"Gerçekleri güneşe benzetirler doğrudur, gözlerimizi yakarlar korkusu ile çok defa bakamayız."
"Hayal..."Duyduklarım karşısında nasıl durmam gerektiğini bilmiyordum.Gerçeklere kucak açıp kabullenmem mi yoksa sırtımı dönüp kaçmam mı gerekiyor bilmiyordum.Fakat istediğim bu değil miydi?Canımın yanacağını bile bile tüm gerçekleri öğrenmek...
Şimdi bir gerçeği öğrenmiştim.Rahatlamam mı gerekiyordu?Kesinlikle böyle bir şey hissetmiyorum.Peki korku?Aslında çok bir şey hissetmiyordum.Tek hissettiğim şey gerçeklere olan açlıktı.
Hayat'a ifadesiz bir şekilde bakıyordum.Göz ucuyla Avran'a baktım.Kafasında beni tarttığı belliydi.Vereceğim tepkiyi ölçmeye çalışıyor gibiydi.
O an bir şey dank etti.Avran bilerek Hayat'ın konuşmasına izin verdi.İki taraflı oynasa da duymamı istedi.Bilmemi istedi.Yoksa en başından susturabilirdi Hayat'ı.Ama engel olmadı.Ta ki duymam gereken yeri duyana kadar...Zeki çocuk.
Hayat'a baktım.Ne demem gerekiyordu şimdi. 'Duyduklarım doğru mu?' ya da 'Biraz önce ne dedin sen?' diye bir giriş yapmam mı gerekiyordu?Doğaçlamamı yapsam.Ah ne düşünüyorum ben biraz önce Hayat kendi ağzıyla söyledi.Ben ve Hayat kardeşmişiz!!! Ve ben neler düşünüyorum.Bazen kendime bile şaşıyorum.Tepki vermem gereken yerde tepki vermeyip salak salak düşünüyorum.
Kahkaha atmak istedim bian.Cidden şuan bu duruma gülmek istedim.
Benden ses çıkmayınca Hayat derin bir nefes alıp "Hayal bak ben..." demesiyle elimi havaya kaldırdım devam etmemesi için.Gerildiğini hissettim.Bu kadar sakin karşılamamı beklemiyordu sanırım.Ben ise vakit kaybetmek istemiyordum.Bağırıp çağırmam bir şeyleri değiştirmeyecekti.Yapmam gereken en mantıklı şeyi yaptım.Gerçeklere giden yolu bulmuştum ve şimdi bunu değerlendireceğim.
"Git Hayat."
Öne doğru -bana doğru- bir adım atıp "Hayal." dedi.
"Beni iyi dinle.Şimdi anneme gidiyorsun ve benim öğrendiğimi söylüyorsun."
"Hayal duydukların..."
"Sakın sözümü kesme Hayat.Ben ne duyduğumu biliyorum ve sende gidip dediklerimi yapacaksın.Yoksa bir daha ki karşılaşmamız da bu kadar sakin olmam.Bilmem anlatabiliyor muyum?"
Bir şey diyecek gibi oldu ama Avran araya girdi. "Duydun." Hayat Avran'a baktı.Avran başını aşağı yukarı hafifçe salladı.Yapmasını söylüyordu.Hayat son kez bana baktı.Pes ederek "Tamam." diyip evden çıktı.
Avran kapının kapandığından emin olmak için kapıya doğru gitti ve kilitledi.Sonra bana döndü.Bense duyduklarımı hala sindirememiş olsam da sakin kalmaya çalışıyordum.
Mutfağa doğru gittim.Bir bardak alıp su doldurdum ve dibine kadar içtim.Mutfak tezgahına bardağı koyar koymaz ellerimi destek almak için tezgaha koydum.
Hayat'ın sözlerinin beynimde yankılanmasına izin verdim.Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım.Ben ve Hayat...kardeş miyiz?Ama nasıl?Aynı anneden olabilir miyiz?Annem onuda mı terketti?Peki Melih?Oda mı kardeşim?Bu mümkün olabilir mi?Yoksa annesi ile babam arasında mı bir ilişki vardı?Anlamıyordum.Biz nasıl kardeş olabiliriz ki?
Gözlerimi açtım.Kafamdaki soruların cevaplarını şuan bulabileceğim tek kişi vardı.Oda Avran'dı.Dönüp Avran'a tam bakacaktım ki dönmemle bir çift kolun beni sarması bir oldu.Öyle sıkı sarılıyordu ki teselli ya da sakinleştirmekten çok korumaya çalışıyor gibiydi.Bir şeyler söylemek için ağzımı tam açarken Avran benden önce davrandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAKINTILI AŞK
Roman pour AdolescentsHayal dunyaya bahsiz doganlardandi.Annesi bir fahise ve uvey babasi bir kadin pazarlamacisi.Hayal bu hayattan kurtulmak icin cok calisip istedigi basariyi saglarken ansizin zengin,umursamaz,sapik,tehlikeli ve psikopat olan genc yakisikli Avran Sönme...