§Part 23§ - Öylesine-olsun-diye-bölüm.

306 12 1
                                    

Birkaç gün sonra.

Aylardır çok şeyi ihmal etmiştim, çok hem de. Sürekli çikolatalı gevrek yiyip Supernatural izliyordum. Bunalmıştım, sıkılmıştım. Daralmıştım. Neredeyse 1 haftadır 2 saat uyuyup kalkıyor, sonra tekrar yatıyordum. Nevresimlerim her gün değişiyordu ancak banyo yapmaya üşendiğimden 1 gecede kokuyorlardı. Getirilen kahvaltı olduğu gibi geri gidiyordu, arayan, soran yoktu. Gerçi otelin numarasını kimseye vermemiştim. Evet. Hala otelde kalıyordum. Ama koskoca Miami, bir tanecik ev bulunur, değil mi?

Aslınd--

"Dırınt dırınt dırınt.... dırınt dırınt dırınt...."

Supernatural'ı kumandadan durdurup otel telefonuna uzandım. Muhtemelen danışman arıyordu.

"Alo? Bayan Selena ile mi görüşüyorum?" Bir kadın sesiydi bu. Ama danışman sanırım erkekti, Tanrı aşkına kaç yıldır bu ahırdayım ben!

"Evet. Ne var?" dedim çok kısık bir sesle. 

"Telefonunuza bağlanmak isteyen biri var. Kimseyle görüşmeyeceğinizi söylediniz fakat çok ısrarcı. Üstelik adını da vermiyor. Tekrar özür dilerim ama görüşmek ister misiniz? Önemli olabilir."

"Peki. Bağlansın bakalım."

"Seeeğğğllleeeeennnaaaaaağğğğğ!" Çok ince bir kadın sesi, cıyakladı da diyemem resmen anırdı. Telefonu kendimden uzaklaştırıp cıyaklamasının bitmesini bekledim. Daha sonra da "Selena? Selena orda mısın?" tarzı şeyler duyunca tekrar kulağıma tuttum.

"Otel telefonunu nereden öğrendin Tiffany?"

"Benim olduğumu nereden bildin?"

"Çünkü sen tanınmak istemeyince sesini inceltirsin."

"Ah hadi ama!"

"Nasıl buldun dedim!" Ses gelmeyince tekrar söyledim. "Tiffany, telefonu nereden buldun!?"

"Üf tamam, Nick verdi." Birkaç küfür savurup "Yanında mı?" dedim.

"Şey.. açıklayabilirim Sell--"

"Yanında mı?"

"Tamam ama sakin ol tamam mı? Sakin. Nefes al, ver, al , ver."

"TİFFANY!!!"

"Sakin demiştim."

Sinirle telefonu duvara fırlattım. Tiffany'den Nick'le anlaşma ya da onun gibi bir şey yapmasını hiç beklemezdim. Hiç.  

Telefonun parçalanma sesiyle içeri birkaç adam girdi. 

"Hemen toplayın şuraları!"

***

2 ay sonra..

 "Pekala Bayan Lilly. Ben gelebileceğim zamanı size birkaç gün öncesinden haber veririm."

"Tamam Selena'cığım. Gelirken fotoğraf getirmeyi unutma."

"Tamam. Kendinize iyi bakın."

Telefonu kapatıp yavaşça arkama yaslandım. "Nerede kalmıştık?"

 "Jason'un doğum gününü tartışıyorduk. 20. yaş günü. Çok özel olmalı. Öyle tavanda balon, masada pasta değil. Farklı fikirler lazım bize." dedi Eva heyecanla.

"Davetliler?" dedim meraklı meraklı.

"Jason'un tüm ailesi, uzak akrabalar dahil 23 kişi. Kuzenler, yiğenler falan fıstık işte. Arkadaşlardan da tanıdıklarım 42 kişi. Daha da vardır ama bu kadar kişi için büyük bir alan gerek. Yarın Kenn'e soracağım başka tanıdığı var mı diye."

"Yer bulmayı bana bırak. Davetliler sende. Ortam hazırlıkları vb. de benim. Sen herkesi tam saatinde orada bulundursan yeterli."

"Tamam. Şu parti hakkında bir fikrin var mı?"

"Pizza partisi gibi bir şey düşünüyordum ama."

"Nasıl yani?"

"Bayağı işte. Her türden pizzanın olduğu bir parti düşündüm de. Ama vejeteryan pizza şart." dedim, son derece sakin.

"Selly bu harika bir fikir!" diye yerinde zıpladı Eva. "Davetliler buna bayılacak!" diye bir kez daha boynuma atılıp sarıldı. Aynı anda da "Çok teşekkür ederim Selly! Çok teşekkür ederim!" diye söyleniyordu.

"Önemli değil." dedim, "Önemli değil."

 "Tam olarak kaç gün var partiye? Hazırlıklara başlayalım." Masanın üzerine kolumu uzatıp masa takvimimi kendime doğru çektim. Gözlerim 26 Mayıs'taydı. "13 gün var, dedim. "Bugünü saymazsak."

"Tamam. Fikir için teşekkür ederim Selly."

"Önemli değil dedim ya."

"Selly? Senden bir şey isteyebilir miyim?" 

"Tabii,dedim. "Ben senin arkadaşınım.

"Bu kadar davetliyi teker teker arayıp davet etmek zor olacak. Bana birkaç yardımcı bulabilir misin?"

"Tabii ki. Gel, sana sekreterim ve bir arkadaşı yardım etsin. Daha çabuk bitirirsiniz." dedim. Gözlerindeki minnet okunuyordu. "Teşekkür ederim." 

Odamdan çıkıp şirket koridorlarında yürüdük ve sekreterimin odasında durduk. Kapıyı tıklamadan içeri girdim. Sekreterim Selinda, masasında oturmuş telefonla konuşuyordu. Resmi dil kulanmasından önemli olduğunu anlamıştım. Eliyle gel işareti yaptı ve ben de içeri girdim.

Masasının üzerindeki not kağıtlarının birini aldım ve üzerine "Arkadaşım konuyu açıklar. Yardım edeceğini umuyorum." yazdım ve bıraktım. Eva koltuklardan birine tururken o hala konuşuyordu. Bana "Tamam." işareti yaptı ve ben de usul usul çıktım.

Odama geri adımlar atarken odamın kapısının açık olduğunu farkettim. Adımlarım yavaşlarken rüzgar nedeniyla gıcırdayan kapı nedeniyle pencerenin açık olduğunu anladım. Kapıyı itip içeri girdim, görünürde hiçbir şey yoktu. Belki de kendi kendine açılmıştır, diye düşünüp pamuk koltuğuma döndüm.

O sırada bir şey farketmiştim, telefonum ve önemli belgelerimden biri kayıptı!

*

"Tanrı aşkına! Sadece 1 dakikalığına odadan çıktım ve geldim, yok! Nasıl olur, nasıl izin verirsiniz! O belgeler çok önemliydi, üstelik o telefon da özel hayatım demek! Eğer medyaya düşerse mahvolurum! MAH-VO-LU-RUM!

Oda danışmanları ve şirkettekileri azarlamaya devam ederken aralarından birinin telefonu çaldı.

"Ver telefonu."

Gizli numaraydı, ben ise açmayıp, telefonu yere atıp paramparça ettim. Yapabileceklerimin yeni yeni farkına varan süzme salak danışmanlarım korkuyla titrediler ve hazır ol konumuna geçtiler. 

"Mesleğinizi seviyorsanız, o telefonu bulursunuz!" diye bağırdım.

Ses çıkmayınca odama dönüp hızla çantamı aldım ve şirketin çıkış kapısına yöneldim.

Birkaç yürüyen merdiven ve hooop.. aşağıdayım. Dönen kapıdan çıktım ve henüz birkaç adım atmıştım ki, gözlerim yuvalarından fırlayacak gibi oldular. Şaşkınlıktan buz kesilmiştim. Beynim bacaklarıma yürü komutunu veremiyordu.

Arabamın önündeki kişi Caitlin'in ta kendisiydi.

Elinde buruşmuş birkaç kağıt parçası.

Diğerinde de (Kıymetlimisss) telefonum.

Caitlin şaşkınlığımın üzerine kocaman gülümsedi. Ben ise olduğum yerde kalmıştım.

Ne yapmalıydım?

Slow Down [Selena Gomez Fan Fic.]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin