28.Bölüm-Furkan'a büyük şok

5.3K 400 29
                                    

“Furkan, Furkan”

Furkan annesinin sesini duyması ile kendine geldi. Hemen çekilerek ayağa kalktı. Afallamış halde üstüne başına çeki düzen verdikten sonra Ranya’ya bakmadan konuştu.

“Annemler gelmiş, ben onlara bakayım.” Diyerek kapıya yöneldi.

Ranya, yaşadığı andan hemen sıyrılması mümkün olmamıştı. Furkan kapıdan çıkıp gittikten sonra Ranya kendine gelerek ayağa kalktı. Banyoya giderek elini yüzünü yıkayıp başını bağladı. Merdivenlere geldiğinde kayınvalidesinin endişeli sesleri geliyordu. Furkan ise annesini teselli etmekle uğraşıyordu. Büyük ihtimal saldırıdan haberi olmuştu.

Salona girdiğinde kayınvalidesi, Melike hanım, Semiha hanım ve Müge'nin korkusu yüzünden belli oluyordu. Kayınvalidesi tekli koltuğa oturmuş, Furkan'da koltuğun kenarına oturmuş annesini teselli ediyordu. Semiha hanım ve Müge ise anneannenin yüzüne ve koluna kolonya döküyorlardı.

“Oğlum kim bu, neden seninle uğraşıyor. Haberlerde görmesem bana bile demeyeceksin herhalde.”

Ranya, kayınvalidesinin sözleri ile salonun kapısı önünde kalakaldı. Haberlerde çıktığına göre anne ve babasının öğrenmesi yakındı. Özellikle annesi için endişelendi genç kız.

“Anneciğim, geçti tehlike biz iyiyiz. Hem ben elimden geleni yapıyorum. Lütfen sizde biraz dikkatli olun.”

“Ah oğlum ah, kimin seninle ne derdi var. Sen insanlara ne yapıyorsun ki, böyle uğraşıyorlar.”

Ranya hızla yürüyerek kayınvalidesinin önüne gelip yere çömeldi. Ellerinden tutarak gözlerine baktı. Hemen yanında oturan Furkan’a gözleri kaysa da biraz önce yaşamış olduğu durum gözünün önüne gelince kendisini hemen tuttu. Nedense şimdi utanıyordu.

“Anneciğim, lütfen kaygı ve endişelerini dile getirme. Rabbim bizi koruyacak inşallah. Furkan iş dünyasında çok başarılı bir iş adamı olduğu için onu alt üst etmeye çalışıyorlar.”

Rabia hanım gelinin elini sevgi ile okşayarak minnetle gözlerine baktı. Sağ elini gelinin yüzünde gezdirip okşadı.

“İnşallah başarılı olamazlar. Oğlumun ve bizim yanımızda olduğun için teşekkür ederim kızım”

Ranya utançla gülerek başını eğdi. Kayınvalidesinin elini öperek başını dizlerine koydu. Sakinleşmesi için elinden geleni yapmalıydı. Yanında hareketlilik hissedince Furkan’ın kalktığını anladı. O sırada Furkan’ın telefonu çalmıştı.

“Efendim Bilal”

Ranya ağabeyinin adını duyması ile başını kaldırdı. İşte ailesi de duymuştu. Furkan kendisine baktıktan sonra konuştu.

“İyiyiz Bilal, herkes çok iyi. Ranya’nın telefonu odada kalmıştır. Annemi sakinleştirmeye çalışıyorduk. Hıhı.. O kişi, beni yıldırmaya çalışıyor.”

Furkan konuşmanın sonlarına doğru salondan çıktı. Genç kız merak içinde kocasının arkasından bakakaldı. O kişi derken kimi bahsettiğini anlayamamıştı. Haldun KAYA olabilirdi. Genç kız bunları düşünürken bir yandan da kayınvalidesi ile uğraştı.

Aradan biraz zaman geçtikten sonra Furkan salona girdi. Herkesin gözü Furkan’a çevriliydi. Furkan eli ile ensesini kaşıdıktan sonra konuştu.

“Ben karakola gidiyorum. İfade vermem lazım, Mustafa ile gidip geleceğim.”

Ranya, hemen kalkarak Furkan’ın yanına geldi. Kolundan tutarak gitmesine mani oldu.

“Bir şey yok değil mi? Sana bunu yapan Haldun KAYA mı, o mu?” dedi gözlerine bakıp cevap isterken.

Furkan, iki eliyle Ranya’nın kollarından tutarak gözlerine baktı. Derin bir nefes alarak konuştu.

“Sakin ol, Haldun KAYA bana bir şey yapamaz inşallah. Beni öldürerek iş dünyasından silmeye çalışıyor. Ama adalet yerini bulacak. Delil bulunur bulunmaz hapse atılması an meselesi, ben biraz geç kalabilirim. Siz burada emniyettesiniz, polisler ve korumalar sizi koruyor.” Dedi Ranya’nın gözlerine aşkla bakarak.

Genç kız kocasının arkasından dua etti. Başına bir iş gelmemesini ve onu düşmanlardan korumasını istedi.

**

Furkan yorulmuş bir halde kendisini eve attı. Karakolda ifade verdikten sonra şirkete gitmiş, ihale hakkında Necati ve Bilal ile çalışmışlardı. Merdivenleri zoraki çıkarak odanın kapısını açtı. Kapıyı kapatıp sırtını kapıya yasladı. Odaya hakim olan Ranya’nın kokusu ile mest oldu. Bu koku sanki tüm yorgunluğunu almış gibiydi. Hipnoz olmuş bir şekilde kokunun kaynağına doğru çekildi. Yatakta masum masum uyuyan karısını izledi. Yanına hafif yatarak saçlarını okşadı. Başını eğerek alnından hafifçe öptü.

Aklına akşam ki yaşadıkları olay gelince tebessüm etti. Ranya’nın çocukluk aşkı olduğunun tadını bile çıkaramamıştı. Ranya’nın da kendisine duygular beslediğini duyunca mutlu olmuştu. Artık onu arzuluyor ve istiyordu. Genç adam tekrar eğilerek karısının alnından öptü.

Ranya, kadınlara yaşamış olduğu nefretin boyutunu değiştiren kadındı. Ranya’dan önce ona göre temiz kadınlar arasında annesi, anneannesi ve çocukluk aşkı vardı. Ranya bu konuda ki tüm tabuları yıkmıştı.

Daha küçük bir çocuktu, belki de on yaşlarında ya da değildi. Çok mutluydu, babasına öğretmeninden aldığı övgü dolu dersini gösterecekti. Babasının kapısını açtığında babası ile sekreterini masanın arkasında uygunsuz bir halde yakalamıştı. Sonra babasından nefret etmişti. O sekreter kadının her onu gördüğünde iğneleyici şekilde konuşması midesini bulandırmıştı.

Üzülmesin diye annesine bile söyleyememişti. Bir gece uykunun derinliklerindeyken duyduğu bağırtılar ve cam kırılma sesleri ile gözünü açmıştı. Merdivenlerden indiğinde babası ve o sekreter kadın annesini dövüyordu. Annesinin hemen uzağında dört yaşlarında olan kız kardeşi baygın halde yatıyordu. Hemen olduğu yerden fırlamış annesi ve kız kardeşinin yanına gitmişti. Sonrasını hatırlayamıyordu. Çünkü babasından aldığı darbe yüzünden bayılmıştı.

O gün kız kardeşinin küçük bedenini toprağa vermişlerdi. Babası sevgilisi ile sırra kadem basmıştı. Bir daha babasından dahi haber almamış ve almak istememişti. Öldü diye haber gelmiş, cenazesini dahi kabul etmemişti. Aldığı duyumlara göre babası kimsesizler mezarlığına defnedilmişti.

Genç adam o günleri hatırlayınca kendisini tutamamıştı. Ağladığından dahi haberi yoktu. Eline değen temas ile gözlerini eline çevirdi. Elinde gördüğü el ile gözlerini Ranya’ya çevirdi. Hayatını cennet yapan, gül bahçesine çeviren kadına..

Ranya’nın elini takip etti gözleri, o ince uzun parmaklar gözlerini sildi incitmekten korkar hali vardı. Elini yanağı üzerinde bekletip gözlerine baktı. Sanki genç adam orada erimiş bitmişti. Ranya dudaklarını aralayarak konuştu.

“Kötü bir durum mu var? Neden ağlıyorsun.”

Furkan gözlerini silerek tebessüm ederek karısına baktı. Furkan’da elini karısının yanağı üzerine götürerek fısıldadı.

“Kaybettiğime ağladım. Ama sen geldin her şey anlam kazandı. O yüzden önemli değil. Hem benim çok uykum geldi uyuyalım mı?” dedi yatağın içine girip üzerine yorganı örterken.

Ranya şaşkınlıkla Furkan’a baktı. Üzerini değişmeden yatıyordu. Merakla sordu.

“Yatma böyle, üzerini değiştir. Rahat edemezsin.”

Furkan kapattığı gözlerini açmadan Ranya’nın kolundan tutarak göğsüne çekti. Tekrar şaşkına uğrayan kız büyüyen gözlerle Furkan’a baktı. Fazla yakın mesafe kalbinin hızlı atmasını sağlamıştı. Ne yapacağını bilmeden öylece durdu.

“Yat hadi, boynun tutulacak.” Dedi ve Ranya’nın başını eliyle kendi göğsü üzerine yatırdı.

Furkan’ın göğsü üzerine yatan Ranya pek rahat değildi. Sanki diken üstünde yatıyordu. Üstüne tüm uykusu da kaçmıştı. Gözleri açık bir şekilde etrafını incelemeye koyuldu. Furkan’ın inen çıkan göğsünden uyuduğunu anladı.

“Uyur musun? Bir sorun mu var.” Dedi Furkan gözlerini açarak. Ranya’nın huzursuz genç adamı meraklandırmıştı.

“İlk kez çok yakın yatıyoruz. Sen ise neden huzursuzsun diyorsun. Bence sende sorun var.” Dedi Ranya kolu üzerinde doğrulup Furkan’a bakarken.

Furkan sinsice gülerek dudaklarını ısırdı. Karısının utangaç halleri hoşuna gitmişti. Boynundaki kravatı çözerek karısının dudaklarına baktı.

“İstersen daha yakın olabilirim. Benim için sorun değil.”

Ranya gözlerini kısarak Furkan’ın kravatını çözmesine baktı. Durumu şimdi çakmıştı. Gözlerini açarak yataktan tamamen doğrulmaya çalıştı. Ama başarılı olamamıştı. Furkan’ın hızlı hamlesi ile kendini yatakta, Furkan’ı ise üstünde bulmuştu.

“Öyle yada böyle, eninde sonunda olacak. Bence anı yaşa.” Dedi tekrar gülerken. Ranya’nın gözlerine bakarak gömleğinin düğmelerini çözmeye başladı. Ranya’nın yutkunması ise hoşuna gidiyordu.

O sırada duydukları gürültü ile Furkan gözlerini kapattı. Sinirle ayağa kalkarak açtığı düğmeleri kapattı. Korku dolu gözlerle bakan Ranya’ya baktı.

“Ben hemen bakıp geliyorum. Sen sakın odadan çıkma.”

Ranya, tam Furkan’a bir şey diyecekken Furkan’ın odadan çıkması ile yerine oturdu. Furkan’ı tek yollamak huzursuz etmişti. Terliklerini ayağına geçirerek odadan çıktı. Dikkatli bir şekilde merdivenlerden inerek ışığı yanık olan mutfağa doğru yol aldı. İçerden gelen fısıltılara kulak verse de bir türlü duyamadı. Korku ile kapı ağzına gelip içeriye göz attı. Gördüğü manzara karşısında şok olmuştu.

Müge çok açık bir gecelik giymiş, masanın üzerine oturmuştu. Elinde ki kadeh şişesini habire ağzına götürüyordu. Büyük ihtimal içki olmalıydı. Çünkü sarhoş olmuştu. Yerde ise cam kırıkları vardı. Bardak kırılmışa benziyordu. Ranya kapı ağzından onları izledi. İçinden bir ses sadece dinlemesini söylüyordu.

“Müge hemen kalk ve odana git. Saçmalamayı kes lütfen.”

Müge ise Furkan’ı duymak istemiyordu. Şişeyi kafasına dikerek ağlayarak konuştu.

“Neden anlamıyorsun beni Furkan, seni kıskanıyorum. O kızın senin yanında olmasına tahammül edemiyorum. Senin ona dokunduğunu, öptüğünü düşündükçe kafayı yiyecek gibi oluyorum. Seni çok seviyorum.” Diyerek kollarını Furkan’a dolamak istedi. Furkan geriye adım atarak sinirle Müge’ye çıkıştı.

“Müge elimden kaza çıkmadan odana git. Ben evliyim ve karımı çok seviyorum. Evdeki herkesi başımıza toplamadan yürü hemen.” Dedi ve sinirle elindeki içki şişesi alıp lavaboya döktükten sonra çöpe attı. Arkasını döndüğünde kapı önünde Ranya’yı görünce şok oldu. Gözleri Müge’ye gidip hemen Ranya’yı buldu. Yanlış anlamasından korkmuştu. Açıklama yapmak için ağzını açtığında Ranya’nın konuşması ile sustu.

“Bende seni merak ettim. Ama Müge sarhoş olmuş. Beraber odasına çıkaralım.” Dedi Müge’nin kolundan tutup masadan indirirken. Ranya’yı fark eden Müge hızla kolunu çekti.

“Her şey senin yüzünden, Furkan eninde sonunda seni boşayacak. Bende yerini memnuniyetle alacağım.”

Müge tam yere düşecekken Furkan ve Ranya kolundan tutarak düşmemesini sağladılar. İlk katta ki misafir odasına zorla götürdüler. Tam kapıyı açacakken kapıyı Semiha hanımın açması ile ona baktılar. Semiha hanım kızını görünce şaşkınlıkla ağzını açtı.

“Bu ne hal, ne olmuş buna.”

“Teyze çekil de yatağına yatıralım.” Dedi Furkan sinirle. Sanki teyzesinin haberi yoktu. Ranya ile beraber yatırdıktan sonra teyzesine baktı.

“Gece gece sarhoş olmuş teyze, birde üstüne üstlük bir ton saçmaladı. Bir şey demediysem annemin ve anneannemin hatırına susuyorum. Eğer bir daha yakalarsam asla affetmem.”

Semiha hanım kızının sarhoş haline sinirle baktı. Sarhoş olmasından nefret ediyordu. Özellikle bunu kardeşinin evinde yapmasına ayrı sinir olmuştu. Her şeyi berbat etmiş ve Furkan'a karşı rezil olmuştu.

“Merak etme asla olmayacak. Ben onun adına özür dilerim oğlum.”

Furkan teyzesine bir şey demeden Ranya’nın elinden tutarak odadan çıktılar. Odaya girdiğinde kapıyı kapatıp, giyinme odasına girdi. Eşofmanlarını giyinmiş halde gelerek yatağa girdi. Halen ayakta dikilen Ranya’ya aşkla bakarak yanına çağırdı.

“Bu sefer cidden uykum var. Kendimi aşırı yorgun hissediyorum. Hadi gel.”

Ranya bir şey demeden yatağa gelerek usulca girdi. Furkan karısını tek kolu ile yanına çekerek göğsüne bastırdı. Gözlerini kapatarak uyumaya çalıştı.

“Müge’ye bakma sen, ne dediğini bilmiyor. Saplantılı bir ruh hastası” diyerek fısıldadı.

“Anlıyorum, insanları çözebiliyorum. Ben hukuk fakültesini okudum.” Dedi gülerek.

“Hukuk okuduğunu unutmuştum. İnsanları tanıyabiliyorsun demek.”

“Yani kısmen, annem hasta olduğu için meslek hayatına dahil olmadım. Babamın şirkette çalıştım, orda çok uzmanımdır. Özellikle ihaleler hakkında çok iyiyimdir.” Dedi Ranya gülerek. Kendini anlatmak hoşuna gitmişti.

“Nasıl yani, sen avukatlık okumadın mı? Nasıl ihale alıyorsun.” Dedi hayretle.

“Babamı çok izledim. Aslında şirket işlerinde iyiyim. Ama nedense hukuk okudum. Bende anlamadım hiç bir zaman.” Dedi kıkırdayarak.

“O zaman marifetlerini birde bizim ihale için göster. O ihaleyi almam lazım, ama bir türlü beceremedik.” Dedi keyifle.

“Tamam en kısa zamanda şirketinize gelirim. Bakarım bir dosyalara.” Furkan’a yardım etme düşüncesi hoşuna gitmişti. Başını Furkan’ın göğsüne iyice yaslayarak uyumaya koyuldu.

**

Bugün herkes Atilla’ların evde toplanmıştı. Tayfun’a Alçin’i istemişler, bugün ise kısa bir törenle dini nikah olacaktı. Resmi nikahı ise çoktan kıydırmışlardı. Alçin düğün yapmak istememiş sadece evde kısa bir törenin yapılmasını istemişti. Sonra balayına gidecekler ve Tayfun’un babadan kalma evinde oturacaklardı. Alçin mütevazı ve eski evini çok sevmiş, süsten ve gösterişten uzak olduğu için evini benimsemişti.

Kadınlar büyük odada, erkekler ise salondaydı. Alçin, Tayfun ve şahitler kadınların tarafında dini nikahın kıyılmasını bekliyorlardı. İmam dini nikahı kıydıktan sonra şahitlerle beraber odadan çıktı. Onlarla beraber gitmeyen Tayfun büyük bir mutlulukla Alçin’e baktı. Artık karısı, sevdiği ve helali olmuştu. Saadet hanım torununa gülerek bakıp konuştu.

“Oğul, benim odada senin emanet var. Sen oraya git bakalım.”

Alçin’in yanından ayrılmak istemeyen Tayfun’un huysuzlanarak ayağa kalktı. Anneannesine sert bakışlar göndererek odadan çıktı. Tayfun’un bu haline tüm kadınlar kıkırdamıştı. Saadet hanım gülmesini tutarak ciddileşti. Zeynep’e bakarak konuştu.

“Zeynep kızım, Alçin ablanı odaya götür.” Dedi göz kırparak. Mesajı alan Zeynep gülerek Alçin’in yanına geldi.

“Abla hadi gel gidelim.”

Alçin, ablası Sude’ye korku dolu bakışlarla baktı. Ama ablası oralı dahi değildi. Zeynep'in arkasında sürüklenerek odadan çıktı.

“Alçin beni doğrayacak.” Dedi Sude karnını tutarak. Hamileydi ve doğumu çok yakındı. Rehnüma tebessüm ederek Sude’ye baktı.

“Sana da yeğenine de kıyamaz.” Dedi.

Sude karnını sıvazlayarak tebessüm etti. Rehnüma’nın karnına bakarak konuştu.

“Seninde karnın çıkmaya başlamış. Sana hamilelik yakışacak.” Dedi Sude

“Gerçekten Sude, Rehnüma’ya yakışacak hamilelik. Cinsiyeti sizde öğrendiniz mi? Dedi büyük bir mutlulukla.

“Evet erkek olacak, GİRAY hanedanına veliaht geliyor.” Dedi Remle kucağında kızını oynatırken.

Rehnüma’nın bir oğlu olacağını duyan iki aile çok mutlu olmuşlardı. İlk kez bir oğlanın mutluluğunu yaşayacaklardı.

“Asya doğum yaptı kızı oldu. Sude doğum yapacak. Rehnüma doğum yapacak. Sende elini hızlı tut Ranya, çocuğun bunlara yetişsin. Neyi bekliyorsunuz.” Dedi Saadet hanım çıkışarak.

Ranya yutkunarak başını eğdi. Halen Furkan ile karı koca olamamışlardı. Hep bir aksilik çıkmıştı. Bir bebeğinin olmasını oda istiyordu. Özellikle Furkan’a ve kendisine benzeyen bir bebeği..

“Nasip Saadet teyze, Rabbim ne zaman verirse. Yoksa bizde istiyoruz.” Dedi.

Saadet hanım konuyu fazla eşelemeden konuyu değiştirdi. Bugün sevincine diyecek bir kelime yoktu.

**

“Furkan annenleri neden şoför ile yolladın. Biz neden ayrı gidiyoruz.” Dedi Ranya merakla. Tören bitmiş herkes evlerine dağılıyordu.

“Sürpriz bir yere gidiyoruz.” Dedi yola odaklanarak.

“Bir kaç gün sonra ihale var ve hazırlık yapmamız lazım ama sen sürpriz diyorsun. Bakalım sürpriz ne, merak ettim.” Dedi genç kız.

“Sen arkana yaslan, ben geldiğimiz zaman haber veririm.” Dedi Furkan gülerek.

Ranya tedirgin bir şekilde arkasına yaslanarak Furkan’a baktı. Neler çevirdiğini deli gibi merak ediyordu. Bakışlarını yola çevirerek karanlığa baktı. Gece yolculuk yapmayı çok seviyordu. Bu anın tadını çıkarmalıydı.

Ranya arabanın durması ile gözlerini açtı. Gözlerini ovalayarak dışarıya baktı. Halen karanlık olmasından nerde olduklarını anlayamadı. Meraklı bakışlarını Furkan’a çevirdi. Furkan, Ranya’nın derdini anlayınca tebessüm etti.

“Bolu abanta geldik. Gecikmiş balayımızı yapacağız.”

Ranya heyecanla doğruldu. Balayı deyince kalbi hızlı hızlı atmıştı. Zorla yutkunarak konuştu. Sesinin titremesine mani olamamıştı.

“Şey, nasıl yani, ama iki gün sonra ihale var. Birde benim eşyalarım filan yok.” Dedi şaşkınlıkla.

Furkan gözlerine kadar gülerek konuştu.

“İhale gününe kadar dinleneceğiz. Eşyalarına gelince ben aldım onları” dedi arabadan inerek.

Ranya, arabanın önünden geçen ve kapısını açan Furkan’a hayretle baktı. Her defasında şaşkına uğratabiliyordu. Elini uzatan Furkan’a elini vererek arabadan çıktı. Karanlıktan dolayı fazla göremese de göl olduğunu tahmin ettiği boşluğa baktı. Sonra arkasında ki muhteşem dağ evine...

Furkan, bagajdan valizleri alarak arabayı kilitledi. Ranya’nın önünde yürüyerek dağ evinin önüne geldi. O sırada bir adam gelerek anahtarı vermiş ve ihtiyaçlarının olup olmadığını sordu. Furkan teşekkür ederek, kapıyı açtı. Ranya’nın içeriye girmesini bekledikten sonra içeriye girdi.

Ranya, kapıdan direk girdiği salona merakla baktı. Kenarda yanan şömineyi görünce istem dışı üşümeye başladı. Havalar ısınmaya başlasa da, geceler soğuk oluyordu. Ranya çantasını yere bırakarak şöminenin başına gitti. Yerdeki küçük mindere oturarak ellerini şömineye uzattı. Yanına gelen Furkan'a bakarak tekrar ateşe baktı.

“Biraz üşüdüm.”

Furkan, kenarda duran poları alarak Ranya’nın üzerine örttü. Kendine çekerek göğsüne bastırdı. Boşta kalan eliyle Ranya’nın başörtüsünü çözerek kenara koydu. Saçlarını havalandırıp, burnunu saçlarının arasına koyarak kokuyu içine çekti. Ekmek, su gibi vazgeçilmez olmuştu bu koku, genç adam sevdiği karısının kokusunu alamadan duramıyordu.

Ranya, kendisini Furkan’a teslim ederek, gözlerini kapattı. Kalbi ağzında atıyordu. Bu durum genç kızın hoşuna gidiyordu. Furkan’ın nefesini ve sıcaklığını kulağında hissedince tüm içi gıdıklandı. Kendisini tutmasa güneşi gören kardan adam gibi eriyecekti.

“Sensiz duramıyorum Ranya, bana ne yaptın bilmiyorum ama çok iyi geliyorsun. Seni gerçekten karım olarak görmek istiyorum.”

Ranya, duyduğu sözlerle Furkan’a iyice yaklaştı. Nerdeyse nefes alamayacak haldeydi. Ağzını açsa pat diye düşecek haldeydi. Sessizce fısıldayarak konuştu.

“İlk önce namaz kılmamız lazım.” Dedi utanarak. Furkan tebessüm ederek karısına baktı. Ayağa kalkarak bir hamlede kucağına alarak yatak odasına götürdü.

**

Ranya ve Furkan sabah kahvaltısını göle nazır bir lokanta da yapıyorlardı. İkisi de neşeli ve şen şakraktı. Sanki yeniden doğmuş gibi capcanlılardı. Birbirleri ile tatlı tatlı atışıyorlardı. Keyiflerine ise diyecek bir kelime yoktu. Bu anı bir şeylerin bozmaması için içlerinden dua ediyorlardı.

“Bu sabah çok güzelsin.” Dedi Furkan ağzına peynir atarken.

Ranya kaşlarını çatarak Furkan’a baktı. Hakaret mi, iltifat mı etmişti anlayamamıştı.

“Ne demek önceden çirkin miydim.” Dedi suratını asarak.

Furkan büyük bir keyifle gülerek çayından bir yudum aldı. Karısını sinirlendirmek hoşuna gitmişti.

“Her zaman güzelsin, bugün ayrı güzelsin.”

Ranya, Furkan’ın imalarını anlayarak utançla başını eğdi. Tabağındaki zeytinlerle oynadı. Furkan’ın telefonu çalması ile başını kaldırdı. Furkan telefonu açmadan açıklama yaptı.

“Annem, merak etmiş olabilir.” Dedi ve telefonu açtı.

Efendim annem” Furkan annesinin telaşlı sesini duyunca endişelendi.

“Oğlum, Furkan”

“Anne ne oldu, söylesene çatlatma beni”

“Oğlum, bir kız geldi. Kendisinin Amine olduğunu söylüyor. Ne yapacağımı şaşırdım. Sana haber vermek istedim. Hemen gel ne olur.”

Furkan duyduğu isimle, telefonu düşürmemek için sıkıca tuttu. Gözlerini kapatıp tekrar açtı. Annesinin sesi beyninde büyük bir çığ gibi yayılıyordu. Derin bir nefes alıp verdi.

“Tamam, hemen geliyorum.”



***

Yorum ve votelerinizi bekliyorum. Allah'a emanet olun...

MANKEN-(Hayat Serisi-2)(tamamlandı)(Düzenlenecek) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin