Selam millet sizi fazla tutmayacağım sadece bu bölümün Kuzey'in anlatımından olduğunu bildirmek istedim:)
İyi okumalar:)Bu kırdığım kaçıncı alarmdı acaba? Benim suçum yok ama o alarm sesi beynimin içinde yankılanıyor ve sanki bir böcekmiş gibi beni rahatsız ediyordu. En sevmediğim iki şey böcekler ve alarm. İkiside fazla rahatsız edici. Üzerimdeki yorganı ayaklarımla ittirip güzel yatağımla vedalaşalarak banyoya ilerledim. Odamda malesef banyo yoktu. İki odada vardı ve annemlerle ablam o odaları kapmıştı. Zavallı bende ortak banyoyu kullanmak zorunda kalıyordum. Ayaklarımı sürüyerek banyoya ilerledim. Ablam "Düzgün yürü!" diye bağırdı odasından. Kulakları fazla iyi duyuyordu. Özellikle hoşlanmadığı şeyleri daha iyi duyuyordu. Bir keresinde annem mutfakta sakız çiğniyordu ve ablam odasında olmasına rağmen nasıl duyduysa sakız ciğnediğini duymuştu. Garip bir aileyiz. Serin suyu bir kaç kez yüzüme çarpıp ayılmaya çalıştım. Bugün yine o sıkıcı okula gidecektim. Aslında hemen arkadaş edinen biri olmama rağmen Hayal'den başka kimseyle arkadaş olmak istemiyordum. Kesinlikle ona aşık değildim. Buna emindim. Daha önce aşık olmadım ama aşık olsam anlardım herhalde. Hayal'i kardeşim gibi görüyordum. Onu sürekli koruyup kollamak istiyordum.
Üzerimdeki ayıcıklı pijamalardan kurtulup kot pantolon mavi tişört giydim. Ayıcıklı pijamayı ben giymek istememiştim ama zorundaydım. Ablamla iddaya girmiştik ve her zamanki gibi ben kaybetmiştim. Benim gaddar ablamda bana acımayarak iki hafta ayıcıklı pijama giymemi istemişti. Gerçi bu yine iyiydi bir keresinde o ayıcıklı pijamayla sahilde üç tur atmıştım. Hayır yani idda konusunda iyi olmadığımı bildiğim halde neden hala ablamla inatlaşıyorsam. Aynanın karşısına geçip saçlarıma şekil verdim. Filmlerdekinin aksine saçlarım düzgün uyanamıyordum. Birbirlerine o kadar karışıyorlardi ki saç karışmada kızları geçebileceğime emindim. Son kez aynaya bakıp harika olduğuma karar verince odamdan ayrıldım. Annem, babam ve ablam kısaca benden başka herkes masaya yerleşmiş benim yokluğumu takmayarak afiyetle kahvaltı yapıyorlardı. Bazen evlatlık olduğumu düşünmüyor değildim. Ablamda seni çöpten bulduk derdi. Kafamı iki yana sallayıp saçma düşüncelerimi beynimden uzaklaştırdım. Ablamın doğradığına emin olduğum yamuk kesilmiş salatalıklardan birkaç tanesini ağzıma tıkıştırıp ağzımın dolu olmasını takmayarak "Ben gidiyorum." demeye çalıştım. Biliyorum iğrencim. Bunu her dakika hatırlatan ablam var, artık alıştım. Tahmin ettiğim üzere ablam yüzünü buruşturup "İğrençsin Kuzey ya. Yürü git." diye beni tersledi. Çok iyi ablam var değil mi? Bu tavırları sadece bana. Herkes göremez yani onun bu hallerini. Ablama öpücük atıp annemin yanaklarına sulu bir öpücük bıraktım. Annem sıcak bir gülümsemeyle beni ödüllendirirken ablam gözlerini devirmişti. Aralarındaki fark.
Evden çıkınca arabama binip okula doğru ilerledim. Hayal ile en son iki gün önce konuşmuştuk. Ve ben aramadıkça beni aramıyordu. Her zamanki iyi arkadaş profilimi sergileyip Hayal'in numarasını bulup aradım. Ama telefonu kapalıydı. Kaşlarımın çatılmasına engel olmayarak dik dik telefona baktım. Belki işi vardı. Yolun boş olduğunu görüp mesaj yazmaya başladım "Neredesin sen saf kız? Arıyorum telefonun kapalı. Ben sana o telefonu yanından ayırmayacaksın demedim mi?" diye sitem dolu bir mesaj yazdım. Ama gönderemeden sert bir çarpışma sesiyle aniden frene basarak öne doğru savruldum. Önümdeki spor araba duvarla bir bütün olmuştu. Telaşla arabadan inip kendi arabama baktım. Hiçbir hasarın olmadığını görünce rahat bir nefes verdim. "Sen ne yaptığını sanıyorsun?" diye kulağımın zarını patlatan kıza döndüm. Sanırım hurdaya dönen arabanın sahibiydi. Umursamaz bir şekilde "Ne yapmışım?" diye sordum. "Ah bir de ne yapmışım diye soruyorsun. Ne biçim araba kullanıyorsun sen. Ters yönde gittiğinin bile farkında değilsin!" diye beni azarladı. Mesaj yazmaya dalmışım desem bu kız beni kesin öldürürdü en iyisi savunmaya geçmek "Kimin iyi sürücü olduğu belli. Benim arabam sapasağlam dururken senin ki ımm biraz hurda olmuş." dedim yüzümü buruşturarak. Bu onu daha çok sinir etmişti sanırım. Mavi gözleri koyulaşmış ve ince kaşlarını çatarak bana bakıyordu. "Senin arabana çarpamamak için kendi arabamı feda ettim. Ama nereden bilebilirdim arabanın içinde öküz olduğunu." diye bağırdı. Arabamın içinde öküz mü var? Salak sana söyledi. Saol iç ses. Bu arada salak dediğini duydum seninle sonra konuşacağım önce şu meseleyi halletmeliyim. "Kim öküzmüş be!" diye çıkıştım. Kendime sadece ben hakaret edebilirdim. Imm belki bir de ablam. Kız başını geriye atıp kahkaha attı "Sen aynaya bakmıyorsun sanrım?" diye sordu beni alayla süzerken. Bozulamama rağmen çaktırmayarak bende onu alaycı bakışlarımla süzdüm. Darlığı beni bile rahatsız eden siyah kısa bir etek üzerine beyaz, yakası oldukça açık bir atlet ve kollarını kıvırdığı blazer siyah ceket giymişti. Sarı dalgalı saçları sırtına dökülüyordu. Saçlarının uç kısımları mavi rengindeydi. Kısaca dalaga geçebileceğim hiçbir kusuru yoktu. "Bu iş kadını görüntünün altında bir cadı var sanırım. Arabana gerek yok süpürge ile uçarsın istediğin yere." dedim son çare olarak. Laf dalaşında hiçbir zaman altta kalmamam gerekirdi. Söylediklerim ile kızın mavi gözleri irice açıldı. "Sen kime cadı diyorsun ya?" diye sinirle bağırdı. Onu taklit ederk kahkaha attım ve "Sen hiç aynaya bakmıyorsun sanırım?" dedim. Tam ağzını açıp bir şey söyleyecektiki telefonunun çalışı konuşmasına engel oldu arabasına geri dönüp çantasından telefonunu aldı. Sinirli, telaşlı, üzgün ve bir çok duyguyu barındıran bir konuşma yaptı. Ne konuştuğunu duyamadığım için sadece mimiklerinden duygularını anlayabiliyordum. Çantasını alıp yanıma geldi. "Yetişmem gereken bir yer var ve bir öküz yüzünden geç kaldım. Şimdi o öküz beni istediğim yere bırakmak zorunda." dedi ve arabamın yolcu koltuğuna yerleşti. Başımı yukarı kaldırıp sabır diledim. Ama o cadı kız buna bile karışarak kornaya basıp dikkatimi dağıttı. Arabaya binice "Nereye gitmek istersiniz cadı hanım?" diye sordum alayla. Gözlerini devirip gitmek istediği kafeyi tarif etti. "Arabamın masrafını karşılamak zorundasın. Hatta en iyisi ben seni bir şikayet edeyim de ehliyetine el koysunlar." diye söylendi kollarını göğsünde birleştirerek. Onu takmayarak "Hıhı." diye cevap verdim. Ama bu onu daha çok sinir etmişti "İnanmiyorsun sanırım ama yaparım. Hatta önce karakola gidelim istersen." diye sinirle bağırdı. Kulağım gitti. Kesin sağır olucam bu yaşta. Ellerimi direksiyondan çekip havaya kaldırdım "Tamam. İnanıyorum." dedim masum bir ifadeyle. "Ya sen manyak mısın? Ne ellerini direksiyondan çekiyorsun?" diye bağırmasıyla havadaki ellerimle direksiyonu kavradım. Bu kız beni korkutuyor. Cadı falan ya beni kurbağaya çevirir belli mi olur? Arabanın önünde duran telefonumu alınca "Napıyorsun sen?" diyerek telefonumu elinden almaya çalıştım. Geri çekilerek hamlemi geçersiz kıldı. Caddede olduğumuz için dikkatimi yoldan ayıramıyordum ve telefonumu almam imkansızdı. "Ne kadar atarlı bir sevgilisin." dedi dudaklarını büzerek. İlk başta ne dediğini anlamasamda daha sonra Hayal'e yazdığım mesajı göndermediğim ve açık kaldığı aklıma geldi. "Seni ilgilendirmez." dedim. Aslında o sevgilim değil diyebilirdim ama nedense bu kızı sinir etmek çok hoşuma gidiyordu. Sanırım kurbağa olmaya çok meraklıyım.Telefonumla biraz uğraştıktan sonra yerine bıraktı "Telefon numaramı kaydettim. Seninkinide aldım. Arabamın masraflarını karşılayacaksın." diye açıklama yaptı. Gözlerimi devirip "Tamam." dedim. Arabayı kafenin önüne park edip inmesi için yanımda oturan kıza baktım. Ama o da kararsız bir şekilde kafeye bakıyordu. Aniden bana dönünce bir an irkildim "Eğer seni şikayet etmemi istemiyorsan bana yardım et." dedi gözleri ışıldayarak. Normalde olsa şikayet konusunu takmazdım fakat babamla araba meselesi yüzünden daha yeni kavga etmiştik ve bu şikayet olayı hiç iyi olmazdı. "Ne istiyorsun?" diye sordum bıkkınlıkla. Ne çıkarcı çıkmıştı bu kız. "İçeride görüşmem gereken bir odun arkadaş var. Annemin zoruyla onunla buluşmalıyım. Ama istemiyorum. Ben içeri girdikten birkaç dakika sonra sen gel ve beni bu durumdan kurtar. " diye heyecanla anlattı planını. Ne kadar zor olabilirdi ki? Hem belki onu biraz daha sinir edip eğlenebilirdim "Tamam" diyerek onayladım onu. Zavallı kız aklımdaki sinsi planlarımdan habersiz sevinçle indi arabadan. Bende silinen mesajı tekrar yazıp Hayal'e yolladım. Birkaç dakika daha arabada oyalandıktan sonra kahram rolümü üstlenip arabadan indim ve kafeye ilerledim. Bu zevksiz kafeye bir göz gezdirip sıkılmış bir şekilde karşısıdaki adamı dinleyen cadıyı gördüm. Ah ismini öğrenmediğim için ona cadı diyecektim. Hem ona daha yakışıyordu. Aklıma gelen planla gülümseyerek yanına gittim. Adamın bakışları bana kayınca tereddüt etmeden cadının yanağına bir öpücük kondurup "Nasılsın ca..nım" dedim. Az daha planımı unutup cadı diyecektim. Neyseki toparlamıştım. Cadı afallamış bir ifadeyle bana bakıyordu. Tabi benimde karşımdaki kişinin planlarından haberim olamasa bende böyle bakardım. "İyim canım sen?" diyerek canıma vurgu yaptı. Gülümseyerek "İyim hayatım. Bu arkadaşın kim?" dedim bakışlarımı bizi izleyen adama çevirerek. Adam kaşlarını çatarak "Asıl sen kimsin?" diye sordu. Bende yüzüme kırılmışım gibi bir ifade yerleştirip cadıya döndüm "Benden bahsetmedin mi? Neyse ben tanıştırayım kendimi ben Kuzey karşınızdaki güzel bayanın erkek arkadaşıyım." dedim gülümseyerek. İsmini bilseydim güzel bayan dememe gerek kalmayacaktı ama ismini söylememişti. Adamın yüzünün sinirle kızarmasını keyifle izledim. "Sevgilin olduğu halde benimle neden buluştun Su?" diye sordu cadıya. Demek ismi Su'muş. Cadı daha yakışıyor ama. "Iı şey ben..." cadının arada kaldığını görünce olaya müdahale edip "Sen annesinin zorla buluşturduğu şu adam olmalısın. Ah Su'yun annesi bir türlü anlamıyor birbirimizi çok sevdiğimizi onun için seninle buluşmak zorunda kaldı. Neyse olay çözüldüğüne göre ikileyebilirsin." dedim kibarca(!) Ben niye işletme okuyorsam tiyatro okumalıydım. Şu oyunculuğuma bak be. Adam kırmızıdan mor rengine geçiş yaparken sinirle kalktı ve gitti. Bende yüzümdeki sırıtışla onun kalktığı sandalyeye oturup cadıya baktım. Şaşkınlıkla bana bakıyordu. "Ne yaptın sen?" diye sordu. Yüzümdeki gülümsemeyi bozmadan "Yine ne yapmışım?" diye sordum. "Şimdi gidip olanları anneme anlatacak ve annem benim bacaklarımı kıracak tabi ondan önce abim seni öldürür." dedi. Gülümsemem yüzümden yavaşça silindi. "Nasıl yani" diye sordum yutkunarak. "Ben sana sevgilim gibi davran dedim mi ? Sadece bir bahane bulup beni buradan çıkaracaktın. Şimdi o gidip her şeyi annemlere anlatacak ve annem beni abimde seni öldürecek. " diye açıkladı. Her zaman yaptığım gibi her şeyi elime yüzüme bulaştırmıştım. Aferin bana(!)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
*Hayallerimin Arasında*
RomanceBir adım sonra hiçliğe karışacaktım. Bir adım sonumu belirleyecekti. Gözyaşlarım gözümden intihar ederken onlar kadar cesur olup o bir adımı atmak üzereydim "Dur!" sesini duymamla bir an da gelen cesaretim geri gitmişti. Arkama dönmedim ama hareket...