§Part 7§ - "Go Away! Go! Now!"

711 19 3
                                    

(Bu bölüm için önerim; Jordin Sparks - Battlefield. Gerçekten sevdiğim parçalardan biridir. Yanlız sesi çok açmayın. :D Evdekiler uyanmasın. :D

Ortalıkta yumruklar, tekmeler, bir de benim bağırışmalarım dışında birşey yoktu. Kimse takmıyordu. Bahçenin ortasında iki hayvan kavga ediyor, bunlar hiç başlarını döndürüp bakmıyorlar. Araya girmeye çalışıyordum, anında kendimi yerde buluyordum. Adil değildi. Hem de hiç.

Benimle birlikte başka bir kızın bağırışmalarıma ortak olduğunu görünce ona doğru gülümsedim. O ise bana sinirle, daha çok nefretle bakıyor gibiydi. Bakışlarından rahatsız olunca kafamı çevirip çocuklara odaklandım. Kavga etmeye devam ediyorlardı. Biri eline sandalye almış, diğerinde de tepsi var. Yerlerde yatıp yuvarlanıyorlar, biz ise onları ayırmaya çalışıyoruz.

Sonunda Nick'i yakasından tutup kendime çektiğimde Justin de diğer kızın ellerindeydi. Değiş tokuş yapmak istermiş gibi bir bakış attım ama hiç oralı olmadı. Justin Nick'e odaklanmıştı. Bakışlarını ondan çekmiyordu. Nick ise nefes nefeseydi. Yorulmuştu. Bana bakma ihtiyacı bile duymamıştı. 

Sonunda Justin Nick'in üzerinden bakışlarını çekip onu kurtaran kıza doğru baktı.

"Caitlin?" dedi soğuk ve şaşkınca.

"Evet. Benim." 

Bu kısımda Justin'in yakasından tutup kendine çekmişti. Merakıma engel olamamıştım. Onlara doğru yaklaştım.

"Ne yani siz tanışıyor musunuz?" Sesim kısıldı demiştim ya, unutun gitsin.

Kız kafasını şiddetli bir şekilde evet anlamında salladı. Justin'e döndüm. 

"Justin?" 

"Justin?" 

Justiiiiiiiin?" Beni duymamazlıktan geliyordu. En kötüsü; sonunda hep patlaması. 

Kolunu çekiştirdim. "Selena git buradan." dedi sakince. 

"Ne? Neden?" dedim.

"Git buradan! Git! Hemen!" diye bu defa bağırdı. Size patlayacak demiştim.

"Gitmiyorum." dedim ellerimi belime koyarak. 

O sırada Nick'in görüş mesafeme girmesiyle biraz şaşırmıştım. Onu gitti sanıyordum. Justin ile benim kavgama şu Caitlin denilen kız ve Nick hiç karışmamışlardı. Ancak bu kural bozulacağa benziyordu.

Nick sonunda lafa daldı.

"Size tanıştırayım. Caitlin Beadles. Justin'in eski sevgilisi." dedi Justin'e bakarak. Yüzümü çapkın bir gülümseme ele alırken "Eeee? Ne var bunda?" dedim. "Caitlin ile çekilmiş çokça fotoğrafları var." dedi tekrar gözlerini Justin'e doğru devirerek. "Eeee? Yine ne var?" diye hafiften bağırdım. "Hepsi yeni." derken Caitlin'in yüzünün kızardığını dikkatimi çekmişti.  

Justin durmuş, öküz öküz kızın gözlerine bakıyordu. Nasıl baktığını merak ediyordum. O başka bir kız ve.. ben korkuyorum. Dağılmaktan. Yanlız kalmaktan.

"Ne demek şimdi bu!?" dedim Justin'in yüzüne doğru. Ellerim hemen yanımda duran sürtüğe kenetlenmek için hazırdı bile. O boş kafasını yerdeki taşlara vura vura dağıtmak istiyordum. Ha, şimdi kızda ne suç var? İlk önce sıra Justin'de. Sonra tabii bende. Yine dağılacağım. Yine yanlız kalacağım. Yine delireceğim. Yine.. Bir dakika. Nick yalan söylüyorsa? 

Cevap vermesine fırsat vermeden Nick'in bileğinden tutup Justin'e gelmemesini söyledim. "Onları görmek istiyorum." Çapkın bir gülümseme takınıp "İşte böyle bebeğim." dedi ve bu sefer beni bileğimden o çekiştirip kafeden dışarı sürükledi. Arka kapıdan çıkma ihtiyacı duymuştuk. Çünkü bizi görürlerse ne olurdu, bilemiyorum.

*

Arka sokaklardan birinde durmuş, Nick'in İphone'undaki resimleri bulmasını bekliyorduk. Sonunda "Buldum." diye cırladı. 

Size nasıl anlatsam bilemiyorum. Onlar.. inanamıyorum. Justin'in yeni saç stili. Yani yeni. Tanrım. Yani ne desem bilemiyordum. Nasıl.. anlatacağımı bilemiyorum. İğrenç. Tiksinç. Kör olsaydım da görmedeydim. Korkunç... Ve.. Gerisi boşluk.

*

Gözlerimi yavaşça araladım. Aynı anda bir çift kahverengi gözle karşılaşmam bir oldu. "Nick?" 

Yattığım yatağın yanında duran komidinin üstünden sürahiye su doldurup elime tutuşturdu. "İyi misin?" Başımı iki yöne salladım. "Değilim. Bunlar hiç adil değil. Sen birini hiç yastığa gömülüp saatlerce ağlayacak kadar sevdin mi?" dediğimde gözümden düşen yaş, hala içemediğim suyun içine girip o meşhur 'şıp' sesini çıkarmştı.

"Böyle şeylerle moralini bozma. Ben hep yanındayım. Beni ne zaman istersen. Daima." dedi. Şu an onu sevgili değil, abim olarak beynime kazımıştım. Fena fikir değildi aslında.

Kendime şöyle bir baktım. Berbattım. Dünyaya geri dönmem gerekiyordu. Aşk dünyadaki tek duygu değildi. Ama bunu kabul etmek zaman istiyordu. Kabullendikten sonra da pişman oluyorsunuz. Çünkü aşk olması gereken tek duygu. Ama içler acısı olan tarafı; kurallar çiğnenmek içindir.

Daha da berbat olan, aynı şekilde komidinin üstünde duran gazeteydi. Ben ve Justin. Flaş. Ne güzel. Ne güzel.

Kapının gıcırtısıyla görmeği umduğum şeyi görmemek için gözümü parmaklarımla kapadım. 

"Defol buradan! Defol seni pislik! Benim yanımda yerin yok senin!" 

"Efendim? Çöplerini almak için gelmiştim." dedi giderek kısılan bir ses. Derin bir 'oh' çekip yastığıma rahat olduğumu belli eder gibi yaslandım. Hizmetli önünde süründürdüğü arabayı inleyerek içeri soktu.Hizmetlinin hemen arkasından, o şerefsiz belirdi. Herşeyin bir rüya olması için Tanrı'ya yalvarmaya başlamıştım artık. 

Gözlerinden pişmanlık okunsa da artık çok geçti. Çok geç..

----

Şebek Nison geri döndü. :D Umarım beğenmişsinizdir. Benim için fikirleriniz ve eleştirileriniz çok çok önemli. Okumayı sevdiğim kadar yazmada başarılı olduğumu düşünmüyorum. Bu yüzden düzeltmem gereken kısımlar mutlaka var, bu konuda da bana yardımcı olacağınızın hayalini kuruyorum. Hayaller gerçekleştirilmek içindir, sadaka dilenmiyorum; Lütfen yane. :D Her neyse, ne dediğimi umarım anlamışsınızdır. Hepinizi yüzünüzden gözünüzden öpüyorum. ♥

Slow Down [Selena Gomez Fan Fic.]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin