BÖLÜM 24 : GERİ DÖNÜŞ

9.5K 472 31
                                    

Telefon ısrarlı bir şekilde çalınca, mecburen açmak zorunda kaldı Mert. Arayan ağabeyi Semihti.

''Ahh...çok özür dilerim abi, ben tamamen unutmuştum toplantıyı. Tamam eğer bana 2 saat verebilirsen ben orada olurum, sadece bana biraz zaman ver, görüşmeyi 1,5 saat sonrasına ertele istersen, bak abi şuan sana nerede olduğumu söyleyemem ama, geldiğimde her şeyi anlatacağım merak etme, tamam abi, görüşürüz, ben hemen yola çıkıyorum.''

---Zeynep, hazırlan yola çıkmamız lazım, toplantım var, bizim ve şirket için çok çok önemli.

---Döndüğümüzde ne olacak, diye sordu Zeynep kafasındaki soru işaretlerini kaldırmak için.

---Bir şey olacağı yok güzelim, biz karı kocayız ve sen hala benim karımsın. Bu saatten sonra aramızda olanları görmezden gelemeyiz, artık sadece önümüze bakacağız,her şey çok güzel olacak bizim için.

Hava alanına geldiklerinden beri ihtiyaç duymayana kadar konuşmamışlardı, Uçağa bindikleri andan itibaren ise Mert neredeyse bütün yolculuk boyunca Zeynep'ten evliliklerine bir şans vermesini ve evlilikleriyle ilgili kendisinin gerekli açıklamaları yapmadan kimseye bir şey söylememesini istemişti.

Ama Zeynep de çok inatçıydı, her şeyi Hakan'ın ilk önce kendisinden öğrenmesini istiyordu, ama Mert, ''senin onunla yalnız görüşmene asla izin vermem, bu mümkün değil, unut bunu.'' diyerek o da bu konuda nasıl ısrarcı olduğunu göstermişti.

---Bak, Zeynep, önümüzde ki saatler özellikle ilk saatler çok kritik, çok önemli bir toplantımız var ailemiz bizim ve şirketimiz için, Avrupa'ya açılma konusunda verdiğimiz mücadeleyi sen de biliyorsun, neredeyse sonuna gelmişken bu haberi ne kadar ağırdan alıp ve usulünce anlatırsak o kadar iyi olur hepimiz için, haa... ama hala Hakanla yalnız görüşmene karşıyım, onun vereceği tepkiyi kestiremediğim için seni onunla yalnız bırakmamı isteme benden, şimdi seni evine, seninkilerin yanına bırakayım, istersen onlar da seni merak etmişlerdir, daha sonra seninle bir saat sonra benim ofisimde görüşürüz senin için de uygunsa,''

---Neden senin ofisinde kendi odama gitmeden senin odana direk gitmem daha dikkat çekmez mi?

---Lütfen, dediğimi yap Zeynom, bu önümüzdeki birkaç saat çok önemli, bunu daha kaç kere söylemeliyim, bak bu konuda çok ciddiyim, şu toplantıyı atlatalım, akşam herkesi toplayıp açıklayacağım, senden sadece biraz zaman istiyorum, en azından önümüzdeki bir kaç saat için, lütfen bana güven tamam mı canım.'' derken bütün içtenliği ve samimiyeti ile arabadan inmeden Zeynep'i tekrar sardı sımsıkı kollarında ve gözlerinin içine bakıp, '' seni çok seviyorum Zeynep, sen bunun farkında değil gibisin ama sana bunu ispat edeceğim sadece bize ve bana bir şans ver dedi belki uçaktan beri kırkıncı kez,Zeynep de en sonunda neye tamam dediğini kestiremeden , tamam anladım demek zorunda kaldı.

Mert inmeden sımsıkı tuttu genç kızı omuzlarından bedenini iyice yaslayıp, usulca öptü genç kadını dudaklarından bu arzulu öpüşme içlerinin erimesine kan akışının daha da hızlanmasına engel olamadı bu öpücük ve Zeynep de araladı dudaklarını, genç adamın dili Zeynep i keşfe çıktı ama keşif çok kısa sürdü, önlerinde ki zaman çok kritikti.

Bu küçük ama tutkulu öpücükten sonra , Zeynep,Ankara Balgat'ta ki anneannesi ve dedisinin yanına gitti,her şeyi açıklamayı çok istedi onlara ama anlatamadı, ne diyecekti ki, ben sevdiğim adamla evlendim mi, ya evet sonra öğrendim ki o yalancıymış sevdiğim adamın kardeşiymiş, evet ben ondan hoşlanıyorum mu, ooofff... çok karmaşık daha ben bile nasıl bir evlilik yaptığımı bilmiyorum, onları neden telaşlandırıp üzeyim ki, ne kadar düşünsem , yok bu işin içinden çıkılacak gibi değil bu durum, en iyisi Mert in dediği gibi biraz zaman vermek, ayrıca fazla vaktim yok üzerimi değiştirip, duş alıp çıkmak zorundayım,

---Ben geldim dede, anneanne , nasıl özlemişim sizi,kusuruma bakmadınız değil mi? Çok ani oldu bu seyahat, Hakan, yani Mert , ahh yani patronlarım Avrupa'ya açılacakları için tüm temasları orada netleştirdik. vs.

---Ahhh kızım bir dur otomatiğe bağladın yine, dur bir bakim sen nasıl da zayıfladın böyle, yüzün gözün çökmüş, tabii bilmediğin memlekette ne yiyeceksin ki, dur aç mısın ne hazırlayayım sana en sevdiğin yemekleri yapacağım sana, keşke gelmeden arasaydın be kızım çok dan hazırlardım ben sana,

---dur hanım dur asıl otomatiğe sen bağladın bırak da bir nefes alsın güzel torunum,

Dedemin bana sarılışı o her zaman traş sonrası sürdüğü tütün kolonyası miss gibi çektim içime, ben nasıl olanları anlatıp üzerim ki bu hayatımın iki yarım parçasını, hayatta kalan son dayanağım onlar diye geçirdi içinden Zeynep.

---Şimdi sizden müsade isteyerek ayrılmak zorundayım, duş alıp hemen çıkmam lazım ofis te büyük bir toplantı var bunu kaçıramam, ama akşama geldiğimde o güzel ellerinden söz verdiğin ziyafeti istiyorum anneannecim tamam mı, diyerek sevgiyle kucakladı, ikisini de.

Hemen odasına koşup hazırlanmaya başladı.

Bir saat su gibi akıp gitmişti, Mert onu tekrar evden alıp ofise götürmek için çoktan gelmişti.

-- Merhaba canım, nasılsın, seninkilerle sorun çıktı mı ? ya da bir şey söyledin mi?

--Heyy dur yavaş ol sırayla gidersek, önce teşekkürler ama iyi hissetmiyorum kendimi, evet iyi karşıladılar ama hayır hiç bir şey anlatamadım, Ya nasıl anlatabilirim benim bile aklımı karıştıran bir evlilik , ne diyeceğim onlara sevdiğim adamla, yok o değil onun ikiz kardeşiyle evlendim farkında olmayarak, bana yalan söyledi vs. sanırım onlara bu şekilde anlatmam kimsenin hoşuna gitmez , hele ki onların yaşı da malum , yani hayır söyleyemedim, nasıl söyleyebilirim ki, ama böyle bir şey de saklanmaz biliyorsun .

---Evet Zeynep, çok doğru yapmışsın, ben de söylememeni umuyordum, sanırım onlara öncelikle kendimi tanıtmalıyım, daha sonra beni tanıyınca anlatabiliriz durumu usulüne göre.

---Benim toplantıya katılmam gerek, biter bitmez yanındayım, lütfen kimseye görünme ve kimseye bir şey söyleme, tamam mı canım.

---Bunu daha kaç defa söyleyeceksin merak ediyorum, dedi Zeynep, gülerek.

--Haklısın Zeynep, derken Mert de gülmeye başladı, ama bana böyle sevimli ve seksi gülersen ben gidemeyiz ki diyerek son kez takıldı Zeynep 'e.

---Sen gelene kadar ofisinde ne yapacağım ben söyler misin? Acaba çocukluğumdaki gibi sek sek mi oynasam,

---Seni sek sek oynarken görmek benim için büyük bir zevk olurdu inan, ama sana sekreterinden sana gelen mesajları buraya getirmesini isteyebilirsin, ama senin burada olduğunu kimseye söylememesi için onu sıkı sıkı tembih etmelisin,

Ofis binalarına geldiklerin de dikkat çekmeme için arka çıkış kapısını kullandılar girerken, toplantıya sadece dakikalar kalmıştı, Zeynep'i ofisine bırakıp, Yasin bey ve kızı Alin'i de alıp toplantı odasına geçtiler.Toplantıları hiç de umdukları gibi olumlu geçmemişti, O günlerde gazete manşetlerinde ağabeyi Semih 'in evlenebilmek için karısını nasıl kaçırdığı ve şantaj yaptığı yazıyordu, Aslında tam olarak doğru sayılmasa da yalan da değildi.Ama aile ve medya da olay yeteri kadar etkisini göstermişti.

Söyler misin Yasin amca, benden ne yapmamı istiyorsun, ben bunu nasıl durdurabilirim, yarın bir tezkip yalanlama yayınlatırım, gazeteyi dava ederim gerekirse ama,Avrupa da kraliyet aileleri bile bu tür magazin haberlerinin önüne geçemezken ben nasıl durdurabilirim, yarın başka bir şey yazacaklar.

---Mert, haklı baba, diyerek araya girdi Alin.

---Bu zamana kadar hep bir mazaret buldunuz Mert, Ama sen ve kardeşlerin biraz daha dikkatli davransanız, bu olaylar bu kadar büyüyüp, gazetelere düşmezdi, biz sizinle ismimizi markamızı birleştiriyoruz, bu tür haberler iki tarafa da zarar verir.

---Ama sen de biliyorsun reklamın iyisi kötüsü olmaz, derken Hakan sert bir şekilde toplantı odasına girdi , öfkesinden kapıdaki camlar sarsıldı.Sesi çok sert ve kızgın bir şekilde oda da yankılanırken, Hakan'ın peşinden Zeynep de girdi odaya koşarak.

Hakan hızla Mert'in üzerine doğru yürürken bir yandan da gür sesiyle bağırıyordu

'' sen... sen nasıl yaparsın böyle bir şeyi...''

Gönül Hırsızı  AŞK-I CEHENNEM...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin