Gerçekler...
Yalanlar...
Hüzün...
Oyunlar...
Sahte yüzler...
Anılar...İnsanlar gerçekten bu kadar acımasız mıydı?Ne zaman insanoğlu bu kadar merhametsiz olmuştu.Belkide sorun bendeydi ben hep insanların iyi tarafını görmek istemiştim.Ama şimdi anlıyorum kimsenin iyi yanı yoktu.Sadece sahte yüzler ve her gün takılan maskeler...
Ben babamın kızıydım.Babam gibi bende hep pozitif ve iyi şeyler düşünmeye çalışırdım.Ama sanırım buraya kadardı.
Hayat sürprizlerle doluydu ve ben sıradaki sürprizi hiç merak etmez oldum.
Odamda pencerenin kenarında elimde kahvemle oturuyordum.Yağan yağmuru izliyordum.Pencerimi ıslatışını izlerken burukça gülümsedim.Tek yapabildiğim buydu.Hayatımın bombokluğunu düşünmekten başka bir şey yapmıyordum.Ama yinede her şeye rağmen halime şükrediyordum.Benden daha kötü durumda olan insanlar vardı ve ben hayatımın alt üst olmasını takamazdım.Hala yaşıyorum ve hala sapasağlamım.
Arkadaşlarımın aslında arkadaşım olmadığını sadece beni kullandıklarını öğrendim,eskiden bir hayatım vardı ve benim hiçbirini hatırlamadığımı öğrendim,hatırlamadığım sevgilim benim öldüğümü sanıp psikopata bağladığını öğrendim ve hayatın çok acımasız olduğunu öğrendim.
Ve her şeye rağmen her şey yolundaymış gibi davranmak zorundayım,öyle değil mi!?!
Elimdeki fincanı duvara fırlattım.Tüm öfkemi fincandan çıkarttım.Kafamı yaslandığım duvara bir kez vurdum ve her şeyin berbat bir kabus olduğunu şimdi uyanmayı diledim.Ama gerçekti.Yaşanan her şey gerçekti ve ben hala burada oturabiliyordum.Git gide mantıklı yanımı kaybettiğimi düşünmeye başladım.
Gözlerimi yumdum.Havadaki oksijeni ciğerlerime çektim.Hayır ben bir tek mantığımı değil kendimide kaybediyorum.Belkide çoktan kaybetmiştim ve bu son çırpınışlarımdı.
Gözlerimi açıp dışarı baktım.Ve bizim evin karşısında duran siyah arabaya baktım.Camları siyah filtreyle kaplıydı.İçi görünmüyordu.Belkide bizden biriydi.Kafamı geri duvara yasladım.Bu kadar paranoyak olmamalıyım yoksa iyice kafayı yiyeceğim.
Telefonumun titrediğini duydum.Pencerenin önünden kalkıp komidinin üzerinde duran telefonumu aldım. Kimin aradığına baktım ama bilinmeyen bir numaraydı.İçimdeki ses açmamı söylüyordu ve bende hiç duraksamadan açtım.
Sesime yansıyan tedirginliğe engel olamadan "Alo?" dedim.Karşı taraftan herhangi bir karşılık alamadım.Nefes alış verişlerini duyabiliyordum ama yanıt yoktu."Kimsiniz?" diye sormamla karşı tarafta bir hareketlenme oldu.Ve o iğrenç kişinin sesini duydum.
"Beni özledin mi küçük orospu?"
Bir süre sustum.Hiçbir şey diyemedim.Oysa o konuşmaya devam etti.
"Küçük orospum dilini mi yuttu?!Belli ki beni özlemişsin bende seni çok özledim benim küçük fahişem."
Öfkeme hakim olamayarak "Bana bu şekilde hitap etmeyi kes!?" diye bağırdım.
"Ne oldu!? Yoksa çok mu tahrik oluyorsun!?" güldü.O iğrenç gülüşü kulaklarımda birkez daha yankılanmıştı."Uzatmayacağım sadece şunu bil..."sessizlik oluştu.Ve derin bir iç çektiğini duydum."Senin için geleceğim ve o Sürtük annen için.Şimdilik hoşçakal benim küçük fahişem." ve telefon kapandı.Bense öylece kalakaldım.Kadir'i uzun zamandır o olaydan sonra hiç görmedim ve şimdi geri dönmüştü.
Odamın kapısı bian açıldı.Annem telaşla içeri girdi.Bir elimdeki telefona birde bana baktı.Panikle yanıma gelip "Kimdi seni arayan?" diye sordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/15488643-288-k363041.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAKINTILI AŞK
Novela JuvenilHayal dunyaya bahsiz doganlardandi.Annesi bir fahise ve uvey babasi bir kadin pazarlamacisi.Hayal bu hayattan kurtulmak icin cok calisip istedigi basariyi saglarken ansizin zengin,umursamaz,sapik,tehlikeli ve psikopat olan genc yakisikli Avran Sönme...