Bölüm 33

6.9K 276 14
                                    

''Bilmiyorum, emin değilim.'' Zeynep o an gerçekten ne diyeceğini bilemedi, belki yüzlerin görse , bakışlarından ve mimiklerinden ayırt edebilirdi kimin kim olduğunu. Ama yüzlerini görmeden böyle bir ayrımı yapabilmesi için yüzde elli şansı vardı.Peki Mert de kulağının arkasını şu şekilde kaşınıp durur mu?

"Evet, bazen bunu yaptığını görüyorum, aslında tuhaf olanı ise şu ,bazen bende aynı şeyi yapıyorum. ''

''İşte bu cehennemi yaşayan ailemizdeki erkekler bunu yapıyorlar, ama ellerinde olmadan içten gelen bir hisle bu şekilde davranıyorlar. Ve ailemize giren bazı gelinlerde de aynı davranışı gördük. '' dedi gülerek, ki çok emindi Zeynep'in de aynı duyguları yaşayıp, hissettiğinden.

'' Daha önce bunu ilk hisseden eşimdi, sonra Semih te ve şimdi de Mert de , aynı durumlar oldu. '' dedi, Zahide hanım.

''Bütün bu olanların cehennemle ilgisi olup olmadığına inanmak, yada inanmamak bu senin kararın, senin bileceğin bir şey, burada hiç kimse sana inanman için baskı yapmaz, böyle şeylere zaten hiç kimseyi zorla inandıramazsın. ''

Zeynep, bu konunun üzerine fazla gitmek istemedi, bu yüzden gereksiz sorular sormaktan kaçındı. Zahide annenin eşi Mehmet dede, kendisi için hazırlanan yiyeceklerle bizzat kendisi ilgilenmiş, sunumu da kendi elleriyle yapmıştı. Mehmet amcayı mutfakla bu kadar ilgili olduğunu görünce Mert'in mutfak taki becerilerini kimden aldığı belli oluyordu. Mehmet dede Zeynep'i görür görmez samimiyetle ilgilenmiş kucaklamış ve yanaklarından öpmüştü.Zeynep elini öpmek istesede öptürmemişti, ilerleyen yaşına rağmen ben yaşlı değilim deyip öptürtmemişti elini Zeynep'e.

Zeynep için başka birine dede demek oldukça garip gelmişti, hiç baskasina dede diyebileceği bir akrabası olmamıştı, anne ve babası da tek çocuklardı, onları kaybettiğinde geriye anneannesi ve dedesinden başka kimse kalmamıştı.

Masada kadınlar bol dedikodulu , kahkahalar içinde tam bir kadın muhabbeti havasında sohbetler yapınca saati unutmuşlardı sanki.  Zeynep bugün, buraya gelirken o kadar gerilmişti ki, arabadan ilk indiğinde ellerini nereye koyacağını bile bilemiyordu , ama şimdi bütün o gereksiz gerginlik kalkmıştı üzerinden. Bu sohbetin bu kadar sıcak , içten ve neşeli bir şekilde geçeceğini hayal bile edemezdi, bir ara işe geri dönmesi gerektiğini söyleyip kalkmak istese de diğer iki kadın sohbetin en güzel yerinde kalkıp giderse kendilerine karşı ayıp etmiş olacağı yönde konuşmalar yapınca Zeynep çaresiz kalkamamıştı, bir ara Duygu '' merak etme ben senin için patronundan izin aldım '' dedi gülümseyerek, Zeynep bunun şaka olduğunu düşünsede daha sonraki konuşmalardan bunun hiç de şaka olmadığını anlıyordu.

Akşama doğru ailenin diğer üyeleri de gelmeye başladı.  Semih herkese selam verip, hemen karısının yanına oturdu, İkisinin Duygu ve Semih in gözleri birbirlerine bakarken ışıl ışıldı, birbirlerine aşkla baktıkları o kadar belliydi ki.

Masaya gelen Mehmet dede bile Zahide annenin yanında oturuyordu,sadece oturmakla kalmadı, onun ellerini tutup, Zahide anneyi gülümsetecek şeylerde söylüyordu kadının kulağına. Zeynep, o anda Mert'in geldiğini hissediyordu, içinden Zahide anne bunu hissettiğimi bilse cehenneme bağlar  şimdi diye düşündü içinden gülürek.

Mert, karısının yanına gelince ilk olarak Zeynepin boynuna bir öpücük kondurdu, '' nasıl geçti günün ?''diye sordu Mert Zeynep'in yanına otururken.

''Harika geçti ''derken, başını yanında oturan Mertin omzuna yaslamıştı. '' Hatta harikadan bile daha iyi ''dedi Zeynep.

Masada oturan üç çift yaklaşık bir saat kadar daha oturup sohbet etmişlerdi, artık hava iyice kararmaya başlayınca Mert, karısıyla özlem gidermek için yanıp tutuştuğundan , '' hava esmeye başladı içeri mi girsek ?''diye söze girerek ayaklanmaya başladı, onun ayaklanmasıyla masadaki grupda yerlerinden hareketlenmeye başladı. Mert, usulca Zeynepin kulağına eğilip oda mı görmek istermisin?'' dedi.

Zeynep şaşırarak bakınca ''tabii ki burada yaşamıyor olabilirim, ama Zahide annem burada bir odamın olmasının hala bu evde bir yerim olduğunun göstergesi olduğunu söyledi ve istediğim zaman gelebileceğimi , aslında en baştan çok karşı çıkmıştı ayrı evde kalmama, çok zor oldu inan onu ikna edebilmek için o kadar çok uğraştım ki, hatta burada bile eve her gün başka kızlarla gelmeye başladım, ahh.. afedersin öyle öylemek istemedim, sakın yanlış anlama, burada özel hissettiğim ilk kadın sensin, ve senden önce de böyle bir şey yaşamadım, buraya gelenler sadece sıradan kızlardı, onlarla aramda hiçbir şey geçmedi, sana yemin ederim,ne olur aklından başka bir şey geçirme, bu yaptıklarımı savunmuyorum, ama Zahide annemi ikna etmemin başka yolu yoktu, '' Mert bir an durakladı Zeynepin suratının asıldığını görünce ona ne kadar dil dökse boş olduğunu hissedince ellerini avuçlarının içine aldı usulca öptü.

'' Lütfen Zeynep, senden sadece bana inanmanı istiyorum, bu saatten sonra zaten senden başkasını gözüm görmez, sen benim hayatımın ışığı , yıldızımsın, sensiz kaybolurum, inan bana ne olur, ben sana asla yalan söylemeyeceğim, evet eskiden, farklı bir hayatım vardı, ama artık sen varsın, senin varlığın beni aile kurmaya hatta baba olmaya yüreklendiriyor, eskiden olsa bunu asla istemez kattiyen düşünemezdim bile, ama artık bunu seninle istiyorum, sadece seninle, zamanla bunu göreceksin.'' Zeynep duyduğu sözlerden sonra kalbinden Mertin kalbine giden bir bağ hissetti, Merti anlıyordu, ama hala onu tam olarak tanıyamadığını düşünüyordu, acaba daha sonradan değişirse, ya bambaşka biri olursa diye aklında sayısız sorular vardı, ama içinden hissediyordu, kalbi aklı bütün benliği bu adamı istiyordu, bunu inkar edemezdi''.

Zeynep, '' Tamam Mert, anlıyorum, seni, ama ben hala seni tam olarak tanımadığımı düşünüyorum, bu yüzden birbirimize zaman verme taraftarıyım, herşeyi zamana bırakalım, aslında ben de seninle şu evlilik , düğün meselesini konuşacaktım, benim haricimde herkes bu konuda çok heyecanlı, ama ben düğün istediğimden emin değilim, bu konuda biraz konuşalım mı? '' dese de Mert konuyu değiştirerek, '' biliyor musun arada özlem duyunca buradaki odamda kalıyorum, bir de Zahide annem ve Mehmet dedemin yemeklerini de arada özlemiyor değilim, hatta bana yemek yapmayı sevdiren dedemdir. Mutfak da çok iyi olduğunu söylemiş miydim sana''

 Bunları söylerken Zeynepin elini tutup, üst kata sağdaki koridor boyunca yürümeye başladılar.

Ama Zeynep, hayli öfkelenmişti, '' az önce sen benim söylediklerimi duydun mu? Neden hemen konuyu değiştiriyorsun, söylesene seni bunu konuşmaktan alı koyan şey ne? ''

Mert, gayet sakin Zeynep'i dinliyor, asla sözünü kesmiyordu, ''bak Zeynom, benim için düğün yapmışız, yapmamışız inan bu çok önemli değil, benim umurumda olan tek şey seninle olabilmek senin yanında olabilek, ben düğünü daha çok senin anneannen ve deden için istiyorum, onların tek torunusun, annenin hatırasısın onların senin üzerinde  bu kadar emekleri varken bence onların bu isteklerini yok sayamayız, biz hepimiz büyük bir aile olacağız, bu yüzden bence bu düğün bu iki aileyi daha çok kaynaştıracak, seninkileri de çok mutlu edecek, yani ben buna kendi tarafımdan değil daha çok senin tarafından bakıyorum''

Zeynep, Mertin sözlerini düşününce oda ona hak verdi, kendini bencil biri olarak düşünüp, utanmaya bile başladı, bir an gözlerini kaçırdı Mert'den.

''Evet, çok haklısın, çok teşekkür ederim, bana bunu hatırlattığın için, ben yaşadığım anın stresinden gerginliğinden bizimkileri tamamen unuttum, bunu nasıl yapabildim inanamıyorum, onların tek derdi benim mutlu olmam, iyi bir evlilik yapıp iyi bir kariyer yapmam, bilyorsun dedem emekli bölge savcısıydı, onun benim için uğraşlarını asla yok sayamam, şimdiye kadar beni hiç kırmadılar, benim de onlara böyle bir vefa borcum var'' derken düşüncelere daldı Zeynep, başını tekrar Mertin omuzuna yasladı.

'' Bir de bizim tarafımızdan bak, ilerde çocuklarımıza düğünümüzün  videosunu izlettireceğiz, güzel bir anı olacak, belki de hep beraber oturup izleyeceğiz, güleceğiz,  ilerde aklımızda keşkelerimiz olsun istemiyorum, ayrıca düğünden sonra seni balayına harika bir yere götüreceğim, benim de ilk defa gideceğim, ama çoktandır gitmek istediğim bir yere, neresi olduğunu sorma süpriz '' dedi Mert, ellerini Zeynep'in çenesine doğru götürüp, çenesini yukarı kaldırdı , tutku dolu bir öpücük verdi hayatının kadınına, Zeynep de bütün tutkusuyla ve içindeki arzuyla karşılık verdi kocasına.



Gönül Hırsızı  AŞK-I CEHENNEM...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin