§Part 25§ - Big Secret

206 10 2
                                    

3 gün sonra...

"Ah Selena! Benimle olan ilişkini tamamen bitirdin sanmıştım." Tiffany, büyük bir umutla telefonu tutuyordu, biliyordum. Birazdan heyecanı sönecekti.

"Bitirmiştim zaten."

Telefondan bir süre ses gelmedi. "Neden aradın o zaman? Vicdan azabı çektirmek için mi?"

"Hayır. Uzun konu, boşver."

"Pekala. Selena? Vaktin var mı?"

"Neden sordun?"

"Sana bir şey anlatmam gerekiyor. Telefonda olmaz. Oraya geleceğim."

"İstersen ben geleyim? İşlerim de bitti zaten. 2 gün tatilim var."

"Tamam. Akşam yemeğine bekliyorum."

Telefonu kapattıktan sonra derin bir iç geçirdim. Hayatımı eski güzel günlerime çevirmeliydim. Şimdilik bunu nasıl yapacağım hakkında ufak tefek fikirlerim vardı ama bunların yeteceğini düşünmüyordum. Fikirlerim ise sevdiklerimi aramak, şehir şehir gezmek ve geçmişi unutmaktı. En son söylediğim ise içinden en zoru bence.

Çantamı toparlayıp odama çıktım. Bir valiz hazırlamalıydım. Hazırladım da. İşim bittiğinde de üzerime beyaz bir kot pantolon, üstüme de siyah bir bluz giyip deri ceketimi sırtıma geçirdim. Küçük valizimle birlikte çantamı da alıp aşağı indim.

Tam kapıdan çıkıyordum ki, yerdeki siyah zarflı mektubu farkettim. Hayran mektupları genelde 1 hafta biriktirilip toptan verilirdi ama kapının altından atanlar da vardı. Mektubu çantama atıp kendimi de dışarı attım.

Hava harikaydı, Miami'den birkaç saatlik ayrılacak olmama rağmen acayip üzgün hissediyordum kendimi.

Sonrası ise havaalanı, bilet, koltuklar, iniş ve Tiffany'nin beni karşılamasıydı.

New Jersey'in havası bile farklı.

İnsana daha bir huzur veriyor.

İlk defa nefes alıyormuş gibi içinize çekiyorsunuz havayı.

Süper bir his.

Tiffany bana sarıldı, ben ona sarıldım. Biraz sohbet edip taksiye bindik.

"Eee, Usher'la durum nasıl?"

"Biz.. ayrıldık."

"Nasıl yani!? Çabuk anlat, çabuk çabuk."

"Yaa.. işte.. birbirimize pek uygun olmadığımızı anladım..."

"Nasıl anladın, orasını anlat." Çok heyecanlıydım, Tiffany'nin kalbini nasıl bu kadar kırabildi, diye düşünüyordum. Çünkü bahsederken bile bembeyaz olmuştu.

"Biz.. sözlenmiştik."

"Nasıl bana söylemezsin!"

"Küstük." dedi başını öne eğerek. Bende utanmıştım.

"Tamam, devam et."

"Sonra.. evlenme tarihini felan da kararlaştırdık. İkimiz birlikte Los Angeles'a gidecektik. Yolculuktan bir gün önce..." Burada derin bir nefes almış, uzun süre konuşmamıştı.

"Evet?"

"Yolculuktan bir gün önce striptize gitmiş. Ama unuttum gitti, öğrendiğine göre bir daha bahsetmeyelim lütfen."

Daha sormam gereken milyonlarca soru olmasına rağmen boşverdim, arkadaşımın duyguları söz konusu çünkü.

Bu sırada eve gelmiştik. Ben önden giderken Tiffany ücreti ödemiş, ardından anahtarla kapıyı açmıştı.

"Ah Tiff! Ne gerek vardı bunlara!"

Salondaki koca masanın üstü tamamen en sevdiğim yemeklerle doluydu. Anlaşılan bugün ziyafet vardı. Orada öyle demiştim ama bu ziyafete gerçekten ihtiyacım vardı.

Oturduk, yemeğimizi yedik. Ardından birbirimize oje yaptık. Saçlarımızı yıkadık, dergilere baktık, pijama giyip saçımıza havlu sardık. En son sıra geldi yüz bakımına.

"Selena! Miami'de satılan rujlardan sende var mı?"

"Çantamda. Al."

Tiffany koşarak misafir odasına gitti, ben ise hala yüzüme krem sürüyordum. Sürdüm, sürdüm, sürdüm. Tiffany hala gelmemişti.

"Tiffany! Ne oldu!?"

"Yok bir şey! Ama buna bakman gerek!"

"Geliyorum!"

Geldiğimde Tiffany yatağın üzerine oturmuş, elinde bir kağıtla duruyordu. Yatağın üzerindeki siyah zarfı görünce neye baktığını anladım. Hayran mektupları işte.

"Sabah çıkarken kapının önünde buldum. Bir hayran mektubu."

"Pek hayran mektubuna benzemiyor."

"Ne demek bu?"

"Hayran mektubu değil demek."

"Bakayım."

Mektubu elime aldığımda, kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu, nefes alamıyordum. Gözlerim hareket ettikçe kalbim sıkışıyordu, gözyaşlarıma engel olamıyordum, zaman durmuştu benim için.

Bir insan bu kadar mı acıya mahkum olur?

Bu kadar mı sırlarla içli dışlı yaşar?

Bu kadar mı şanssızdır bir insan?

Bu kadar iyi kötüyle bağlıdır?

O sırada Tiffany'nin sarf ettiği sözcükler bile teselli edemezdi beni. 

Bu, Caitlin'in gönderdiği bir mektuptu.

Bir itiraf mektubu.

Hiç okumasaydım, dediğim bir mektup.

Bir mektup.

---

Selam arkadaşlar!

Bu bölüm geçiş bölümü.

Onun için pek de dolu dolu değil.

Ama önümüzdeki bölüm...

Felaket.

Caitlin'in mektubu + Caitlin'le telefon konuşması + Öpüşmeler, sarılmalar...

Biraz ipucu benden size.

Yoorumları ve oyları unutmayın.

LOVE!

Slow Down [Selena Gomez Fan Fic.]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin