30.bölüm-FİNAL

7.6K 514 113
                                    

Selamun aleyküm, hayırlı cumalar..

Resmen yemedim içmedim uyumadım, sizlere final bölümünü yetiştirmeye çalıştım. İnşallah sizleri memnun edecek bir final yazmışımdır.

Satır arasında lütfen yorumlarınızı ve düşüncelerinizi paylaşmayı unutmayın. Çok merak ediyorum.

Keyifli okumalar...

****

“Ranya... Ranya..”
Genç kadın kulaklarına gelen sesle irkildi. Beyni sesi analiz etmeye çalıştı. Bir türlü algılayamıyordu.
“Ranya uyan.. Ranya..”
Genç kadın kendisine kimin seslendiğini merak etti. Gözlerini zoraki açtı. İlk gördüğü beyaz duvardı. Şaşkınlıkla hafif doğrularak etrafını inceledi. Hastane odasında olduğunu anlayınca, vücudunu inceledi. En son uçurumdan düşmüştü. Elini başına götürdü, bir yarası filan yoktu.
“Ranya kardeşim iyi misin?”
Ranya şaşkınlıkla kardeşine baktı. Rehnüma’nın sapasağlam olduğunu görünce şok oldu. En son telefon konuşmasında Rehnüma’nın öldüğünü duymuştu. Şimdi Rehnüma kanlı canlı karşısında duruyordu.
“Ranya canım kötü rüya mı gördün. Ağlıyordun, ne oldu canım.” Dedi yerinden kalkamıyordu dikişleri yüzünden.
Ranya afallayarak Rehnüma’ya baktı. Halen kendine gelmiş değildi. Elini gözlerine götürdüğünde eline gelen ıslaklıkla iyice şaşırdı. Neler olduğunu halen anlayamamıştı. Şaşkınlıkla ayağa kalkarak Rehnüma’nın yanına geldi. Ellerini tutup sağına soluna baktı.
“Rehnüma iyi misin. Bir şeyin yok değil mi?”
Rehnüma kardeşinin neden böyle davrandığını anlayamamıştı. İki kardeş şaşkın bakışlarla birbirlerini inceliyordu. Bu duruma dayanamayan Rehnüma hafif çıkıştı.
“Ranya iyi misin? Neden garip garip davranıyorsun?” diyerek kollarından tutarak sarstı.
“Rehnüma biz öldük de cennette miyiz?”
Rehnüma kardeşine afallayarak baktı. Sağına soluna bakarak odayı inceledi. Sonra dan ne yaptığını anlayınca başını sallayarak Ranya’ya baktı.
“Ranya beni delirtme. Ne ölmesi, ne cenneti, ikimizde yaşıyoruz. Ben doğumdan çıktım çıkalı sen uyuyorsun. Sen mi doğum yaptın, yoksa ben mi anlamadım?”
Rehnüma son cümlesi ile yüzünü buruşturdu. Büyük bir pot kırmıştı. Kardeşinin üzüldüğünü düşünerek onu teselli etmek için ağzını açacakken Ranya’nın konuşması ile sustu.
“Ne yani seni tekrar ameliyata almadılar mı? Durumun çok vahimdi, sonra beni kaçırdılar. Hatta Haldun kaya kaçırdı. Sonra ben kaçtım, çalılıklara saklandım. Sonra adamlar senin öldüğünü konuştular. Bende arka arka kaçarken uçurumdan düştüm. Hatta sırtım ve başım çok ağrıdı.”
Rehnüma, kardeşinin dediği cümleye takılmadığını anlayınca rahat bir nefes aldı. Ama anlattıklarını ise büyük bir şaşkınlıkla dinledi. Besbelli rüya görmüştü ama bunu yaşamış gibi anlatıyordu.
“Ranya canım benim, sen rüya görmüşsün. Ben doğumdan çıktım ama ameliyata girmedim. Gayet iyiyim ve sen geldiğinden beri buradasın. Ben uyandığımdan beri uyanmadın. Belli ki rüya gördün.” Dedi kardeşini teselli ederken.
“Ama her şey gerçek gibiydi. Yaşadım her olayı, korkuyu, endişeyi hepsini tattım.”
Rehnüma kardeşinin yüzünü okşayarak tebessüm etti.
“Her şey geçti. Kabus görmüşsün. Hem Haldun kaya yakalanalı çok oldu. Bilinçaltına girmiş ki rüya gördün.”
“İlaçlar yüzünden böyle oluyorum. Hep uyuyorum, kendimi boşlukta gibi hissediyorum. Uyuyunca da kabuslar ve rüyalar peşimi bırakmıyor.” Dedi üzülerek.
“Geçecek hepsi, bebeğinin olması için bu tedavi lazım, kötü bir yanı olsa doktor tavsiye etmez. Bak senin de bebeğin olacak. Sende anne olacaksın canım benim.” Diyerek kardeşine sarıldı.
Çocuğu olmayacağı için herkes üzülüyordu. Hatta Ranya ilk duyduğunda Furkan’dan ayrılmaya bile kalkmıştı. Sanki Furkan’ın elinden kıymetli bir eşyasını almış gibi kendisini kötü hissetmişti. Onu o durumdan çıkarmak çok zor olmuştu.
Ranya kendini çekerek kardeşine baktı. Gözlerinde ki yaşı silerek güldü.
“Nerde yeğenim, erkek yeğenim olduğu için kendimi farklı hissediyorum. Uykucu teyzesi ile tanışsın.”
Rehnüma, kardeşinin kendisine gelmesine hatta gülümsemesine bile çok sevinmişti. Oda tebessüm etti.
“Erken doğduğu için küvezde, henüz ben bile görmedim. Oğlumu görmek için yerimde duramıyorum.”
Ranya, kardeşinin heyecanını görünce oda heyecanlandı. Ayağa kalkarak sevinçle şakıdı.
“Ben seni götürürüm. Yürüyebilirsin değil mi?”
Rehnüma sabahtan beri istediği fırsatla karşılaştığı için çok mutlu olmuştu. Atilla’ya demiş ama Atilla kendisine ve dikişlere bir şey olur diyerek götürmek istememişti. Hazır Atilla yokken hemen gidip oğlunu görüp gelebilirdi.
“Lütfen hemen gidelim Ranya, Atilla görürse izin vermez.”
Ranya kardeşine yardım ederek yataktan çıkmasını sağladı. Yavaş yavaş yürüyerek bebek ünitesine geldiler. Hemşirenin yardımı ile büyük camın önüne gelerek hemşirenin dediği bebeğe baktılar. Biraz uzak olduğu için net görünmüyordu. Ranya kardeşinin gözlerini kısarak baktığını görünce hemşireye döndü.
“Kardeşim uzağı fazla göremiyor. İzin verirseniz bebeğin yanına girse, çok mutlu oluruz.”
“Tamam girebilir, lakin anne ve babaya izin veriyoruz. Siz giremezsiniz. Zaten Ömer bebek yarın çıkacak, o zaman görürsünüz.” Dedi.
“Tamam hemşire hanım ben bebeğin babasıyım. Annesi ile içeriye gireriz. Ama yanımızda ablası var oda girebilir mi?”
İki kardeş Atilla’nın sesi ile ona doğru döndüler. Rehnüma kocasını ve kızını görünce mutlulukla tebessüm etti. Hemşire Ayşe Nefise içinde izin verince üçü birlikte içeriye girdiler. Kocasına sokulan Ranya, kocasına sarılıp başını göğsüne dayadı. Halen görmüş olduğu kabusun etkisinden kurtulamamıştı.
“Çok güzeller değil mi? Tablo gibiler”
Ranya kocasının sesi ile bakışlarını Rehnüma, Atilla ve Ayşe Nefise’ye çevirdi. Üçü Ömer bebeği görmesi ile kendilerinden geçmişlerdi. Ranya gördüğü manzara ile gözleri doldu. Kendisi asla bu manzarayı yaşayamayacaktı.
“Evet çok güzeller...” dedi cümlesine devam etmek istemişti. ‘Biz asla yaşayamayacağız. Sen asla baba olamayacaksın. Ben sana bebek veremeyeceğim.’ Demek istemişti. Kocasının suçu var gibi onu üzmek istememişti. Hem bu Allah’tan gelmişti. Sabretmesi lazımdı ama bazen kendini kaybettiği durumlar oluyordu.
“Sabrın sonu selamet, demiş büyükler. Sabredeceğiz ki, bu sınavı başarı ile geçelim. Bak bizimde çocuklarımız olacak. Doktorlar bile şaşıracak sana.” Dedi karısını sıkıca sinesine çekerken. Bir şeyler söylemese de içinden geçirdiğini anlamıştı. Onun üzülmesini asla istemiyordu.
“Keşke senin gibi ali himmet birisi olsam Furkan, inşallah senin dediğin gibi olur.”
“Olacak inşallah, hadi eve gidelim. Sende biraz dinlen, yorulmuşsundur.”
Ranya gülerek kafasını kaldırıp kocasına baktı.  “Geldiğimden beri uyuyormuşum. O yüzden gayet dincim, bence sen yorulmuşsun. İstersen sen git, ben Rehnüma’nın yanında kalayım.”
Furkan pis pis sırıtarak karısına baktı. Küçük burnunu öperek konuştu.
“Bence eve gidelim. Hem kocası geldi, ben seni özledim.”
Ranya saf saf kocasına bakarak kaşlarını kaldırdı. Gülmesindeki ve cümlelerdeki imasını anlamaya çalıştı.
“Daha sabah gördün Furkan ne özlemesi, evde bir şey mi oldu yoksa?” dedi telaşla.
Furkan gözlerini kapatıp sabır diledi. Bugün karısında bir şeyler vardı. Bir türlü onu anlayamıyordu. Yada işine gelmiyordu. Elinden tutarak karısını çekiştirdi.
“Eve gidince anlatırım.” Dedi gülerek.
**
Rehnüma başını oğlundan kaldırıp cama baktı. Ranya ve Furkan’ı göremeyince üzüldü. Büyük ihtimal bebekleri fazla görmek istememişlerdi. Rehnüma içinden kardeşinin de bebeği olması için canı gönülden dua etti.
“Anne, kardeşim çok küçük değil mi? Nasıl nefes alacak?”
Rehnüma, gülerek kocasının kucağında duran kızının yanaklarını sıktı.
“Bebekler ilk doğduklarında küçük olurlar. Sonra hızlıca büyürler, bir bakmışsın kocaman olmuş.”
“Bende doğduğumda böylemiydim anne”
Rehnüma bakışlarını kocasına çevirerek baktı. Kızının doğumunu görmediği için bir an afallamıştı. Atilla hızlıca cevap verdi.
“Evet prenses, sende miniktin. Ama bak kocaman abla oldun.” Dedi kızının başını öperken.
“Evet ben abla oldum. Ömer’in ablası oldum.” Dedi keyifle gülerken.
Atilla, karısına aşkla bakarak yanına geldi. Alnından öptükten sonra iki gözünü öptü.
“Teşekkür ederim bal gözlüm, beni dünyanın en mutlu adamı yaptığın için.”
**
Rehnüma’nın doğumunun ardından üç ay geçmişti. Herkes Ömer bebeğin peşinde pervane olmuştu. Rehnüma’nın oğlunun olması herkese mutluluk getirmişti. Ardından Alçin’inde kızı olmuş, bu mutluluk iki katına çıkmıştı. Ranya nerdeyse her gün Ömer bebeği görmeye Rehnüma’nın yanına gidiyordu. Hemde bu şekilde içindeki anne sevgisini bastırmaya çalışıyordu.
Bugün kocası ile iş adamlarının toplandığı bir yemeğe davetlilerdi. Herkes eşini getireceği için, Furkan’da Ranya’nın hazırlanmasını söylemişti. İlk defa böyle bir davete katılacak olan Ranya heyecan yapmış, imdadına görümcesi Amine yetişmişti. Mağazaları gezerek çok şık elbise almışlardı. Ayakkabı ve çanta alarak eve gelmişlerdi. Amine Ranya’yı hazırlayıp sade ve hafif makyajla yüzünü renklendirmişti.

MANKEN-(Hayat Serisi-2)(tamamlandı)(Düzenlenecek) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin