Gönül Hırsızı AŞK-I CEHENNEM...

Adsız Bölüm 40

Zahide hanım bile böyle bir soru beklemiyordu, ama söz konusu Mert olunca, evet böyle bir soru ile karşılaşma ihtimali bir hayli yüksekti, Hakan olsaydı asla böyle bir konu açılmazdı bile, çünkü şimdiye kadar medya da internette Hakan ile ilgili en ufak bir çapkınlık veya gece gezmesi ile ilgili bir haber çıkmamıştı, yada yapıldıysa da bu çıkan haberler Mert olarak yansıdı, çünkü onlar ikizlerdi, bir birlerine tıpatıp benzerlerdi, sadece aileye çok yakın olanalar anlardı, çalışanların bile çoğu zaman zaman karıştırıştır onları.

Mert için çok beklenmedik bir soru değildi, hangi anne baba olsa böyle bir soruyu sorardı, bu yüzden hazırlıklıydı, yapacağı savunma belliydi , tabii bu soru onun için basitti bu yüzden kendinde emin bir şekilde önce Yasin dedesine bakıp gözleriyle onay aldıktan sonra sözü alarak,

'' Haklısınız hakkımda bu zamana kadar bir çok haber yapılmıştır, bir çoğu gerçekten yalan yanlış uydurmalar, yakıştırmalar benim dışımda gerçekleşen şeyler ,evet doğru olan haberler de olmuştur ama medyada olduğu kadar değil bana inanın. Ayrıca bakın bu sözlerim size basma kalıp laflar gibi gelebilir ama yürekten söylüyorum ben o zamana kadar Zeynep ile hiç karşılaşmamıştım zaten onu gördüğüm ilk andan itibaren bu kız benim cehennemim ve ben onun ateşinde yanmalıyım dedim ve onu kalbimde hissetim.

Biz de bir sınavdır bu aslında sınav da değil güçlü bir his diyelim çok güçlü, bakın dedi sevgili dedem ve Zahide annem de ilk tanıştıkları andan itibaren bu ateşi hissetmişler ve 50 yılı aşmış çok mutlu bir beraberlikleri var, ben de Zeynep i ilk gördüğüm andan beri aynı duyguları hissediyorum, o benim uğruna yaşayacağım , nefes alacağım, savaşacağım tek kadın, onu mutlu edeceğimden hiç şüpheniz olmasın, yeter ki bana bir şans verin , sizden tek isteğim. '' dedikten sonra kendini yeterince ifade edip edemediğinin endişesini üzerinden atmak için baba annesi ve dedesinin gözlerine baktı, onlarda mutlu bir şekilde kafa salladılar onu onaylar gibi.

Mert' in konuşmasından en hoşnut olan ise Zahide hanımdı, büyük uğraşlarla yetiştirdiği bu delikanlı onu hayli zorlamıştı, dört kardeş içinden , en kıpır kıpır olanı, en haylazı olayların içinde sürekli adı geçendi, Hakan 'ın akıllı uslu halleri okların hep ona yönelmesine sebepti. Olabilecek her durumda adı geçen mutlaka Mert olurdu. Hakan 'ın yaptıkları ise asla göze batmazdı, mesela gittikleri okul pikniğinde Mert'in o yaşlarda okulda en anlaşamadığı kız Buseydi, bu yüzden Hakan Mert 'e destek olmak için okul pikniğinde, Busenin beslenme çantasına bahçede yakaladığı küçük bir kurbağa koymuştu, zavallı kız, korkudan aklını yitirecekti resmen. Mert, o ara ne diller dökmüştü ne yeminler etmişti kendisinin olanlarla hiçbir ilgisinin olmadığına, ama kimse ona yine inanmadı. O ise Hakan' ın yaptığını hemen anlardı onun gözlerine bakınca , bir birlerinin gözlerine bakınca ne olup bittiğini hemen anlarlardı ama asla bir birlerini ispiyonlamadılar birbirlerine o ara daha çok bağlılardı, ama bir zaman sonra bu da değişti elbet , ama okulda da evde adı çıkmıştı bir kere nerede bir haylazlık bir yaramazlık olsa herkes kesin Mert' dir , gözüyle baktığından Hakan akıllarının ucundan bile geçmezdi.

Ah anılar diye geçirdi içinden, Zahide hanım, '' Mehmet bey , torunum medyada veya dışarıda tanındığı gibi değil ailesine ve bize kardeşlerine çok bağlıdır, ve fazlasıyla sorumluluk sahibi bir gençtir, eminim sizde gençlere bir şans verirseniz, kendisini de yakından tanıdıkça çok seveceksiniz eminim.''

Mehmet bey, sözü almak da aceleci davranmamak için bir süre konuşulanları dinledi,

'' Evet Mert seni dinledim, akıllı sağduyulu bir çocuğa benziyorsun ama bir de anneannesine sormak lazım değil mi hanım sen ne düşünüyorsun bu gencin sözlerine, biz evlenirken hiç öyle cehennem falan yanmak istiyorum diye düşünmedik değil mi hanım. ama itiraf edeyim bu çocuğun içinde farklı bir enerji var insanı çeken. Gerçi bizim kız bu kadar güvenmese sevmese seni bizim karşımıza çıkarmaz ama ne yalan söyleyeyim, ünün almış başını gidiyor evladım ''