'Bana mutluluğu anlat deseler; "Annem Yaşıyor" der susarım.'
Küçükken hep özenirdim.Annesiyle bir şeyler yapan çocuklara...Babam hep meşgul olurdu ve ben genelde bir başıma evde durur ve oyuncaklarımla oynardım.Babam her zaman bana yetebilmişti.Elinden gelen her şeyi hatta fazlasını yapmıştı.Bana anne yokluğunu hissettirmemek için tüm her şeyi yaptı ama bir baba bir annenin yerini ne kadar doldurabilir ki helede bir kız çocuğunun?
İlk regli olduğumda ne yapacağımı bilememiştim.Babama bir şeyde diyememiştim.Ertesi gün evimize gelen dadıma sormuştum.Ve ilk sorduğum şey bu kan ne? değildi;bu pedi nasıl kullanıyoruz? olmuştu.Çünkü bütün gece araştırmıştım ne olduğunu...O zaman kendim anlamıştım.Sonra ilk ağda mı da kendim öğrendim.Hiçbir zaman babama bu konuda bir şey sormazdım.Kendi kendime yetinirdim.Oysa benim biricik babam bir akşam odama gelip sordu.Çekinsede sordu.
''Ne olursa olsun neye ihtiyacın varsa söylemen yeterli çünkü anladığım kadarıyla sonunda ergenliğe girmişsin?'' utanmanın verdiği sessizlikle başımı salladım. Çenemi tutup önüme eğmiş olduğum başımı kaldırdı. ''Bundan asla utanma kızım.Bu senin bir parçan,bu senin doğan.Sakın hiçkimseden utanma hiçbir şeyden.'' dedi.Hiçbir şey dememe gerek yoktu.Babamın sözleri yetmişti.Sadece beline sıkıca sarıldım.Ve oda sımsıkı sarılıp ''Benim küçüğüm büyüyor ha.'' diyip derin bir iç çekti.
Babam her koşula katlanmış ve sabretmişti.Oda çekiyordu evladının annesinin olmamasının verdiği eksikliği.Ama genelde hep çabaladım.Babama çok yük olmamaya basit konularda onun üstüne gitmeyip kendim hallederdim.Her ne kadar üstesinden gelmiş olsamda kendime hep sorduğum bir soru vardı;Annem olsaydı her şey daha güzel olur muydu?
Bu sorunun cevabını hiçbir zaman öğrenemediğim gibi geldiği gibi hayatımızı mahvetmiş ve benden babamı almıştı.Babamın ölümünün üzerinden 3 yıl geçti.Ve babamın ölümünden sonraki en zor anlarımı yaşıyordum.Ama bildiğim bir şey vardı.Annem bu 3 yılda hep yanımda olmaya çalıştı ama içimdeki nefret hep ağır bastı.Fakat şimdi bir şeyler değişmişti.Belkide hayatımız değişmişti...
Karanlıktan çekildiğimi hissediyordum.En son olanları hatırlayınca...havuzdaydım..ben boğulmuştum...Ani bir dürtüyle derin bir nefes alarak olduğum yerde doğruldum.Akciğerlerimin acısıyla inledim.Ağzımda oksijen maskesi vardı.Odanın sessizliğini bozan EKG aletine baktım.Kalp atışlarım normale dönerken nerede olduğumu anlamaya çalışıyordum.Yine hastaneydim.İster istemez gözlerimi devirdim ve geri yatağa yattım.Resmen ömrümün yarısı hastanede geçti.Kolumdaki seruma baktım.Sonrada beyaz tavana baktım.Olanları hatırlamaya çalıştım.Havuza düştüm ama nasıl?Gözlerimi kapattım ve o anı hatırlamaya çalıştım.Görüntüler bir bir film şeridi gibi geçerken panikle yataktan doğruldum.Kadir!...Annem!...Tehlikede!...
Bu üç kelime yataktan kalkmama yetmişti.Kolumdaki serumu acısını umursamadan çıkardım.EKG kablolarını göğüsümden söktüm.EKG büyük bir gürültüyle öterken oksijen maskesinide çıkardım.O an odaya birileri girdi ve bedenim ürperdi.Odaya ilk giren kişi Avran'dı.Beni baştan aşağa süzdü ve arkasından gelenlere öfkeyle bağırdı.''Sakın kimse o kapıdan içeri girmesin!''
''Ne oldu?'' diyerek içeri giren Hayat beni görmesiyle bianda arkasını döndü.''Hayal çıplaksın.''
Ne dediğini idrak edemedim.Ta ki Avran üzerime biraz önce üzerimde örtülü olan çarşafı örtene kadar...Altımda sadece iç çamaşırı ve mavi bir piçama vardı.Üstüm ise tamamen çıplaktı.Yanaklarımı geçtim yüzümün her noktasında artık karıncalanıyordu.Ahh utanmanın sırası değil Hayal!
Avran'a baktım.''O nerede?'' diye sordum.
''Kim?'' diye sorunca öfkeyle ''Kim olacak Kadir?!'' diye çıkıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAKINTILI AŞK
Teen FictionHayal dunyaya bahsiz doganlardandi.Annesi bir fahise ve uvey babasi bir kadin pazarlamacisi.Hayal bu hayattan kurtulmak icin cok calisip istedigi basariyi saglarken ansizin zengin,umursamaz,sapik,tehlikeli ve psikopat olan genc yakisikli Avran Sönme...