeden annesini tutarak mutfağa geçti. Ranya’da hemen arkalarından geçerek hızla mutfağa girdi. Furkan’ın yanına oturması üzerine küçük çapta şaşkınlık yaşayarak, gülerek kayınvalidesine baktı. Kaseye çorbaları doldurduktan sonra yerine oturdu.
“Oğlum, apartmanda oturmak bize göre değil. Asansör var ama bizlere zor oluyor. Ya izin ver annemle köyde yaşayalım. Yada konağa geçelim. Hem orda hizmetliler var. Ranya kızım yorulmaz, böyle ona yardım edemediğim için de kendimi kötü hissediyorum.”
Furkan, elindeki kaşığı bırakıp ağzını peçete ile sildi. Ranya’ya bakarak tebessüm edip annesine baktı.
“Çok iyi düşünmüşsün anneciğim, bende karımın yorulmasını istemiyorum. Tez zamanda konağa geçelim inşallah”
Ranya duyduğu ‘karım’ kelimesi ile içtiği çorba nefes borusuna kaçmıştı. Öksürüklere boğulurken masadakiler de endişelenmişti. Furkan hızla bardağa su doldurup uzattı. Ranya sudan bir kaç yudum aldıktan sonra elini göğsüne bastırarak zoraki konuştu.
“Ben iyiyim, lütfen endişelenmeyin.”
Rabia hanım gelininin iyi olduğunu görünce rahat bir nefes alıp verdi.
**
Rehnüma, misafirlerine ikramda bulunup yerine oturdu. Sude'lerin akabinde Asya'da gelmişti. Karnı çıkan Asya, oturup kalkmakta zorlanıyordu. Doğumu ve hamileliği hakkında konuşuluyordu.
“Cinsiyeti belli mi?” diyerek sessizliğini bozdu Alçin. Geldiğinden beri sadece sorulan sorulara cevap vermişti.
“Kızım olacak. Ben oğlan istiyordum ama hayırlısı böyleymiş. Bizim aileye oğlan çocuğunu Rehnüma verecek inşallah.”
Rehnüma, yanakları kızararak tebessüm etti. Herkes gülerek kendisine bakıyordu.
“Hayali bile insanı mutlu ediyor. İnşallah en yakın zamanda hayırlı haber alırız.” Diyerek Rehnüma’yı iyice utandırdı.
Rehnüma’nın utandığını gören Saadet hanım kaşlarını çatarak gülenlere baktı. Rehnüma’nın elini avuçlayarak sıktı.
“Gelinimin üstüne gelmeyin. Utandırdınız, bunları konuşmak çok ayıp.”
“Aman babaanne ayıbı mı var. Surda hepimiz biz bizeyiz.” Dedi Asya.
Alçin ortalığı yumuşatmak adına ayağa kalkarak boşalan bardakları eline aldı. Rehnüma’nın kalktığını görünce hemen itiraz etti.
“Lütfen otur Rehnüma, ben hallederim.”
Alçin mutfağa girip bardaklara çayı doldurmuş, tepsiye yerleştirmişti. Tam eline alacakken kapıdan giren Tayfun’u görmesi ile gözlerini kocaman açtı. Elindeki tepsiyi tezgaha bırakarak çarşafının önünü kapattı. Bıraktığı tepsiyi alarak hızlıca giderken Tayfun’un sesi ile geri durdu.
“Konuşalım lütfen”
Alçin, arkasına bakmadan sinirden gözlerini kapatıp geri açtı. Sakin kalmaya çalıştı.
“Ben konuşmak istemiyorum. Rahat bırak beni”
Tekrar çıkmaya çalışırken Tayfun’un önüne geçmesi ile tekrar durdu. Başını kaldırmadan sert bir şekilde konuştu.
“Ne gurursuzsun, rahat bırak beni. Seni görmek dahi istemiyorum. Seni istemeyen bir insanın peşinden neden koşuyorsun. Aç kulağını ve beni iyi dinle, sen beni seviyorsun diye ben seni sevmek zorunda değilim.”
Alçin, Rehnüma’nın geldiğini görünce sustu. Tayfun bir şey demeden Rehnüma’nın talimatı ile geri çıktı. Rehnüma, Alçin'in elindeki tepsiyi alarak Zeynep’e seslendi. Zeynep'in gelmesi ile tepsiyi ona verdi. Alçin'in elinden tutarak sandalyeye oturttu.
“Keşke bu kadar sert konuşmasaydın. Seni gerçekten seviyor ve değer veriyor. Neden bu kadar sertsin, seni hiç böyle görmedim.” Dedi Rehnüma.
“Sevemiyorum, kaç kere dedim rahat bırak beni diye. Onun yüzünden kursta kalıyorum. Ablama bile başka şehire gittim dedim sırf beni rahat bırakmasını umdum. Ben başkasını seviyorum, bizim mahallede bir erkek hoca var. Beni o hocaya diyecekler, inşallah o hoca ile evleneceğim. Söyle ona Rehnüma, karşıma çıkmasın.”
“Tamam canım, söylerim. Sen şu konuyu detaylı anlat bakalım. Kimmiş neyin nesiymiş iyice öğrenelim.” Dedi gülerek Rehnüma.
**
Ranya, yatağın üzerine oturmuş, odanın içinde dönüp dolaşan Furkan’ın bir açıklama yapmasını bekliyordu. Furkan tekli koltuğa oturarak Ranya’ya döndü.
“Annemler bizi gerçek evli sanıyor. O yüzden başka odada yatamam. İkimiz aynı yatakta yatmak zorundayız. Aramıza sınır koyarız, ikimizde farklı yorgan alırız. Böylece rahatsız olmayız.”
Ranya, teklifi pek cazip bulmasa da başka çıkış yolu yoktu. Mecburen kabul edecekti. Ayağa kalkıp yatağın üzerinde ki örtüyü kaldırdı. Yorganı kendi tarafına çekerek, süs yastıklarını araya sınır yaptı. Kendisini pür dikkat izleyen Furkan’a döndü.
“Ben burada, sen orada yatacaksın. Hayırlı geceler.” Diyerek yatağa yattı. Furkan’ın sesi ile gözlerini geri açtı.
“Başın kapalı mı yatacaksın.”
Ranya, şaşkın bakışlarla başındaki yemeniye baktı.
“Unuttun herhalde bizimki gerçek evlilik değil. Yani gerçek karı koca değiliz. O yüzden böyle yatacağım.” Diyerek arkasını dönüp gözlerini kapattı.
Furkan, ayağa kalkıp odanın ışığını kapattıktan sonra büyük camın önüne geçti. Köprüden geçen arabaları izledi bir müddet. Yatmak için Ranya’nın uykuya geçmesini bekleyecekti. Adımlarını yavaş yavaş atarak tekli koltuğa oturdu. Ellerini birbirine geçirerek başını koltuğa yasladı. Göz ucuyla Ranya’yı izledi. Uyurken daha güzel olduğunu ve masum olduğunu gördü. Yaptığı işi fark edince gözlerini hızla kaçırıp gözlerini kapattı.
**
Rehnüma yatak odasına girdiğinde kocasını göremedi. Nerde olduğunu merak etmişti. Herkes çoktan uyumuştu. Rehnüma başına yemeni bağlayarak sessizce Atilla’nın çalışma odasına geçti. Atilla masa lambasını açmış, kendinden geçmiş bir şekilde laptoptan iş yapıyordu. Rehnüma, kocasının lansman için kendisini paraladığını görünce içi sızladı. Kocasına arkadan sarılarak yavaşça başını öptü. Dudaklarını Atilla'nın kulağı yanına getirip yavaşça fısıldadı.
“Yeter artık, çok yoruldun.”
Atilla, sevdiği kadının sesini duyması ile sanki hayat bulmuşçasına tebessüm etti. Sesi bile kendisine ilaç gibiydi. Tüm yorgunluğunu alıp götürmüştü. Atilla boynuna dolan kolu çözerek karısının yumuşak elini öptü. Kendisine çevirerek kucağına oturttu. Başına uzanarak saçları üzerindeki yemeniyi çekti. Başını karısının saçları arasına koyarak o özlem duyduğu kokuyu içine kadar çekti.
“Sesin, kokun, varlığın, bana tüm yorgunluğumu unutturuyor. Özür dilerim, seni bu aralar ihmal ediyorum...”
Rehnüma, kocasının neden özür dilediğini anlamamıştı. Konuşmasını keserek hızlıca sordu.
“Neden özür diliyorsun.”
Atilla, başını çekmeden cevapladı. Sanki başını çekse oksijensiz kalacak gibiydi.
“Lansman yüzünden seni ihmal ediyorum. Şu lansmanı atlatalım söz seni ihmal etmeyeceğim.”
Rehnüma, kocasının sözleri üzerine tebessüm etti. Kocasının başını yavaşça çekip, iki eliyle yüzünü avuçladı.
“Her zaman yanında olacağım. O yüzden özür dileme. Bu gece sana yardım edeceğim. Sıkıntını hafifletmek istiyorum.”
Atilla, karısının güzel teklifi ile tebessüm etti. Tek elini karısının yanağına koyarak yüzünü okşadı.
“Bir şey yapmasan bile, varlığın gücüme güç katıyor. Kokun hayata tekrar bağlanmamı sağlıyor. Hem benim işlerim yüzümden senin uykusuz kalmana gönlüm razı değil.”
“Olsun, ben seninle beraber olmak istiyorum. Sen uykusuz kalınca ben istesem bile uyuyamam. O yüzden izin ver bu gece sana yardım edeyim.” Diyerek kocasının önceden yaraladığı elini alarak okşadı. Gözleri dolarak kocasına baktı.
“İzin ver Atilla elin olayım. Benden saklıyorsun ama elini eskisi gibi kullanamadığını biliyorum. Bu beni çok üzüyor, çünkü benim yüzünden oldu.”
Atilla elini çekerek karısının iki elini avuçlayarak öptü. Gözlerinin dolduğunu görünce parmakları ile gözündeki yaşı sildi.
“Ağlama bal gözlüm, sana gülmek daha çok yakışıyor. Geçti o günler, elim çok daha iyi”
“Lütfen Atilla izin ver bu gece yanında olayım.”
Atilla, karısının pes etmeyeceğini bildiğinden fazla ısrar etmek istemedi. Tebessüm ederek ‘tamam' anlamında gözlerini kapatıp açtı. Karısını kaldırmadan önce çok kısa öperek kaldırdı.
**
(Lansman)
Atilla’nın bahar kreasyonu için lansman gecesi hazırlanmıştı. Son haftalarda gecesini gündüze katarak sonunda harika şeyler ortaya çıkarmıştı. Tüm aile davet edilmişti. Gösteri bitmiş, herkes Atilla ve Rehnüma’yı tebrik ediyorlardı. Misafirlerle uğraşmaktan ikisi de çok yorulmuştu. Herkes gidip sadece aile üyeleri kalınca Atilla, karısının elini tutarak yanlarına gittiler.
“Tebrik ederim oğlum, çok güzel olmuş.” Dedi Umut.
“Teşekkür ederim baba, Rehnüma olmasaydı biraz zor yetişirdi.” Diyerek karısına aşk ve minnet dolu gözlerle baktı.
“Tabi kızımın emeği olduğu çok büyük. İnce ayrıntısına kadar belli oluyor.” Dedi Umut kızına bakıp gülerek.
“Ne kadar mütevazisin dostum, yani gelinim diye demiyorum, çok becerikli. Kayınbabasına çekmiş olmalı” diyerek kahkaha attı Emrah.
Herkes Emrah’ın esprisi üzerine kahkaha attı. Duru kocasının kolunu çekiştirerek konuştu.
“Hadi Emrah geç oldu. Biz Ayşe Nefise’yi alalım. Yarın okula gidecek.”
Hayat’ta kocasına bakarak gidelim işareti yaptı. Rehnüma Ayşe Nefise’ye sarılıp öptükten sonra hemen yatması ve uyuması için tembihler de bulunuyordu. Ayşe Nefise tam gidecekken geri dönüp babasına sarılıp öptü. Atilla kızının hareketlerine gülerken oda yanaklarından öptü.
“Kızım geri geleceğiz. Bu ne sevgi gösterisi”
“Olsun babacığım içimden öpmek geldi. Hemen gelin tamam mı?” dedi küçük kahverengi gözlerini heyecanla açarak.
“Söz kızım geleceğiz. İşlerimizi halletmemiz lazım önce, işimiz bitince geleceğiz.” Dedi tekrar kızının yanaklarını öperken.
Ayşe Nefise, dedesinin kucağına gidip babası ve annesine el salladı. Umut ve Hayat’ta Rehnüma’yı öperek mekandan çıktılar. Remle, kızının kalkmış olacağını söyleyerek Mustafa ile çıktı. Onlarla beraber Bilal ve karısı da ayrılmıştı. Herkesin gittiğini gören Tayfun ellerini cebinden çıkarıp Zeynep’e baktı.
“Herkes gittiğine göre, Asya’da kocasıyla gitti. Sende bana kaldın kuzucuk. Biz bu yeni evlileri yalnız bırakalım” dedi.
Rehnüma tebessüm ederek kardeşi Ranya’ya baktı. Yanına giderek elini tuttu.
“İki haftadır görüşemedik. Seni çok özledim, evlilik nasıl gidiyor.”
Ranya, bakışlarını Furkan’a çevirdiğinde onunda kendisine baktığını gördü. Bakışlarındaki sert ifade gitmiş, yerini meraka bırakmıştı. Ranya’nın ne cevap vereceğini merak ediyordu. Ranya bakışlarını Furkan’dan çekip, gülümseyerek kardeşine baktı.
“Güzel gidiyor canım, mutluyum çok şükür. Beni deliler gibi seven bir kocam var.”
Furkan, ilk defa gülümseyerek başını yere eğdi. Hafif kirli sakallarını eliyle kaşıdı. Başını kaldırıp Rehnüma’ya baktı.
“Sevgiler karşılıklıdır Baldız, hatta kalpten kalbe yol vardır diyor bir sözde. Ben ne kadar çok seviyorsam, Ranya’da bir o kadar bana aşık” dedi Ranya’ya göz kırparak.
Ranya, şaşkın bir şekilde Furkan’ın bu yeni yüzünü hayretle inceliyordu. Bakışları Furkan’ın gülen bakışlarında asılı kaldı. Gülmediğini şimdi anlıyordu. Zira hep gülse, karşıdaki kişinin kalbinin tutukluk yapmasına sebep olurdu.
Genç kız, midesinin kaynadığını ve kalbinin hızla çarptığını fark edince bakışlarını hızla çekti. Kendini toplamaya çalışırken gülümsemeye çalıştı.
Furkan, Ranya’nın kendisine hayran bir şekilde bakmasına anlam verememişti. Tuhaf bulsa da aslında çok hoşuna gitmişti. Ranya’nın bozuntuya vermeden değişik hallerde bulunması çok tatlıydı. Furkan, genç kızın hallerine tebessüm ederek yanına geldi. Elini beline atarak kendisine çekti. Rehnüma ve Atilla’nın orda olmalarını bile umursamamıştı. Başını Ranya’nın kulak hizasına eğerek konuştu.
“Sakin ol, şimdi hareketlerinden her şeyi anlayacaklar. Çok açık veriyorsun, madem bir oyuna giriştin güzel oyna karıcığım.”
Ranya, başını çevirerek Furkan’a baktı. Durumdan ziyadesiyle keyif aldığı her halinden belliydi. Belindeki baskıyı tekrar hissedince istemsizce nefesini tuttu. Furkan’a karşı dik durmalı ve hamlelerine karşılık gözü açık olmalıydı. Bakışlarını onlara karşı konuşan eniştesi Atilla’ya çevirdi.
“Siz gerçekten birbirinizi çok seviyorsunuz. Rabbim sizi ayırmasın inşallah. Çok yakıştınız, değil mi hayatım.” Diyerek karısına baktı onay almak için.
Rehnüma, kardeşi Ranya’nın mutlu olduğunu ve Furkan’ın onu sevdiğini görünce çok mutlu olmuştu. Bu zamana kadar hep kaygılıydı ama şuan bu manzara hepsini alıp uçurmuştu.
“Evet hayatım, çok yakıştılar. Böyle gördükçe kardeşim adına mutlu oluyorum. Teşekkür ederim Furkan, kardeşimi sevdiğin için”
Furkan, elini Ranya’nın belinden çekerek ciddi bir hale büründü. Karşılarındaki insanlara böylesine yalan söylemek hoşuna gitmemişti. Ama her şeyi anlatarak Ranya’yı küçük düşüremezdi. Rehnüma’nın sözlerine karşı sessiz kalıp sadece tebessüm etmekle yetindi.
“Siz burada bekleyin. Ben bizim çocuklara bakayım gereken talimatları vermem gerekiyor. Sonra da çıkarız.”
Atilla’nın konuşmalarına can simidi gibi sarılmıştı Furkan. Bir an önce dışarıya çıkarak nefes almalıydı.
“Bende seninle geleyim. Hem iki kardeşin konuşacak konuları olabilir.”
“Tamam biz hazırlanma odasındayız. Hemde hazırlanırız. Atilla işin bitince gelirsin. Orda telefon çekmiyor.”
Atilla, karısına tebessüm ederek ‘tamam’ dedi. Furkan ile beraber çıkışa doğru ilerlediler. Kapıdan çıkarken Furkan kendisine hakim olamadan arkasına dönerek Ranya’ya baktı. Bakışlarını görmeden sanki nefes alamıyor gibiydi. Tebessüm ederek kapıdan dışarı çıktı.
Ranya, bu gece Furkan’ı tanıyamıyordu. Şimdi yaptığı bu hareket tamamen afallamasına sebep olmuştu. Kardeşi Rehnüma’nın elinden tutması ile kendine geldi.
“Size imreniyorum Ranya” diyerek arkasına bakıp güldü. Ranya ise kardeşinin neden öyle dediğini anlamamıştı. Merakla sordu.
“Neden böyle bir şey dedin Rehnüma”
Odaya giren iki kardeş kapıyı kilitleyip koltuğa oturdular.
“Yani birbirinize çok aşıksınız, aşkınızı evliyken yaşıyorsunuz. Güzel bir şey bence”
Ranya, içinde yaşadığı durumu anlatamadığı için sadece tebessüm etmekle yetindi.
“Sizin aşkınız da güzel Rehnüma, neden başkasına imrendin ki” dedi merakla
“Biz evlenmeden önce birbirimizi seviyorduk. Evlendikten sonraya fazla bir şey kalmıyor. Gerçi biz değişik aşıklardandık. Siz hiç yaşamadınız şimdi yaşıyorsunuz. O yüzden bana güzel gibi geliyor.”
Ranya kardeşine tebessüm ederek ayağa kalkıp baş örtünü düzeltti.
Atilla, son parçaları da arabaya yükledikten sonra kaldırımın yanında bekleyen Furkan’ın yanına geçti. Hava soğuk değildi ama yine de içleri ürpertiyordu. Furkan elini Atilla’nın omzuna atarak tebessüm etti.
“Lütfen Atilla mahcup mahcup bakma.”
“Sana da iş yaptırdım Furkan kusura bakma.”
“İş dediğinde bir kaç parça, artık aramızda lafı bile olmaz Atilla” diyerek gülümsedi.
“Teşekkür ederim Furkan”
Atilla, elini cebine atarak telefonunu çıkardı. Bir sürü cevapsız arama görmesi ile şaşırdı. Arayanlara bakıp Furkan’a baktı.
“Hem Mustafa hem Ahmet dayı aramış. Ne oldu ki”
“Ahmet dayı kimdi.” Dedi Furkan merakla.
“Hayat annemin süt ağabeyi oluyor.”
O esnada Mustafa’nın arabası hızla yanlarında durdu. Tekerlekler yerde acı bir şekilde ses çıkardı. Mustafa arabadan inerek Atilla ve Furkan’ın yanına geldi.
“Neden telefonlarıma bakmıyorsunuz. Sizleri arıyorum.”
Furkan elini ceketinin iç cebine atarak telefonunu çıkardı. Cevapsız aramaları görünce şaşırdı.
“Mustafa ne oluyor der misin. Ahmet dayımda aramış. Bir şey mi oldu.”
“Bina da bomba varmış. İhbarı alır almaz yola çıktık. Bir yandan da sizi aradık.”
“Ne bomba mı? Ne bombası kim koyar.”
“Bilmiyorum ama Atilla sana düşman olan birisi” dedi Mustafa.
Atilla’nın aklına Vedat'ın kendisini arayarak tehdit ettiği geldi. Nefes alamaz gibi oldu. Binaya dönerek baktı.
“Ranya.. Ranya ve Rehnüma içerde.”
Atilla, Furkan’ın telaşlı sesi ile kendisine geldi. Binaya koşması ve onları hemen çıkarması lazımdı. Furkan ile beraber binaya karşı koşarken büyük ve gürültülü bir patlama ile ikisi de yere kapaklandı. Her iki adamında yüreği kanamaya çoktan başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MANKEN-(Hayat Serisi-2)(tamamlandı)(Düzenlenecek)
SpiritualDaha doğmadan kaderleri babalarının iddiaya girmeleri sonucunda yazılmaya başladı. Kader onları dünyanın farklı yerlerine savursa da yolları daima kesişti. Kendisine verilen değerleri kabul etmeyip, hayallerinin peşinden koşan ve hayatını bataklık i...